Güncelleme Tarihi:
Ansiklopedi
Bilim Ansiklopedisi
Ed.: Prof. Charles Taylor Çev.: Anahid Hazaryan, Deniz Güzelgülgen, Rita Urgan, Saadet Özkal, Nilgan Özbaşaran, Ayşe Başçı
Remzi Kitabevi
Ansiklopediler, 80’li yılların parodisinin yapıldığı skeçlerde veya yazılı metinlerde mutlaka karşımıza çıkarlar. Üç bölümlü, insan boyundaki vitrinlerin raflarında 1’den 24’e kadar veya A’dan Z’ye doğru uzanan özel ciltli, siyah, kırmızı, bordo, lacivert renkli ansiklopediler. Artık sadece şaka mahiyetinde hatırlıyoruz onları veya internet ansiklopedilerinin onları mezara gömdüğünü iddia ediyoruz. Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan Bilim Ansiklopedisi, ansiklopedilerin daha uzun süre yaşayacağını ispatlıyor desek yeridir. Alanında uzman, ‘kalabalık’ bir ekip tarafından hazırlanan ansiklopedi, dünya gezegeni ile başlayıp, canlılar, insan biyolojisi, kimya ve elementler, ışık, enerji, kuvvet, elektrik, elektronik, uzay, zaman gibi temel bilim konularında devam ederken son yılların önemli konularından ‘Çevre ve Korunması’ bölümüne de yer vermesiyle dikkat çekiyor. Çizim ve fotoğraflarla detaylı bir anlatıma kavuşan ansiklopedi, her ne kadar tek cilt olsa da her konuyu derinlemesine anlatıyor. İster başvuru kitabı olarak, ister yardımcı kaynak olarak kullanabileceğiniz Bilim Ansiklopedisi, hazır okullar yeni açılmışken, Fen Bilgisi’nde zorlanan öğrencilerin de imdadına koşacak gibi görünüyor. Ansiklopediler, bunun için değil midir zaten?
Roman
Kopoy
Barış Andırınlı
Hayy Kitap
Anadolu’nun küçük bir şehrinden İstanbul’a ilk geldiğim günlerde düşündüğüm ilk şey “Şimdi hapı yuttuk” olmuştu. Filmlerden bildiğim Sultanahmet ve çevresi fazla turistik, Beyoğlu karışık, Üsküdar sessiz, diğer yerler ise fazla uzak gelirdi. Haliyle korkutucu gelen İstanbul’da, akrabaların evlerinden oluşan kendi taşramı oluşturmuş ve bunun dışına çok fazla çıkmamıştım. Kopoy’u ilk okuduğumda gözümün önünde canlanan şey ilk önce bu oldu. Küçük bir taşra kasabasından İstanbul’un taşrası olarak adlandırabileceğimiz bir semtine geçici bir iş için gelen kahramanımız, orada kendi taşrasını yaratıyor. Deyim yerindeyse kendi köpek kulübesini inşa eden ‘yalnız’ adam bir süre sonra onarımını üstlendiği ofiste kendi hayatını da inşa edecektir. Ofisin bulunduğu handan asla uzaklaşmayan kahramanımız, kendi taşrasını bu han içinde kuracaktır. Anahtar deliğinden izlediği insanların hayatını tahmin edecek ve karşı ofiste çalışan kadına âşık olacaktır. Bir köpek sadakatiyle önce işine, sonra hana ve daha sonra da aşkına bağlanacaktır!
En kısa yoldan böyle özetleyebiliriz Kopoy’u. Barış Andırınlı, ilk romanı Kopoy’da bu özetten çok daha fazlasını hakkıyla yerine getiriyor. Olağanüstü etkileyici ve Haldun Taner, Memduh Şevket Esendal gibi büyük ustaları anımsatan diliyle özlediğimiz bir lezzeti yeniden yaşatıyor. Artık seyrekleşen taşra sıkıntısını günümüzün korkutucu İstanbul’unda bütün çarpıcılığıyla aktarırken, tek tek yarattığı tiplerle aslında iç içe geçmiş bir roman okutuyor bizlere. Kamil Efendi’yi mi saymalı bunun için, yoksa dilsiz çocuğun büyükannesini mi? Kerem’i mi Banu’yu mu anmalı örnek olarak. İnsanın köpekleşmesinin bu kadar kolay olabileceğini aklımıza kazıyan Kopoy, hüzünlü insan öykülerini anlatırken bize çok fazla kapı açıyor. İlk roman acemiliğinden arınmış bir roman Kopoy. Atılgan’ın Zebercet’ine selam olsun demek ise boynumuzun borcu! Kesinlikle iddialı gelmemeli kimseye, Kopoy’u okuyup da beğenmeyecek bir okur var mı bilemiyorum. 2011’in bitmesine aylar kala yılın romanlarından birisi Kopoy. Bundan sonrası, Barış Andırınlı’nın yeni kitaplarını beklemek olacak.
