Güncelleme Tarihi:
Şiir
İzi Kalsın
Sennur Sezer
Evrensel Basım Yayın
Türk şiirinin nev-i şahsına münhasır ‘kadın’ şairlerindendir Sennur Sezer. Kadın-erkek şair ayrımı çok gerekli olmasa da Sennur Sezer ve şiirinden bahsedeceksek ‘kadın’lık durumunu tırnak içine almak gerekir. Zira olaylara, dünyaya, şiire yaklaşımı her zaman bir kadın hassasiyeti içerir. Hareket noktası kadın-lık, anne-lik, bacı-lık duygularıdır. İlk kitabı ‘Gecekondu’ da böyleydi, son kitabı ‘İzi Kalsın’ da öyle. Bir o kadar da eylemci, devrimci şiirlerdir onun şiirleri. İzi Kalsın’daki şiirler slogandan uzak, ama adanmış davanın, insanın, emeğin, emekçinin aklımıza gelmesini sağlıyor yine. Kitabın diğer bir özelliği ise fotoğrafçı Ali Öz’ün kareleriyle canlanması. Bir sayfada Öz’ün çektiği bir kare, diğer sayfada Sezer’in şiiri. En güzel yanı ise, fotoğraflar mı yazdırdı bu şiirleri, yoksa şiirlere denk mi düştü bu fotoğraflar düşüncesinin varlığı. Belki her ikisi de, ama okuduğunuz zaman anlayacaksınız ki, Sezer öyle evrensel bir dille yazıyor ki şiirlerini, uzak diyarlardan bir an’ın karesi bile denk düşebilir onun sözlerine. Gurbetteki bir garibin, açlığın, ölümün, aşkın, haksızlığın tüm dünyada olması ve Sennur Sezer’in kaleminden tüm dünyaya denk düşen satırlar... Sezer’in en başta söylediği gibi, “İnsan insanca yaşamalıdır / Karşı koy yalnızlığa / İzi kalsın”.
Düşünce
Kitlelerin Ayaklanması
Jose Ortega Y Gasset
Çev.: Neyyire Gül Işık
Türkiye İŞ Bankası Kültür Yayınları
Belki de son yıllarda hiçbir kitap “tam da bu sıralarda okunması gereken kitap” diye adlandırılmamıştır. Kitlelerin Ayaklanması işte bunu dedirten bir kitap. Neden mi? Biraz geriye gidelim, meşhur Arap Baharı’nı hatırlayalım. Domino etkisiyle birbiriyle komşu olan Ortadoğu ve Mağribî ülkelerde yaşanan isyanın sebebini anlamaya çalışmıştı herkes. Sonra İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Amerika’daki ayaklanmaların farklı sebeplerini açıklamaya çabaladık. Öfke mi, haksızlık mı, patlama mı, kırılma noktası mı derken bize asıl cevabı yıllar öncesinden veriyor Ortega Y Gasset. Her ne kadar 19. yüzyıl sonlarındaki Avrupa’da cereyan eden olayları açıklamak için yıllar süren bir çalışmayla bu kitabı kaleme almışsa da, bugüne ışık tutan bir kitap bu. Yeryüzünün her köşesi artık kendi geometrik mekanına sınırlı olmaktan çıkmışken, bir başka mekânda cereyan eden hadisenin diğer kitleleri de etkisi altına alması ve bir uyanışı gerçek kılması çok daha kolay. “Uzakların böyle yakına gelmesi, orada bulunmayanda bile belli bir etkiye sebep oluyor,” diyor Y Gasset. Yunanistan’daki ayaklanmalarda anarşistlerin yanındaki köpekler; Kanellos ve Loukanikos’un Yunan polisine karşı duruşunda heyecanlanmamızın veya ölümlerine üzülmemizin sebebi de bu aslında. Kitlelerin Ayaklanması bu iki köpeğin hatırasına bile okunmalı belki.
Gezi Rehberi
Yaylalar
Hakan Özhan
Kaynak Yayınları
Başka yönleriyle kusurları barındırsa da, doğal güzellikleri eşsiz bir ülkede yaşıyoruz. Üstelik son on yılda, kimi ormanlar bu kadar yakılmış, birçok yeşil alan yerleşime açılmış, sahiller oteller tarafından işgal edilmiş, HES uğruna birçok yer açık hedef haline gelmiş olmasına rağmen eşsiz bir ülkedeyiz. Hakan Özhan’ın hazırladığı Yaylalar kitabı, bunu bir kere daha hatırlatıyor. Üstelik bir de sözünü ettiği yaylalara gittiğiniz vakit, misliyle ispatlayacaktır da. Özhan, Türkiye’nin yedi bölgesinden yaklaşık 30 ildeki ünlü yaylaları bir araya getirmiş kitabında. Rakımını verdikten sonra, ulaşım ve konaklama hakkında detaylı bilgi veriyor. Sonrasında da yaylaların özelliklerini anlatıyor tüm yönleriyle. Böyle bir kitapta olmazsa olmaz -ve hayran kalacağınız- görsel malzemeler ise bir an evvel çantayı hazırlama isteği uyandırıyor insanda. Artvin’den başlayan rota Eskişehir, Isparta, Sinop, Manisa, Kastamonu, Bursa, Bolu, Sakarya, Antalya, Trabzon, Rize, Giresun, Kütahya Kocaeli, Düzce, Konya, Yalova, Balıkesir, Ordu, Burdur, Denizli, Kayseri, Ankara, Amasya’ya uğrayıp Bilecik’teki yaylalarda son buluyor. Doğa meraklılarının başucu kitabı olmaya aday Yaylalar gezi rehberi, alternatif tatil için de birebir.
