Kıymayı Danimarka’dan alıp, Eskimolara çiğköfte yaptım

Güncelleme Tarihi:

Kıymayı Danimarka’dan alıp, Eskimolara çiğköfte yaptım
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2004 01:04

Ekranların kült karakteri Saadettin Teksoy’un kutuplarda namaz kılması ve çiğ çiğ fok yemesi çok konuşuldu. Peki Teksoy’un hiç takım elbisesi olmadığını, zamanın en iyi savaş muhabirinden biri olduğunu, İran’da kaçırıldığını, Saddam Hüseyin’le röportaj yaptığını, timsah etine bayıldığını, (sıkı durun!) Danimarka’dan kıyma alıp Eskimolara çiğköfte yaptığını biliyor muydunuz?

İşte Saadettin Teksoy vakası:

- Yaptığınız bütün programlar ilgi görüyor. Bir köye gidiyorsunuz onlarca insan peşinizden geliyor. Nedir bunun sırrı?

Evet hepsi ne söylersem yapıyor. 50 ya da 100 kişiyi komut verip aynı anda nasıl hareket ettirebilirsiniz? Bu durumu halkın bana olan sevgisine borçluyum. Yılların birikimi var, güveniyorlar bana. Mısır, Peru, Meksika ve Hac belgeselleri yaptım hepsi olay oldu. Bilinmeyenlerin üzerine gidiyorum. Toplumumuzda gizemli olaylara karşı büyük bir ilgi var. Bir de başarının üstüne yattığım anda bitersiniz. Çok taklidim çıktı ama hala izleniyorum.

- Meslek hayatınıza Hafta Sonu dergisinde başladınız değil mi?

Evet rahmetli Orhan Olcay ve Uğur Cebeci ile çalıştım. Sonra istihbarata geçtim orda polis, savaş ve havalimanı muhabirliği yaptım. 1989 Uğur Dündar, Kadir Çelik ve ben TRT’ye programını hazırladık. 1992 yılında Hürriyet’ten emekli oldum. Star’a geçtim. Bu kanalda iki yıl özel haber yaptım. Daha sonrada ‘Teksoy Görevde’ programı başladı.

- Hafta Sonu’nda bayağı hızlı (!) muhabirmişsiniz?

Evet öyleydim. Birçok çapkınlık yaptık ama bunlar övünülecek şeyler değil. O günler çok eskide kaldı. Artık evliyim çok sevdiğim bir eşim ve çocuğum var.

- Savaş muhabirliğinizde birçok başarılara imza atmışsınız.

Irak-İran Savaşı’nı her iki cepheden takip ettim. 18 kez gittim geldim. Bağdat’ta Reşit Oteli’nde kalıyorduk. İran uçakları bir rafineriyi bombalamıştı. Hemen olaya yerine gittik. Tam o anda tanklardan birisi patladı ve benim bütün sırtım kollarım yandı. Bu anıyı hiç unutmam.

- Peki Saddam Hüseyin’le röportaj yapmayı nasıl başardınız?

Bu da benim gazetecilik başarım olsun. Nasıl başardığımı söylemem. Birçok gazeteci vardı orada ama bir tek ben konuştum. Hürriyet sür manşetten vermişti röportajı. O zamanlar Saddam Hüseyin astığı astık kestiği kestikti. Tam bir diktatördü. O röportajdan sonra Irak’a her gidişimde beni krallar gibi ağırladılar. Gazetede Saddam’la fotoğrafımı görenler esas duruşa geçirdi. Sınır kapasından eskortlarla karşılanırdım. Yok böyle bir şey. Saddam’la birebir görüşmüşüm.

- Bir ara siyasete atılıyordunuz.

Evet Özal döneminde ve daha sonraları da politikaya atılma teklifi aldım. Ama siyaset bana çok uzaktı kabul etmedim. Ben mesleğimi seviyorum.

İRAN’DA KAÇIRILDIM

- Bıkmadınız mı evliya haberlerinden. Sahte hocaların ekmeğine yağ sürüyorsunuz?

Alakası yok canım. Ben evliyalar dünyasını anlatıyorum sahte hocaları değil. Bir bayan hastane hastane dolaşıyor ve ona senin çocuğun olmaz diyorlar. Bu kadın daha sonra Yahya Efendi’ye gidiyor ve çocukları oluyor. Bu insanın elinde çocuk sahibi olamazsınız yazan raporu var. Ve çocuğu oluyor. Biz bunları kimseye silah zoruyla söyletmiyoruz.

- Sürekli dini mesajlar veriyorsunuz. Beş vakit namaz kılıyor musunuz?

Tabii ki, kılıyorum. İbadet de gizlidir, kabahat de. Ben dinin gösteriş olarak yapılmasına karşıyım. Kumsalda insanlar bikinili olarak denize giriyor yolun kenarında bir adam namaz kılıyor. Bu şovdan başka bir şey değil.

- En sevdiğiniz özelliğiniz?

Çok güzel çiğköfte yaparım.

- Sevdiğiniz özelliğiniz çiğ köfte yapmak! Tam Saddetin Teksoy’luk bir yanıt. Peki beğendiğiniz haberciler kimler?

Uğur Dündar, Kadir Çelik, Can Dündar, Savaş Ay’ın haberlerini büyük bir zevkle izliyorum. Bu arada Savaş Ay ile arkadaşlığımız yıllar öncesine dayanıyor. İkimizde aynı folklor kulübündeydik. Ben çok güzel Elazığı, Bitlis, Silifke oynuyordum o da çok güzel Kars oynardı. Beraber Kars yöresinden oynardık.

