Kız çocuklarının hayatını hep pazartesi günleri kararttı

Güncelleme Tarihi:

Kız çocuklarının hayatını hep pazartesi günleri kararttı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2006 00:00

Ali Kemal Tufan, evli ve ikisi kız, üç çocuk babasıydı. Konya’da 9 ila 11 yaş arasındaki çok sayıda kız çocuğuna tecavüz etti, ikisini öldürdü. 19 Haziran’da 9 yaşındaki Emine Dudu’nun kaybolması üzerine başlatılan operasyonda yakalandı.

Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu’nun "Namus" adını verdiği 24 günlük operasyonda, 5 yıl önce kaybolan Ebru’nun da katili olduğu ortaya çıktı. Cezaevindeki üçüncü gününde intihar etmesi, başta maktül yakınları olmak üzere tüm Konya’ya derin nefes aldırdı. Oysa, Tufan bölgedeki birçok çocuk cinayeti ve tecavüz hakkında bilgi sahibiydi. Tufan’ın hayatını Konya’da araştırırken, ilkokul öğrencisi üç kız çocuğuna da pazartesi günleri tecavüz ettiğini keşfettim. Nedenini öğrenmek artık mümkün olmayacak.

Erol ve Gülşen oğlu Ali Kemal Tufan, 1968’de Konya-Karatay İlçesi’ne bağlı Karadona Köyü’nde doğdu. İlkokul mezunu. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Tufan Ailesi, içe kapanık bir hayat sürüyordu. Köyde sevilmiyorlar, haklarında dedikodu eksik olmuyordu: Baba Erol’un, köydeki küçük kızlara sarkıntılık ettiği iddia ediliyor, bu nedenle
/images/100/0x0/55eb6129f018fbb8f8bd54f6
evlerine nadiren misafir geldiği söyleniyordu. Ali Kemal, askerliğini yaptıktan sonra kamyon şoförü oldu. Kendi gibi mavi gözlü eşi Hüsniye (36) ile Konya’da tanıştı. Hüsniye, üvey babasından şiddet görmüştü. Evlenip Konya’ya yerleştiler.

Ali Kemal, Zafer Sanayi Sitesi’nde torna tesfiye atölyesi açtı. Kızı Gülşah (16) ile Mukaddes’e (11) çok düşkündü. Karısı ve oğlu Erhan’a (18) çok kötü davranıyordu. Mahalle komşuları, Ali Kemal’in zorbalıklarını kanıksamıştı. "Ev hali" deyip geçiyorlardı.

Atölye komşuları ise yanında çalışan oğlu Erhan’a her pazartesi ettiği eziyete dayanamıyordu. Karda kışta, yaz güneşinin altında yalınayak dikiyordu Erhan’ı. Eline beş kilogramlık demir parçası verip havaya kaldırmasını, tek ayak üstünde dikilmesini istiyordu. Erhan bu halde bazen iki saat kalıyordu. Oğlunun kafasına levye, çekiç fırlattığı çok oluyordu. Atölyedeki komşularına mesafeliydi. Sözleri "merhaba"dan öteye gitmiyordu.

Tartışmalarda ikna kabiliyeti yüksekti. Giyim kuşamına düşkündü. Jean pantolon, rengarenk gömlekler giyerdi. Her akşam 19.00’da "Kızım okuldan geliyor" diyerek dükkanı kapatırdı.

1996’da komşusunun karısına tecavüz ettiği iddiasıyla yedi ay hapis yattı. Delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Eşine, çevresine iftiraya uğradığını söyledi. Hüsniye’yle araları bozuldu.

ASLA ŞÜPHELENMEDİLER

Ali Kemal ile Hüsniye, Keçeciler Mahallesi’nden Ahmet ve Neriman Çiftçi Ailesi’yle samimi komşu. Çocukları, onların çocukları Fatih (19), Tunahan (17), Ebru Çiftçi (11) ile arkadaş.