Çocuk
Çok Tuhaf Hayvan Öyküleri
Toon Tellegen
Çev.: Burak Sengir
Mavibulut Yayınları
La Fontaine’in masallarını mutlaka okumuşsunuzdur. Küçücük karınca; kocaman, görmüş geçirmiş insanlar gibi laflar eder. İnsana hayat hakkında, ömür boyu kulağına küpe etmesi gereken dersler verir. Onun masallarındaki bütün hayvanlar, Aydınlanma Çağı’nın filozofları gibidir. Şair, yazar ve aynı zamanda doktor Toon Tellegen’in öykülerindeki hayvanlar ise bunun yanından bile geçmiyor. Veya aslında aynı yerde duruyorlar, ama bizimle ve birbirleriyle öyle tuhaf konuşuyorlar ki, sadece eğleniyoruz. Pazar hariç, her güne bir öykü, fikriyle kaleme aldığı Çok Tuhaf Hayvan Öyküleri’nde baştan söylemek gerek ki, hayvanlar mı tuhaf, yoksa öyküler mi anlamak biraz zor. Hemen korkmayın, öyle karmaşık bir durum yok. Ama, okyanusun derinlerinde bir çukurda hiç hareket etmeyen bir balina gerçekten tuhaftır. Aynı balinanın bir martıyla dans ederek bütün sahili gezmesinin anlatıldığı öykü daha da tuhaftır. Öyle La Fontaine’inkiler gibi ahkam kesmiyorlar, ama sınırsız eğlence vaat ettikleri şüphe götürmez bir gerçek. Her şeyin gelip geçici olduğunu dile getiren kuğuya, söğüt ağacının nereye gideceği sorulduğunda verdiği “biz burada her şeyin geçip gideceğini tartışıyoruz, onların nereye gittiğini değil,” cevabı sözünü ettiğim eğlencenin kısa bir özeti aslında. Arada, isteyen kendine ders de çıkarabilir tabii.
Roman
Prenses Anna’nın Hizmetçisi
Nihan Azizlerli
Şenocak Yayınları
Bizans! Türlü hanedanlar, daha da türlü ayak oyunları, prensesler ve imparatorları yenmiş, onu dize getirmeye çalışanları dize getirmiş büyük imparatorluk. Prenses Anna Komnena da bunlardan birisi belki de. İmparator I. Alexander Komnenos’un büyük kızı Prenses Anna, aslında taht oyunlarıyla değil, tarihçiliğiyle bilinir. Katolik dünyasının “kadın kahramanlar”ı arasındadır. Zira felsefe, tarih ve coğrafya okuyan Anna; Homeros, Aristofanes, Tukidides, Polibius ve Sokrates’i incelemiş, Antik Yunan uygarlığını araştırıp güzel konuşma sanatı konusunda dersler almıştır. II. Yannis Komnenos’un tahta geçmesiyle Keharitomene Kadınlar Manastırı’na sürgün edilmiştir. Ancak burada, babasının dönemini anlattığı kitabı Aleksiad’ı kaleme almıştır. Bu sayede Haçlı Seferleri’ni Bizans cephesinden anlatan çok değerli bir kaynağa imza atmıştır. Prenses Anna’nın Hizmetçisi bize tüm bunları değil, Anna’nın hizmetçisini anlatıyor. Daha doğrusu Anna’nın hizmetçisi, her şeyi kendisi anlatıyor. İkinci kez Konstantinapolis’i geçip Kudüs’e ulaşan Haçlı ordusunu, iyice güçten düşmüş Bizans’ı, taht oyunlarını, kendi aşkını ve hem Anna’nın kaleme aldığı kitabını hem de kendi yazacağı kitabını anlatıyor. Bizans’ın karanlık dehlizleri arasında etkileyici bir aşk hikâyesi. Nihan Azizerli’den başarılı bir Bizans romanı.
Spiritüel
Meleklerle Yaşamak El Kitabı Melek Kartları
Beki İkala Erikli
Goa Basım Yayın
Çocukken, uç uca birleştirilmiş kibrit çöpleriyle veya başka şekillerde “ruh çağırma” seansları(!) düzenlediniz mi? İnanmasanız da merak eden olmuştur mutlaka. Olmadı ise, hayatınızın bir döneminde “acayip iskambil falı bakan” bir insana tesadüf etmişsinizdir. Hiç olmadı diyorsanız, bugün her kafede tarot falı bakılır ilanına denk gelmişsinizdir. Sözünü edeceğim; Meleklerle Yaşamak El Kitabı ve Melek Kartları size bunları anımsatabilir. Ancak gerçekten hiç alakası yok. Kimi zaman içinden çıkamadığımız işler, depresyonlar veya benzeri durumlar yaşandığında artık dualar eder Allah’a sığınırız. Beki İkala Erikli bir nevi bunu metodize etmiş diyebiliriz. İlk önce meleklerle nasıl yaşayacağımızı ve onlarla yaşamanın hayatımızı nasıl değiştireceğini anlatıyor, Erikli. Yaşamımızın amacının “iyilik” olduğunu belirttikten sonra “duru” olmak üzerinde duruyor yazar. Sonra nasıl uygulayacağımızı tüm detaylarıyla anlatıyor. Kartlar ise, sorduğunuz sorulara yanıtlar veriyor veya neyi nasıl yapmanız gerektiği konusunda fikir veriyor size. Fakat tekrar söylemek gerek; tarot veya iskambil falı değil bunlar. Erikli’nin de ifade ettiği gibi; “bu kitaptaki bilgileri dilerseniz çöpe atın ama önce en azından bu fikirlerin bir kısmını deneyin.” Doğru değilse hiçbir kaybınız olmayacağı kesin, ama ya doğruysa?