Güncelleme Tarihi:
Roman
Sığınak
John Brandon
Çev.: Merve Sevtap Ilgın
Siren Yayınları
Florida’da bir taşra kasabası. Kimilerine göre ‘berduş’ dayısının yanında yaşayan, kimsesiz Toby, annesi olmadığı için kızkardeşi Kaley’e göz kulak olmak zorunda kalan Shelby ve okuldaki diğer öğretmenlere nazaran farklı bir formasyon uygulayan Bay Hibma. Toby ve Shelby sekizinci sınıftadır ve Bay Hibma da onların öğretmenidir. ‘Amerikan taşrası’nın bu yalnızlığında, keyifsiz ve boğucu geçen günler Kaley’in kaçırılmasıyla hareketlenir. Bu gizemli kaçırılma olayı üçlüyü tuhaf biçimde bir araya getirir. Çünkü suçlu, orta yaşlı bir adam sanılsa da aslında Toby’dir ve son derece masumdur bunu yaparken. Her şeyin altüst olması değildir istediği. Aslında onun ne istediği kimsenin umrunda da değildir. Üç tane kendisini anlatamayan insan ve çevrelerinde onları anlamayan onlarca başka insanın olduğu bir kasabada yaşanan sarsıcı olaylar. Brandon, filme aktarıldığı vakit daha da etkileyici olacak ve ‘kötülüğün sıradanlığı’ temalı bir romana imza atmış Sığınak’ta. Aslında sonunu bildiğimiz hafif gerilimli filmlere benziyor Sığınak. Ancak sonunu bildiğimiz bu filmin anlatımının altını çizmeli. Başta Toby ve Bay Hibma karakterlerinin orijinalliği olmak üzere, çarpıcı diyalogları ile ismi bir kenara yazılması gerekir Brandon’ın.
Tarih
Viyana Kuşatması
John Stoye
Çev.: Derin Türkömer
Doğan Kitap
Türk tarihini şekillendiren temel unsur iki duvardır aslında. Asya’da Çin Seddi gibi bir engele çarptıktan sonra Batı’ya hareket eden ve yüzlerce yıl süren bu hareket ile dünya tarihinde kırılmalara yol açan Türkler, en son 1683 yılında Viyana Surları’na çarparak Avrupa’dan mecburen geri çekilmişti... Bugün bile, galibiyetle sonuçlanan futbol maçlarında hemen göndermeler yapılır, Viyana’yı kuşattığımıza veya ele geçirdiğimize dair. Gerek Türk tarihinde gerekse Avrupa tarihinde büyük bir travma olarak anılabilir II. Viyana Muhatarası. Tarihçi John Stoye’un kaleme aldığı Viyana Kuşatması; tüm yönleriyle bu Avrupalılar için büyük başarıyı, Türkler için büyük bozgunu, genel olarak büyük stratejik hamlelerin sahnelendiği mücadeleyi anlatıyor. Viyana’ya doğru korkutucu ilerleyişi tüm detaylarıyla anlatırken, tarih kitaplarında okuyamadığımız Avrupa kanadını da detaylandırıyor Stoye. Avrupalılar Osmanlı’ya karşı birleşirken, Osmanlı da yanına Tatarları dahil etmişti. Büyük güçlerin savaşında başrolleri oynayan, Sadrazam Kara Mustafa Paşa, Jan Sobieski ve Kont Starhemberg gibi komutanlar üzerinden de adeta bir roman gibi aktarıyor bütün olayları. Öve öve bitiremediğimiz şanlı Osmanlı’nın kaderini değiştiren savaşa dair her şey.
Çocuk
Goril Şehri/Perfidy’nin Parfümlü Korsanları
Charlie Small
Çev.: Çiçek Eriş
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Çocukların hayal dünyasıyla asla yarışamazsınız. Örneğin bir çocukla, kendi bulduğu bir oyunu oynamaya kalkışın bakalım. Size hiçbiri mantıklı gibi görünmeyen kuralları anlamayadığınız gibi, kazanmanıza da imkan yoktur. Hele bir anlığına bir şeyler düşünmeye başlasınlar, işte o zaman bu kudretli süper kahramanlar karşısında diz çökmek zorunda kalırsınız. Charlie Small gibi. Daha 8 yaşındaki (çaktırmayın kendisi 400 diyor) bu ‘küçük’ çocuğun yaşadığı boyundan büyük maceraları okuduğunuzda aklınız şaşacak. Gizlice evden kaçtığı bir gün evlerinin arkasındaki ormanda teneke gergedanlarla savaştığını mı anlatmalı, yoksa goril dilinde konuşabildiğini mi, dev yılanların elinden nasıl kurtulduğunu mu söylemeli, tam kurtulduğunu sandığımız anda tamamen kadınlardan oluşan bir korsan gemisinde esir olduğunu mu? Şimdilik iki kitaplık bu seri, Charlie Small’un muhteşem, inanılmaz, nefes kesici ve tamamen gerçek(!) maceraları. Şans eseri bulunan Small’un günlüklerinin devamı bulunduğunda yeni maceraları da yayınlanacak elbette. Bu maceraperest afacanın günlükleri bütün yaşadıklarını tüm detaylarıyla anlatırken, bir yandan da çizimlerle renkleniyor. Balta girmemiş ormanlarda, sonsuz okyanuslarda, kurak çöllerde harikalar yaratan Charlie Small’un maceraları nefesinizi kesecek...