İlköğretim beşinci sınıf öğrencisi Ebru, 24 Eylül 2001 Pazartesi günü, okuldan eve dönerken Ali Kemal Amca’sıyla karşılaştı. Gel, minibüse bin, deyince şoför mahalline oturdu. Evi geçtiklerinde Ali Kemal’in sevecenliği gitti, kötü sözler söyledi. Evler, kalabalıklar geride kaldı. Ebru ağlamaya başladı. Öyle korktu ki bağıramıyordu. Zaten otomatik kapı da çoktan kilitlenmişti. Kıpırdayamıyordu. Zafer Sanayi Sitesi yakınlarındaki taşocaklarına gelmişlerdi. Minibüs durdu. Ali Kemal, Ebru’yu sertçe tutup yere attı. Okul önlüğünü çıkardı, sonra diğer giysilerini. Ve tecavüz etti. Hiç zaman kaybetmeden ensesinden tutup başını kaldırdı, ipi geçirdi boynuna. Uzun süre sıktı. Ebru’yu sırtüstü çevirdi. Nefes almıyordu. Çöplerin altına gömdü, üstünü taşlarla örttü. Beş yıl boyunca Ebru’dan haber alınamadı. Ailesinin, Konya polisinin çabaları sonuç vermedi.

Ali Kemal, komşusunun acısına ortak oldu. "Ebru’yu kaçıranı bulsam öldürürüm" dedi. Aydınlıkevler Mahallesi’nden ev alıp taşındıklarında da Çiftçi Ailesi ile bağlarını koparmadı. Oğulları Tunahan’ın atölyesinde çalışmasını ısrarla istedi. Tunahan, oğluna yaptığı işkenceyi kendisine de yapar korkusuyla kabul etmedi. Fatih ise Ali Kemal’i babası gibi sevdi. Evlerine sık sık gitti, yemeğe kaldı. Her karşılaşmada Ali Kemal Amca’sı Ebru’yla ilgili bir gelişme olup olmadığını sordu.

19 Haziran 2006’da Emine Dudu’nun (10) kaybolmasının ardından Konya ikinci kez sarsıldı. Üç gün sonra Ali Kemal’in oğlu Erhan, Fatih’le buluştuğunda çok önemli bir şey söyleyeceğini, ama kimsenin duymaması gerektiğini söyledi. Tam o sırada başka arkadaşları geldiği için anlatmaktan vazgeçti. Fatih’in kulağına eğilip "Babamı öldüreceğim. Hapse girdiğimi duyarsın yakında" dedi.

G.’Yİ ÖLDÜRMEDİĞİNE PİŞMAN OLDU

28 Haziran 2004 Pazartesi. Kocasını dört yıl önce trafik kazasında kaybeden Yüksel Tosun (45) ve altı çocuğu, yoksul bir mahallede yaşıyor. G. (9), Ahmet Haşhaş İlköğretim okulu üçüncü sınıfta. Tatil henüz başladı ama küçük kardeşlerine bakmak onun görevi. Onların peşinden sokağa çıktı, az ötedeki çeşmeden su içmeye gitti. İzlendiğinin farkında bile değil.

Ali Kemal’in, küçük kızı kandıracağı hikayesi çoktan hazır. Minibüs yavaş yavaş G.’ye yaklaştı. "Sağlık ocağı nerede, çocuğum hasta, hemen bulmam lazım" dedi Ali Kemal. G. eliyle 200 metre ötedeki sağlık ocağını işaret etti. Ali Kemal ısrarcıydı: "Minibüsle gidelim de göster, seni evine bırakırım." G. annesinin kızacağını söylese de minibüse bindi, Ali Kemal’in yanına oturdu. Otomatik kapılar kilitlendi. Sağlık ocağı çok geride kalmıştı. Ali Kemal, benzin almam lazım, diyordu. G. üç benzinci geçtiklerini görünce ağlamaya, yalvarmaya başladı. Ali Kemal’in suratı da sözleri de korkunçlaştı. Ellerini kesmekle tehdit ettiği G.’yi dikenli tellerle çevrili ıssız bir araziye götürdü. Tecavüz etti.

