Güncelleme Tarihi:
Roman
Şişmanlayamayan Sumocu
Eric-Emmanuel Schmitt
Çev.: Bahadırhan Bozkurt
Doğan Kitap
Bir cümle hayatınızı nasıl değiştirebilir? Üstelik bu cümle öyle, büyük bir bilgelik içeren bir cümle de olmayacak. Dahası yolda sizi gören herhangi birisinin söylediği, fazlasıyla alelade bir cümle olacak! Bu cümleyi aynı insandan bir kere daha, sonra bir kere daha duyacaksınız ve en sonunda bunun gerçekleşmesi için çabalarken bulacaksınız kendinizi... Tokyo’da işportacılık yapan Cun’un yaşadığının özeti biraz bu aslında. Tokyo caddelerinde avara kasnak sürttüğü bir gün, yaşı 15, kilosu 45’lik Cun’a Şomintsu adında bir adam, “Sende bir şişman görüyorum!” diyecek ve sonra macera başlayacaktır. Çünkü Şomintsu, Japonların milli sporu olan sumo güreşinin ünlü hocalarından birisidir. Diğer bütün hocalar “şinto” dinine mensupken Şomintsu “Zen Budizm” öğretisini yaşamakta ve uygulamaktadır! İnatçı Cun’dan bir şişman, dahası, başarılı bir sumo güreşçisi yaratmak için uğraşacaktır. Cun, ustasının söylediği üzere “hem çok düşündüğü için hem de yeterince düşünmediği için gerektiği gibi düşünememektedir”. Demek istediği, hele şu zihnini bir boşaltıp sağına soluna ve en önemlisi kendi içine bakacak olsa, kendi gerçekliğini fark edecektir! Başka birçok sırla birlikte... Eric-Emmanuel Schmitt eğlenceli ve küçümen kitabı “Şişmanlayamayan Sumocu” ile bize çok şey anlatıyor aslında!
Şiir
Yeni Cüret Çağı
Fırat Demir
Yasakmeyve Yayınları
Türk şiirindeki yeni soluklardan, seslerden haberdar değilseniz size -her ne kadar bir şiir/şair nitelemesi için uygun olmasa da- ‘zımba’ gibi bir şiir kitabını salık vereceğim, ‘Yeni Cüret Çağı’! Fırat Demir, ‘genç şair’ nitelemesinin altında yatan ‘toy’ göndermesini gereksiz kılan bir şair olduğunu daha ilk mısralarından ispatlıyor. En az beslendiği, Ece Ayhan başta olmak üzere II. Yeni şairleri ve Necatigil gibi ustalar kadar yüksek perdeden ve iyi şiirlerle karşımıza çıkıyor ilk kitabında! Öyle ustalardan aldığını sağa sola yamayıp gösterge, gönderme ve imgeye boğmuyor dizelerini. Güncel olanı, bugünün şiirini kaleme almış Demir! 2000’li yılların insanını, erkeklerini, kadınlarını, Türkiye’yi, Türkiye’nin doğusunu, batısını yazmış. Güncelin sıcaklığı kadar erotizmin buğusu, mizah kadar popüler kültür unsunları da şiirinin dinamikleri arasında. Haddini aşan işlere bulaşmadan, bildiği şiiri yazmış. Her ne kadar kimi uzun şiirlerinde, ‘kuru’ kalan noktalar varsa da, o da bir önceki mısralarındaki zenginliklerden kaynaklanıyor. Elbette ‘daha yolun çok başında’ diyenler çıkacaktır, onlara cevap olarak şunu söylemeliyim; ne mutlu ki uzun şiir yolculuğuna bu kadar techizatlı çıkabilen şaire. Yeni ve iyi bir şairi, ilk kitabından itibaren takip edebilmek için Yeni Cüret Çağı’nı okuyun!
Roman
Eylül ve Karanfiller
İlhan Çomak
Galata Yayınevi
Geride bıraktığımız hafta boyunca gündemimiz 12 Eylül generallerinin yargılanmasından ibaretti. Üzerine söylenecek çok şey var bu durumun. Kenan Evren veya diğer paşalar, aslında sadece ‘darbe yapmaları’ dolayısıyla yargılanıyorlar / yargılanacaklar. Ölenler, idamlar, işkenceler, faili meçhuller, kayıplar, ailesine ‘oğlunuz öldü’ denip yıllarca cezaevlerinde yatanlar ve daha nicelerine dair herhangi bir dava görülmeyecek. Tabii diğer taraftan ülkemiz artık daha demokratik derken, diğer taraftan parti kapatmalar, gazeteci tutuklamalar ve benzerleri devam edecek... Neyse bunlar başka bir tartışmanın konusu, ileride bunlar da romanda anlatıldığı zaman okuruz. İlhan Çomak, ‘Eylül ve Karanfiller’ isimli romanında darbeye giden taşlı yolda, ülkenin bir simülasyonu gibi, üniversitelerde yaşananları anlatıyor. Büyük ümitler bağlayarak İstanbul’a hukuk okumaya gelen Sedat’ın gözünden üniversitelerde yaşanan sağ-sol olayları, bir yanda umut, bir yanda ölümün kol gezdiği günler! En sonunda darbenin karanlığı... İlhan Çomak’ın ‘Eylül ve Karanfiller’ romanı, bilhassa bu sıralarda okunması gereken kitaplar arasında. Zira, darbeci şahıslar yargılanıyor gibi görünürken, neleri gözden kaçırdığımızı daha iyi anlamamızı sağlayacak.
Çizgi roman - Çocuk
Tekno Park 3
Tayyar Özkan
Bu Yayınevi
Tayyar Özkan adını daha çok ‘Cave Man’ dolayısıyla bilirsiniz. ‘Tekno Park’ ise her şeyin tepe taklak olduğu bir çizgi roman. Yıl 3001! Yani bugüne dair her şeyin ‘geçmiş’ diye anıldığı, bilim kurgu filmlerindeki bir dünya. Radyoaktif kazalar dolayısıyla insanların derilerinin, yeşil, sarı, kırmızı renklerini aldığı korkunç bir uzay çağı. Bu uzay çağında, bizim memleketimiz sınırları içinde bir ‘çöplük’ ve bu çöplükte oynamayı seven çocuklar! Grubun lideri Boraks, ona âşık Zümrüt, her şeye muhalif Topaz, hiperaktif Çakıl, etobur Lav, müzisyen ve dansçı Mika, biraz geri zekâlı Kaya, fazla zeki Garip’ten oluşan çöplük çocuklarının maceralarını anlatıyor Tayyar Özkan. 3001 yılında olmasına rağmen, insanların dünyaya ve kendilerine yaptıkları yüzünden neredeyse ilkel çağlara benzeyen bir dünya, tıpkı ‘Mad Max’teki gibi. Yaşları 7-8 arasında değişen bu çocukların geleceğin dünyasındaki teknoloji çöplüğünde yaşadıkları keşif ve hayallerle dolu maceraları çocuklar kadar büyükler de okumalı. Bu vesile ile daha bugünlerden itibaren neleri yok etmeye başladığımızı göreceksiniz. HES, Nükleer Santral, GDO derken çürümeye terk ettiğimiz doğanın kıymetini anlayacağınız bir çizgi roman. Serinin devamını merakla bekleyeceksiniz.