Biyografi
Charles Darwin
Tim M. Berra Çev.: Anıl Ceren Altunkanat
Doruk Yayınları
Dünya bilim tarihini, çağımızı etkileyen ve hâlâ tartışılan çok az kavram vardır ki, bunların hiçbirisi Evrim Teorisi’nin yanına bile yaklaşamaz. Bilim adamlarından din adamlarına, politikacılardan antropologlara, biyologlara ve jeologlara, arkeologlara kadar herkes konuyu tartışırken, bugün Vatikan bile “Darwin’i dikkatli okumak gerek, çok da yabana atmamalıyız onun sözlerini,” diyor. Peki tüm dünyayı bu kadar derinden etkileyen, Charles Darwin, nasıl bir insandı? Nasıl bir aileden geliyordu, alışkanlıkları nelerdi, yaşadığı yer nasıl bir yerdi, nasıl bir çocuktu, çocukları için nasıl bir babaydı, cenazesine katılmayan eşi Emma için nasıl bir kocaydı? Daha sorulması gereken pek çok sorunun cevabını ‘Charles Darwin’ kitabında ünlü Darwin yazarlarından Tim M. Berra veriyor. Şimdiye kadar pek çok Darwin konferansına katılan, bu büyük bilim adamının hayat hikâyesi kadar teorisi hakkında da onlarca makale yazan Berra, “olağanüstü bir adamın öyküsünü” eksiksiz anlatıyor. Fotoğraf ve dönemin gazetelerinde yayımlanmış, illüstrasyon ve karikatürlerle görsel olarak da zenginleştirilen kitabın sonundaki zengin kaynakça ilgilenenleri daha da geniş bir Darwin okumasına yönlendiriyor.
Mektup
Gözlerinden Öperim - Turan Erol’a Mektuplar
Kolektif
Sel Yayıncılık
Hiç düşündünüz mü, mektup neden bu kadar samimi bir edebi türdür ve her satırı, her kelimesi bu kadar etkileyicidir, diye. Temelde muhatabına yazıldığı için ve belirli seviyedeki bir dostluğun etkisiyle olabilir, cevabı ne kadar yeterlidir? Bazı mektuplara baktığımızda bunların yeterli olmayacağını görürüz. Örneğin, Turan Erol’a gönderilen mektuplarda olduğu gibi. Türk resminin bu büyük ustasına gönderilen mektupları okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız. En büyük sırlar, küçük kalp kırıklıkları, alınganlıklar, büyük hasretler, aşkî özlemler, serzenişler, sitemler, barışmalar Turan Erol’a gönderilen mektuplarda karşımıza çıkarken, neredeyse hepsinin “gözlerinden öperim” hitabıyla sona ermesi bile nasıl içten mektuplarla karşı karşıya olduğumuzun bir göstergesi aslında. Bedri Rahmi Eyuboğlu ile başlayan mektuplar, Ivi Stangali, Şahap Sıtkı, Nurullah Berk, Bilge Karasu, Fikret Otyam, Abidin Elderoğlu, Orhan Peker, Avnu Arbaş, Hasan Kaptan, Hamit Görele, Metin Eloğlu, Avni Memedoğlu, Cemal Bingöl, Kuzgun Acar, Mustafa Esirkuş, Nedim Günsür, İlhan Berk, Adalet Cimcoz, Neşet Günal, Özdemir Altan, Bülent Ecevit, Arif Kaptan’la devam ediyor. “Turan Reis merhaba” diye Bedri Rahmi’nin hitabıyla başlayan kitapta, bir dönemin sanat, edebiyat ve politika dünyasını da göreceksiniz.
Tarih
Barbarların Avrupa’sı
Karol Modzelewski Çev.: Nedim Demirtaş
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Büyük usta Kavafis’in şiiri “Ne bekliyoruz böyle toplanmış agorada? / Barbarlar gelecekler bugün buraya,” dizeleriyle başlar. Önce Avrupa tarihini, sonrasında dünya tarihini derinden sarsan Barbar İstilasını, Kavimler Göçü’nü bambaşka bir dille anlatmıştı Kavafis. Karol Modzelewski de aynı şeyi yapıyor, Barbarların Avrupa’sı isimli kitabında. Bugün Avrupa tarihini okuduğumuzda karşımıza önce Roma, sonra 15. yüzyıldaki gelişmeler çıkar. Oysa sadece Ortaçağ’la sınırlandırdıkları ve bugün kimi fantastik filmlerde karşımıza çıkan topluluklar Avrupa kültürüne ve medeniyetine derin izler bırakmış kavimlerdir ki, bu kitap onları anlatıyor. Gotlar, Vizigotlar, Saksonlar’ı bilirsiniz. Çünkü bu kalabalık kavimler bazı ülkelerin kurulmasında rol almışlardır. Oysa Atrebatlar, Senonlar, Karnutlar, Bructeriler, Hermunduriler ve daha nice küçük nüfuslu ancak büyük etkili kavimler vardır, ki onlar da derin kültürel temeller atmışlardır Avrupa’da. Farklı Germen ve Slav kaynaklarının geneline hâkim olmasıyla bilinen Ortaçağ uzmanlarından Modzelewski, Roma hukuku, Hıristiyanlık ve barbar kavimlerin kolektif anlayışlarının nasıl iç içe geçtiğini, kabileden devlete uzanan süreci anlatırken, bugünkü Avrupa’nın barbar atalarını derinlemesine inceliyor. Avrupa’nın barbar geçmişini hatırlamak gerektiğini ispatlıyor.