Bu kez kurbanını öldürmedi. Olanları kimseye söylememesini tembihledi, evinin yakınlarında bıraktı. G. ile annesi polise olayı önce "taciz" olarak bildirip, tecavüzü ertesi gün anlattı. Ali Kemal’in eşkalini verdi, robot resim çizildi. Minibüsün arkasındaki "Tufan" yazısı, kısa sürede yakalanmasını sağladı. O gün G.’yi öldürmediği için kendine kızan Ali Kemal, delil yetersizliğinden dört ay sonra hapisten çıktı. Çevresine alacak yüzünden iftiraya uğradığını söyledi. Evdeki kavgalar, dayak fasılları şiddetlendi.

EMİNE KARNESİNİ ELİNDEN BIRAKMADI

18 Haziran 2006 Pazar gecesi Tufanlar’ın evinde kavga var. Ali Kemal, küçük bir kıza tecavüz etme isteğiyle başedemiyor. Hüsniye’ye savurduğu tekme ve yumruklar şiddetleniyor. Kırmızı ekose gömleğini, jean pantolonunu giyip evden çıkıyor. Minibüsünü çevre yolunun kenarına çekip içki içmeye başlıyor. O pazartesi sabahı, evinden yine çok uzağa, Meram Toplu Konutları Sitesi yakınlarındaki Fen Lisesi Caddesi’ne gidiyor. Bu kez seçtiği kurban, İsmail Hakkı Konyalı İlköğretim Okulu üçüncü sınıf öğrencisi Emine Dudu Ertekin (9).

Emine Dudu, 19 Haziran sabahı 7.30’da karnesini almak için evden çıkıyor. 8.10’da karnesini alıyor. Evle okul arasındaki 500 metrenin 300 metresini arkadaşıyla birlikte yürüyor. Marketin bulunduğu köşede onlardan ayrılıyor. Yolda bekleyen Ali Kemal tarafından durduruluyor: "Karnene bakayım küçük." Notlarının parlak olmadığını söyleyip utandırdığı Emine’ye dondurmacıya götürmeyi teklif ediyor. Ebru’yu öldürdüğü çöplüğe götürüyor çocuğu. Minibüs durup, kapı kilidi açılınca Emine kaçmaya başlıyor. Taşlara takılıp düşüyor. Karnesini tutmuş sıkıca. Ali Kemal yetişip kocaman elleriyle yakalıyor. Emine’nin o sabah ilk kez giydiği pembe kalpli elbisesini parçalıyor. Ağlayan çocuğu öfkeyle kollarından tutup kaldırıyor, yüzü- koyun çevirdikten sonra yere atıyor. Tecavüz edip hemen hortumla boğuyor. Ebru’nun gömülü olduğu yerin 200 metre ötesinde yakıyor. Üzerini kömür torbaları ve taşlarla örtüyor. O gün sanayideki dükkanını açmıyor. Eve gidip "Haydi, Mersin’e 15 günlük tatile" diyor. Komşuları, Tufan Ailesi’nin üç gün sonra tatilden dönmelerine pek şaşırıyor.

HAMDİ ERTEKİN (Emine Dudu’nun babası)

Kızım şehit oldu

Gönlümüz rahat. Şehit ailesiyiz. Kötülük yaptığını zannetti ama kızımı şehit etti. Kızımı şehit eden Ali Kemal keferesi intihar ederek geberdi. Acımızı hafifletti. Yaşadığı her gün bize azaptı. İçimiz serinledi. Şehit kızlar onu bunalttığı için intihar da etmiş olabilir, mahkumlar da öldürmüş olabilir. İnsan kılığında şeytan bu işte. Morgda ceset torbasının fermuarını açtılar, kızımı gözleri kapalı, uyur gibi bulacağımı sanıyordum. Kömür tozuna bulanmıştı. Gözleri, burnu, eli yoktu. Benzetemedim. Annesi tanıdı.