Deneme
Başbaş Başabaş Başbaşa
İsmet Özel
Şule Yayınları
‘Solcu’ olduğunda da iyi şairler arasındaydı, ‘Amentü’sünü yazıp ‘Müslüman’ olduğunu açıkladığında da... Yıllardır nadiren televizyona, gazeteye çıkar; çıktığı zaman da kimsenin söyleyemediği sözleri söyleyip, gündeme oturur. Her gün bir şeyler söyleyenlerin gürültüsü içinde onun sesi daha çok yankı bulur belki de. İsmet Özel’den başkası değil bu isim. Şairliği kadar, ‘gazete’ yazarlığı da önemlidir Özel’in. Tam 26 yıl süren gazete yazarlığına 2003’te son noktayı koymuştu. “İslâmi siyaset yaklaşımı başını dik tutmak istiyorsa, ona destek olmak maksadıyla” başlamıştı yazılarına Özel. Ancak ümitlerinin boşa çıktığını söyleyerek bırakmıştı gazete yazarlığını. Bu kitabı da son iki yıllık yazılarından oluşuyor. Türkiye’deki politik meselelere, edebiyat meselelerine, gündeme yönelik kaleme aldığı yazılar toplamı. Genel olarak, kendisinin de söylediği üzere, ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilen bu yazılarda (özünde yaranmak da istememesinden), hem nalına hem mıhına vuruyor Özel. Bugünkü Türkiye’yi ve gündemdeki sorunları yıllar öncesinden görüp, dile getirmiş olduğunu görünce daha da şaşıracaksınız belki de. Bizim durduğumuz yerden tedirgin olan bir şairin memleket meselelerine dair yazıları. Bir zamanlar bir İsmet Özel vardı, dememek için bu yazıları okumak gerek.
Ekonomi
Kapitalizm Hakkında Size Söylenmeyen 23 Şey
Ha-Joon Chang
Çev.: Belgin Tupal
Say Yayınları
Temmuz 2008’de, Amerikan mortgage finansman şirketleri iflas edip devamında ‘asla batmaz’ denen şirketler de akıllara zarar açıklamalar yapmış ve domino etkisi bütün dünyayı sarsmıştı. Neyse ki bizim ülkemizi teğet geçen(!) bu büyük kriz sırasında, hatırlayacak olursanız herkes Marx’ın Das Kapital’ini yeniden okumaya başlamıştı, nerede hata yaptıklarını anlamak için. Kısa süreli çözümü sosyalist bilimadamlarının kapitalist eleştirilerinden hareketle bulmuştu birçok ülke ve şirket. Tam rahata erdik derken, geçtiğimiz aylarda Amerika bir krizin daha sinyalini verdi ki, komşumuz Yunanistan’ın ‘Adaları mı satalım’ isyanının üstüne daha da endişe verici oldu bu durum. Artık gerçekten, ‘bir yerlerde yanlış var’ seslerinin daha da yükseldiği bir dönemdeyiz. Kalkınma ekonomisi uzmanı Ha-Joon Chang sorunun ne olduğunu 23 bölümde tek tek açıklıyor. İlk şoku ‘serbest piyasa’ diye bir şeyin olmadığını öğrenerek yaşadığımız kitapta internetin çamaşır makinası kadar büyük etki yaratamadığı bilgisini aldığımızda daha da şaşırıyoruz. Chang, bize söylenenleri aktardıktan sonra aslında söylenmeyenleri ve tüm detaylarıyla ve içindeki hatalarla beraber açıklıyor kitabında. Üstelik en başta birkaç okuma metodu, yol haritası da veriyor. Kapitalizmle derdi olanlar için, konuya en uzak olanımızın bile rahatlıkla anlayacağı bir kitap.
Belgesel - Araştırma
Gel Gitme Kadın
Oğuz Akay
Alfa Yayınları
Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatındaki en önemli birkaç kadından, daha doğrusu kişiden birisi Latife Hanım. Kısa süren evlilikleri 1925 yılının Temmuz ayında bir akşam, Çankaya Köşkü’nde, birçok kişinin gözleri önünde cereyan eden bir kavganın ardından sona ermişti. Ancak aralarındaki ‘bağ’ asla kopmamıştı. Atatürk’ün aile hayatı özlemi, Latife Hanım’ın Paşa’sına duyduğu özlemi yıllarca dile getirildi. Hattâ aralarını yeniden yapmaya çalışanlar bile olmuştu. Oğuz Akay, ‘Gel Gitme Kadın’ isimli son kitabında ayrılık yıllarını anlatıyor. Bu iki ismin yaşadıkları hüznün resmini çizerken, aynı anda genç Cumhuriyet’in panoramasını veriyor bize Akay. Çankaya’daki gündelik yaşamdan başlayarak, Ankara’daki balolara, Kastamonu ve İzmir’de gerçekleşen devrimlerden Türk medeni kanununa ve kadınlara siyasal özgürlüğe, Boğazlar ve Hatay meselesinden kültür işlerine, Atatürk ve Latife Hanım’ın hayatlarını etkileyen sağlık sorunlarından aşklarına kadar her şeyi ‘belgeler’ ve tanıklarla anlatıyor Akay. Çankaya’dan yel gibi geçen bir kadının bıraktığı izleri sürerek farklı bir ‘kuruluş’ tarihi.