- Siz Silifke Savaş Ay Kars oynardı! Röportaj gittikçe renkleniyor. Bir ara basına röportaj vermediniz neden?

Çünkü konuşmayı sevmiyorum. Hürriyet gazetesinde muhabirken Ortadoğu’ya çok gittim, kral sofralarında yemekler yedim, Kral Hüseyin’le, Saddam’la röportaj yaptım, İran’da kaçırıldım ama bunları ne anneme babama ne de arkadaşlarıma anlatırdım. Biraz içinize kapanık insanım.

- Çıktığınız şov programlarına reyting rekorları kırıyor. İnsanlar sizi seviyor ve gülüyorlar?

Evet Zaga’ya çıktım. Bana gülmelerini normal karşılıyorum. Neysem oyum. Bana lanet de edebilirlerdi ama bayağı sevenim var.

- Hatta eski haberlerinizin kayıtları elden ele dolaşıyor?

Kayıtlardan haberim yok. Galiba fanatik bir kitlem oluşmuş. Gülmeleri onların tercihi. Ama ben insanlar gülsün diye program yapmıyorum. Neysem oyum. Kutupta namaz kıldığım sahneye gülüyorlarsa ben bu olayı yadırgarım. Öyle değil mi?

- Hiç oyunculuğu düşündünüz mü?

Yeni çekilecek ‘Hababam Sınıfı Askerde’ filminden teklif geldi. Senaryoyu yolladılar. Bir albayı canlandıracağım.

- Sizin bir de canavar uzmanlığınız var?

Van Gölü Canavarı ile ilgili haber yapıyorduk. Uğur Dündar canlı yayına katılmamı istedi. Telefonla bağlantı kurdular tabii, ben ekranı görmüyordum. Arkadaşlar muziplik yapıp fotoğrafımın altın Canavar Uzmanı yazmışlar.

- ‘Sakata gelmeyelim’ sözü nerden çıktı.

Zor bir durum olduğu zaman ‘Sakata gelmeyelim’ derim. Ya da karşımdakine ‘Arıza var mı’diye de sorarım. Senelerdir polis muhabirliği yaptım sokağın içinden gelen bir insanım, bu tür sözleri severim.

- Sizin için bir de ‘Yanında mayın patladı, o yüzden böyle gizemli programlar yapıyor’ deniyor.

Yok öyle bir şey. Ama dur bir mayın patlaması olmuştu. Kuzey Irak’ta bir jandarma komando yüzbaşının bacağı kopmuştu. Çok etkilenmiştim o manzara karşısında. Ama bu durum yüzünden böyle programlar yapıyorum diye bir şey yok.

- Son soru... Siz Saddettin Teksoy’a ne sorardınız?

Saddam’ı röportaj yapmaya nasıl ikna ettiğini sorardım.

- Haydi açıklayın o zaman?

Zamanı gelince açıklarım, şimdilik gazetecilik sırrı olarak kalsın. Benimle birlikte birçok meslektaşım vardı ama benden başka kimse Saddam’a ulaşamadı.

Hiç takım elbisem yok

-Kimliğinizde bile sarı montlu resminiz var. Ne zaman çıkartacaksınız bu montu?

Hayatta çıkartmam. İnanmayacaksınız ama takım elbisem yok. Davetlere bile montla giderim. Sarı montumu pazarlarda Saddettin Teksoy montu diye satıyorlar.Yeni başlayan ‘Sırlar Dünyası’nda ise deri mont giyiyorum. Ama inanın bu da tutacak. Cumhurbaşkanı da olsam yine mont giyerdim.

- Ekranda ‘dünya’ derken parmaklarınızla daire çiziyorsun. Tabii biz de ilkokul günlerine dönüyoruz. Vücut dilini hep kullanır mısınız?
Vücut diliyle konuşmayı seviyorum. Şu anki konuşmam nasılsa ekran karşısındaki konuşmam da aynı. Ben neysem oyum.

Timsah etini çok severim

- Gelelim sizi fenomen yapan absürd vakalara... Kutupta namaz kılmanız çok tartışıldı.

Tartışılsın ne güzel. Kutupta namaz kılma olayı aklıma geldi ve kıldım. Kıbleyi bulduk ve gerekirse kutupta bile namaz kılınacağını gösterdik insanlara.

- Eskimolarla iletişiminiz nasıldı?

Eskimolara çiğköfte yaptım.

- Şaka yapıyorsunuz değil mi?

Yoo, çok ciddiyim. Çiğköfteyi çok severim. Her gittiğim yere çiğ köfte malzemesi götürürüm. Kutuplara giderken bozulmasın diye kıymayı Danimarka’dan aldık. Baharatları ise Türkiye’den götürdüm.

- Peki beğendiler mi?

Bayıldılar canım. Hatta tarifini bile aldılar. Fok etiyle çiğköfte nasıl olur onu bilemem.

- Diğer vakanız ise fok avlatıp milyonların gözü önünde çiğ çiğ yemeniz. Hayvanseverler ayağa kalktı?

Kardeşim bizim gibi onların da ete ihtiyacı var. Orada koyun yok, ne yapsın adam fok yiyor. O fok benim için avlanmadı. Fok avcılığı onların geçim kaynağı. Bir belgeselimde fok katliamını da anlattım. Fok katliamına tepki göstermeyen hayvanseverler, elin gariban Eskimosunun avladığı foku büyütüyor.

- Nasıl yediniz. Nesli tükenen bir canlıdan söz ediyoruz.

Ne yapsaydık? Kamerayı mı kapatsaydık. Tadı güzeldi. Çiğ balık tadında. Timsah etini severim, tadı tavuğa benziyor.

Fotoğraflar: Büşra BOZOK
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!