PAZAR GECELERİ MİNİBÜSÜNDE SIZDI PAZARTESİLERİ OKUL YOLLARINDA TURLADI

Ali Kemal Tufan’ın mavi önlüklü kız çocuklarına tecavüz etme isteği 2000’de başladı. Bu arzu dayanılmaz hal aldığında eve gelmiyordu. Pazar akşamları minibüsünü otoyol kenarına çekip içki içiyor, geceyi minibüste geçiriyordu. Pazartesi günü şehri dolaşmaya, okul yollarını turlamaya başlıyordu. Avını, tanıksız sakin sokaklardan seçiyordu.

BU SUÇUN CEZASI

TCK’nın 103. maddesi, Çocukların Cinsel İstismarı başlığını taşıyor. 15 yaşından küçüklere yapılan cinsel istismarın cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis. 15 yaşından 18 yaşa kadar cinsel suç hile, tehdit ve korkutma suretiyle işlenirse 8-15 yıl hapis cezası veriliyor. Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimi tehlikeye girmişse 15 yıl hapis, bu cinsel istismar aile fertlerinden, örneğin anne, baba, dayı, amca, ağabeyden geliyorsa ya da çocuğun bakımından sorumlu biri tarafından, örneğin öğretmeni, bakıcısı ya da şoföründen ise ceza yarı oranında artırılıyor.

ERTUĞRUL GÜLER (Konya Cinayet Bürosu Amiri)

Yıllık izinleri kaldırdık


24 gün boyunca aramızda Emine Dudu ve Ebru dışında konuşmama kararı aldık. Memurlar gece gündüz çalışmaya, yıllık izne çıkmamaya karar verdi. Sürekli beyin fırtınası yaptık. Alternatifin çok olduğu çalışmaları tercih ettik. Zahmetli yoldu ama sonuç ihtimali fazlaydı. Önyargıları bir tarafa bırakıp detaylı çalıştık. Ailelerle sık görüştük, çalışmalarımız hakkında bilgilendirerek, güven verdik, psikolojik olarak yıpranmalarına engel olduk. Şüphelileri rencide etmeden araştırdık.

ERCAN TAŞTEKİN (Konya Asayiş Şubesi Müdürü)

İntihar edeceğini biliyorduk

Ekip çalışması yaptık. Pedofili hakkında üniversitelerdeki uzmanlara başvurduk. İnternetten bilimsel makaleler okuyup psikolojisini ortaya çıkarmaya çalıştık. Sanığa ulaşmamıza yardımcı olacak her fikre açık olduk, koordinasyon sağladık. İntihar edeceğini biliyorduk. Emniyette bulunduğu sürece her türlü önlemi almıştık. Çift kişilikli olduğunu düşünüyorduk.

EROL TUFAN (Ali Kemal’in babası)

Utanıyoruz, üzülüyoruz

Oğlumuzun yaptığından utanıyor, onun da çocukların da ölmesine üzülüyoruz. Bizi öldürmek istiyorlarsa, buyursun gelsinler. Hüsniye çok kötü durumda. Hastalandığı için Konya’da doktor kontrolünde.

ADINI VERMEK İSTEMEYEN ESKİ KOMŞU

Karısı her şeyi biliyordu

Hakkında duyduklarımız nedeniyle buradan taşındılar. Evi de satılığa çıkarmıştı. Eşi Hüsniye’yi çok döverdi. Hüsniye bir gün bana kocasının ahlaksızlığı babasından görüp öğrendiğini anlattı, ağlayarak. Kayınpederi köyden geldiğinde evde yalnızsa içeri almıyordu. Bazı şeyler aile arasında kalmış. Hüsniye her şeyi biliyordu. Boşansa ne iş yapacak, nereye gidecekti? İlkokul mezunuydu.

Boynunu büktü.

