Hakan GENCE
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2011 00:00
Birçok dünya markasıyla çalışan Almanya doğumlu Michael Pichler, kadınları kendine hayran bırakacak bir fiziğe sahip. Sürekli seyahat ediyor, markaların yüzü oluyor ve bu işten para kazanıyor. Mustang gözlüklerinin yüzü olan Pichler ile Türkiye ziyaretinde bir araya geldik. Mesleğinin uzaktan görüldüğü kadar kolay ve zevkli bir iş olmadığını anlattı
Yakışıklı biri olduğunuzu ilk nasıl fark ettiniz?
- 21 yaşında üniversiteden mezun olduğumda kız arkadaşım tarafından terk edilmiştim. O süreçte gittiğim her gece kulübünde kızlar etrafıma doluşmaya başladı. İşte o andan itibaren kızlara çekici geldiğimi anladım.
Hukuk yönetimi okumuşsunuz. Mankenlik hayaliniz yoktu harhalde...
- Aslında değildi. Modelliğe 30 yaşında başladım zaten. Tesadüfler sonucunda bu mesleği seçtim.
Nedir o tesadüfler?
- 20’li yaşlarımdan itibaren gerek kendi ülkemde gerekse yurtdışı seyahetlerimde sokakta çevirip modellik yapıp yapmayacağımı soruyorlardı. İlk başta hepsine “Hayır” dedim. Bunu duyan kız arkadaşım (kendisi eski bir modeldi) beni model olmaya teşvik etti. İşimden istifa ettim ve ertesi gün New York’a gittim. Bir gecede sıfırdan modellik kariyerim başladı.
İsminizi nasıl duyurdunuz?
- New York’taki ajansım, New York Moda Haftası’ndan sonra beni Yunanistan’a gönderdi bir ayda 25 iş aldım. Armani, Cavalli, Porsche, Donna Karan gibi markalar için çalıştım. Türkiye’de de Beymen, Desa, Efe Rakı ve son olarak da Mustang için kamera önüne geçtim. Modelliği teklif geldiği sürece devam ettirmek istiyorum. Modellikten sonra oyunculuk ya da televizyon sunuculuğu yapmayı düşünüyorum. Eğer bu konuda ilerleme kaydemezsem kendime ait bir emlak ofisi açabilirim.
İspanyol ve İtalyanlar gibi Akdenizlilerin ateşli, Alman erkeklerinin soğuk olduğu düşünülür... Sizce?
- Evet, eskinden bu söyleğin şey vardı ancak yeni nesil değişti. Soğukluk yerini sıcak insan profiline bıraktı. Şimdi yakışıklı, uzun boylu ve kendine bakan erkekler var. Kısaca Alman erkekleri dünyadaki en iyi görünümlü ve bakımlı erkekler diyebiliriz. Bunu Milano, Paris, Londra gibi dünya moda başketlerinde de görebilirsin.
Kendinize nasıl bakıyorsunuz?
- Uzun zamandır spor yaptığım için vücudumun altyapısı iyi. Artık 20’li yaşlarda değilim. Dolayısıyla yediklerime çok dikkat ediyorum ve insan vücudunun nankör olduğunu unutmayıp elimden geldiğince düzenli spor yapıyorum. Tercihim tenis ve yüzme gibi açık havada yapılan spor aktiviteleri.
İNSAN ZATEN ÇIPLAK DOĞMUYOR MU
Zaman zaman arzu nesnesi ya da seks objesi gibi görüldüğünüzü düşünüyor musunuz?
- İşin içinde çıplaklık olmadığı sürece ne beni ne de meslektaşlarımı kimsenin seks objesi olarak algıladığını düşünmüyorum. Ama yine de çoğu zaman sokakta yürürken insanların gözlerini dikip bakması ve o anda sizinle ilgili akıllarından ne geçirdiklerini bilmediğiniz için rahatsız olabiliyorsunuz.
İnternette adınızı aradığımda sürekli karşıma çıkan mayolu, çıplak resimler sizi rahatsız etmiyor mu?
- Hayır, etmiyor. Çıplaklık işimin bir parçası dolayısıyla da yaptığım işten gurur duyuyorum. Ayrıca mesleğimde şu ana kadar hiç tamamen çıplak kalmadım. Ama işim gerektirirse de tamamen soyunmaktan çekinmem. Çekimler sırasında iç çamaşırıyla kalıyorum ya da koşullar gereği ortalıkta soyunmanız gerekebiliyor. Bunda da sorun yok, insan zaten dünyaya çıplak gelmiyor mu?
Peki çıplak kalmak hangi noktada sorun olmaktan çıktı?
- Hiçbir zaman sorun olmadı ki. Çalıştığımız ortamlarda herkes profesyonel. “Michael soyunuyor hadi seyredelim” gibi bir şeyle hiç karşılaşmadım. Soyunurken çevremde kimse yokmuş gibi hareket ediyorum. Dolayısıyla ne ben, ne de çevremdekiler rahatsız olmuyor.
Sizce en seksi ve karşı konulamaz yeriniz neresi?
- En seksi yerimin beynim olduğunu düşünüyorum.
Pek tatmin edici bir cevap olmadı. İç çamaşırı modelliği yapıyorsunuz. Tercihiniz slip mi boxer mı?
- İkisi de değil. Short leg trunk’ı tercih ediyorum. Şu anda da içimde D&G short leg trunk var.
GAY’LERİN RADARINA TAKILIYORUM
Birçok ülke gezip top modellerle tanışıyor bir de para kazanıyorsunuz. İnsan, ne güzel hayat diye düşünüyor...
- Dışarıdan bakıldığında çok renkli bir hayata sahipmişiz gibi algılanıyor ama aslında öyle değil. Hayatımın çoğu havalimanlarında geçiyor. Hangi güzel yaşantıya sahip insan havalimanında uyur ki? Kendi yatağımda yatmayı çok özlüyorum.
Kadınlarla aranız nasıl?
- Oldukça iyi (Gülüyor). Bu konuda, bende şeytan tüyü var diyebiliriz. Çapkın bir adamım.
Bugüne kadar hiçbir kadın için rekabete girdiniz mi?
- Hayır, hiçbir kız için rekabet etmedim. Elde etmek isteyip edemediğim kadın olmadı.
Yakışıklı adamlar genelde çirkin kadınlarla oluyor. Sizi tavlayacak kadın nasıl olmalı?
- Penelope Cruz tipindeki kadınlardan hoşlanıyorum. Karizmatik, kişilikli ve gizemli...
Gay’lerin size ilgisi nasıl?
- Gece kulübünde, sokakta gay’lerin radarına hemen takılıyorum. Ama onlara gay olmadığımı söylediğimde her şey çözülmüş oluyor. Gay’ler duyarlı insanlar, söylediğiniz şeyi ikinci defa tekrar ettirmez!
DÖRT BÖLÜMLÜK REKLAM DİZİSİ
Mustang’la ilk kez 2010’da 2011 kampanyası için çalıştık. Kampanya resimlerinin beğenilmesi üzerine 2012’de tekrar çalışmaya karar verdik. TV dizisi şeklinde dört bölümden oluşan oldukça etkileyici bir reklam filminin ana karakteri olmak beni mutlu etti.