Kıyamadım doyamadım duramadım!
Güncelleme Tarihi:
Eh yılın sonuna geldik... Âdettendir herkes kısalı uzunlu bir yıl değerlendirmesi yapar.
“Ben eksik kalır mıyım”, dedim ve aklıma yer etmiş bazı etkinlikleri, müzikleri, kitapları yazayım dedim...
Bakmaya kıyamadığım
Hangisinden bahsetsem bilemedim. O kadar çok iyi sergi açıldı ki bu sene... Aklıma ilk gelenlerden biri Bahadır Baruter’in aile kavramını sorguladığı ‘Senin Ailen Bir Yalan Yavrum’ sergisi. Resimlerin karşısına geçtiğimde aklımda oluşan karmaşık duygular nefesimi kesmişti adeta. Ali Cabbar’ı da unutmamak lazım! Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde açtığı ‘Kırmızı Koridor’, biz izleyiciler için bir geçit töreni gibiydi. Ama o geçişte tüm kimliğimizi sorgulamamız gerekiyordu.
İzlemeye doyamadığım
Çok fazla ilk film vardı bu sene izlemekten zevk aldığımız... Ali Aydın’ın ‘Küf’ü mesela. Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapıp Geleceğin Aslanı ödülüyle dönmüştü. Bir de Emin Alper’in ‘Tepenin Ardı’ filmi var ki, şahane. Alper, kendi özel hayatından da etkilenerek Türkiye’nin korkuları ve paranoyaları üzerine çektiği filmle önce 62. Uluslararası Berlin Film Festivali’nden ‘Caligari’ ve ‘En İyi İlk Film’ mansiyonu kazandı. Ardındansa katıldığı tüm festivallerden ödülle döndü. Bunların yanı sıra beni çok eğlendiren bir diğer film daha vardı: Ferzan Özpetek’in ‘Şahane Misafir’i. Hâlâ DVD’sini izleyip gülüyorum.
Okurken duramadığım
Bu yıl Remzi Kitabevi’nden çıkan Paula McLain’in yazdığı ‘Paris’teki Eş’ kitabı beni benden almıştı. Bir yandan arka sayfayı merak ettiğimden çatlayarak, bir yandan da “yavaş okuyayım, hemen bitecek” diyerek okuduğum bir kitaptı. Yazar Ernest Hemingway’in ilk eşi Hadley Richardson’la ilişkisini anlatıyor kitap. Evet, bu ilişki üzerine daha önce pek çok kitap yayımlanmıştı. Mesela 1992’de Richardson’ın biyografisi çıktı. 2011’de ‘Paris Without End: The True Story of Hemingway’s First Wife’ yayımlandı. Ernest Hemingway de Richardson’la evliliklerini ‘Paris Bir Şenliktir’ kitabında anlatmıştı. Ama bu kitap bir başka! Çünkü yazar Paula McLain, didaktik bir biyografi kaleme almak yerine her şeyi en ince ayrıntısıyla bir kadının, Hadley Richardson’ın gözünden anlatmış. Kaçırdıysanız, mutlaka okuyun!