KONYA EMNİYETİNİN MÜTHİŞ ÇABASI

Emine Dudu’nun babası Hamdi Ertekin, içi boşaltılan Endüstri Holding’in eski yönetim kurulu üyesi, eski başkan Mustafa Ertekin de öz amcası. Akla ilk gelen 20 bin öfkeli alacaklının çocuğu fidye için kaçırma olasılığı. Ancak aradan geçen günler, sapık ihtimalini güçlendirir. Konya çalkalanır, yüzlerce ihbar yağar polise ve Emine Dudu’nun ailesine. Konya hassastır, çünkü beş yıl önce kaybolan 9 yaşındaki Ebru Çiftçi de bulunamamıştır. Emine Dudu’yu bulmak için Konya Emniyeti Asayiş bürosu alarma geçer, her yer, şüpheli kişiler didik didik aranır, genel müdürlükten ceset bulan köpek bile getirilir. Ancak sonuç alınamaz. Bir sapık tarafından kaçırıldığı görüşü ağırlık kazanır. Bir öğrenci, Fen Lisesi girişinde park eden beyaz minibüsle yanında bekleyen bir erkeği görmüştür. Ama Konya’da 10 bin beyaz minibüs vardır. Polis arşivinden çocuklara cinsel tacizde bulunan 125 kişi tespit edilir. Bunlardan çocuklara tecavüz eden 75’i ayrılır, polis memurları arasında paylaştırılır. Hepsine tek tek ulaşılıp olay günü nerede oldukları sorulur. Listedeki Ali Kemal Tufan, birinci dereceden şüphelidir. Beyaz minibüsü de vardır. Polis takibine alınır. 30 sivil polis, çeşitli rollerle ziyaretine gider. Kimi müşteri, kimi satılığa çıkardığı evinin alıcısı olur. 10 Temmuz itibarıyla hayatının her saniyesinden polisin haberi vardır.

13 Temmuz’u 14 Temmuz’a bağlayan gece yarısı "Bir konuda görüşmek için" Cinayet Masası’na götürülmek üzere evinden alındığında itiraz etmez. Üzerinde, Emine Dudu’yu tecavüz edip öldürdüğü giysileri vardır. Kırmızı ekose gömlek ve jean pantolon. Yol boyunca polis memurlarına hiçbir şey sormaz. Uysal ve suskundur. Geldiğinde beş katlı Asayiş Şubesi’nin tüm ışıkları yanmaktadır. Koridorlar, bürolar polis kaynamaktadır. Sona yaklaştığını, polisin çok şey bildiğini anlamıştır. Cinayet Bürosu Amiri Ertuğrul Güler’in odasına sohbet etmeye götürülür. Güler, hakkında araştırma var ama ne olduğunu anlatmayayım, der. Ali Kemal Tufan, ilk ipucunu verir: "2004’te de aynı iftiraya maruz kalmıştım."

Gidebilirsin, dendiği halde, kalıp konuşmak istediğini söyler. Elleri, gömleği terden sırılsıklamdır: "Babam psikolojimi bozdu, psikolojik rahatsızlığım var" der sık sık.

Sabaha karşı Tufan sorgu odasına alınır. İki sigarayı art arda içtikten sonra, her şeyi anlatacağım, der. Ebru, Emine Dudu ve G.’ye yaptıklarını, 2003’te 13 yaşındaki bir kıza tecavüz ettiğini ama kimsenin şikayetçi olmadığını söyler. Sıra kızları gömdüğü yeri göstermeye gelir. Saat 04.30’da taşocaklarına gidilir. Ali Kemal ağlamaya başlar. Kız çocuğu olan polislerin uzaklaşmasını ister. Kızların gömülü olduğu yerleri 500 metre uzaktan işaret eder. Ebru’nun iskeleti ile Emine Dudu’nun kısmen yanmış cesedi çıkarılır. Ali Kemal, çözülmüştür: "Bu bir vahşet, kendimden nefret ediyorum. Ölmek istiyorum, rezil oldum!"

14 Temmuz’da çıkarıldığı mahkemede tutuklanır, tek kişilik hücresinde nefret ettiği pazartesiyi yaşamamak için, 16 Temmuz Pazar akşamı kendini asarak intihar eder.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!