Güncelleme Tarihi:
Bilim - Ekonomi
30 Saniyede Ekonomi
Donald Marron
Çev.: Sermin Sarıca
Caretta Yayıncılık
Herkesin her konuda bilgi sahibi olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Futbol maçlarından sonra hakem hataları günlerce kıraathanelerde konuşulur, AB’ye nasıl gireceğimiz de mahalle aralarında sonuçlanmış konulardan birisidir. Her “zam” ve TEFE, TÜFE rakamları açıklandığında bütün ülke ekonomist olur, ne de olsa herkes küçükken su satmıştır bu ülkede. İşte tam da böyle anlarda ortaya çıkan ekonomistler için uygun bir kitap, 30 Saniyede Ekonomi. Geçtiğimiz haftalarda yer verdiğimiz 30 Saniyede Felsefe kitabının bulunduğu dizinin kusursuz bir devam kitabı. Ekonomist Donald Marron’un editörlüğünde ve yine uzman iktisatçılar kılavuzluğunda bütün iktisadi çevrimleri en basit yolla ve en kısa sürede anlamak için biçilmiş kaftan. Büyüme, sermaye, emek, kaynaklar, fikirler gibi hepimizin bildiği(!) ve tabii ki pariteler, etkin piyasa hipotezi, vergi yansımaları, Philips eğrisi gibi çok az insanın bildiği konuları ele alıyor. Milton Friedman, David Ricardo, John Maynard Keynes, Gary Becker, Alfred Marshall, Adam Smith gibi dünya iktisat tarihinde devrim yapmış isimlerin de portrelerine yer veren kitap ekonomi konusunda eksiklerimizi kapatacak nitelikte. Seçimden sonra yapılacak olası zamları daha bilinçli eleştirebilmek için mutlaka okunması gereken bir kitap.
İKİ SEMBOL AKTRİS
Söyleşi
Türkân Şoray
ile Yüz Yüze
Feridun Andaç
Dharma Yayınları
Söyleşi
Roman
Marilyn
Alfonso Signorini
Çev.: Leyla Tonguç Basmacı
Turkuvaz Kitap
Türk ve dünya sinemasından birer tane aktris söyleyin, dendiği zaman Türkiye’den Türkân Şoray, Hoolywood’dan Marilyn Monroe ilk sırada yer alacak isimlerdir. Öyle ki, Türkiye’de “Sultan” dendiği anda kelimenin diğer bütün anlamları bir kenara bırakılıp hemen karşılık olarak Türkân Şoray adı verilir. Oyunculuğu, hülyalı bakan gözleri, tanıyan herkesin hitap ettiği şekliyle “Türkân Hanım,” Türk sinema tarihine geçen filmleriyle de bu unvanı fazlasıyla hak ediyor aslında. “Sarışın bomba” tanımlamasının da bir farkı yok Marilyn Monroe için. Yine benzer hülyalı bakışlar karşılar bizleri, her filminde. İkisinin de hayatı benzerlikler taşıyor aslında.
Genç yaşında güzelliğinin ve şansının yaver gitmesiyle başlayan kariyeri, doğru tercihleri sayesinde zirveye ulaşmış ve bir döneme damgasını vuran kadın oyuncular içinde ilk sırada yer alan, birçok ödül kazanan ve kimi filmlerinde yönetmenlik de yapan “Sultan”, hayatındaki her şeyi Feridun Andaç’a anlatıyor. Daha önce özel bir albüm halinde yayımlanan kitap yeniden okurlarıyla buluşuyor. İki yüzün üzerinde filmde aklımızı başımızdan alan, hülyalı bakışların ardındaki “Sultan”ın eksiksiz portresi, Feridun Andaç’ın hazırladığı kitapta yer alıyor.
1 Haziran’da 85. doğumgünü kutlanan Marilyn Monroe’yu anlattığı Marilyn isimli biyografik romanda Alfonso Signorini ise, yine her yönüyle “ikon” bir kadının gizli kalmış sırlarıyla beraber kusursuz bir portresini ortaya koyuyor. Yetimhane köşelerinden Hoolywood’un zirvesine bir öykü Marilyn. Etkileyici fiziği, büyülü bakışları, meşhur zekâsı (aptal sarışın safsatasını ortadan kaldıracak en güçlü kanıttı belki de), aşkları, depresyonları, sinir krizleri ve tüm seksapeliyle Norma Jane Baker. İntihar mı etti, öldürüldü mü tartışması hâlâ devam ederken, yaşasaydı 85’ini geride bırakacak
olan Marilyn için mükemmel bir ağıt aslında Signorini’nin kitabı. Tek bir boş lafı olmayan, büyük aşklar yaşamış (Arthur Miller ve J.F. Kennedy) Monroe’nun sahip olduğu tüm insan sevgisini de ortaya çıkaran bir portre, tüm dünya Marilyn Monroe’yu yeniden hatırlıyorken okunacak tek kitap belki de. Sıradan hayatlardan zirveye çıkan iki sembol kadının tüm yönleri iki etkileyici kitapta.
Öykü
Gölgede Kalanlar
Suzan Bilgen Özgün
Aya Yayınları
Şayet Suzan Bilgen Özgün’ün öykülerini daha önce okumayanlardansanız yeni ve yetenekli bir öykücüyü keşfetmenin tadını çıkaracağınız bir kitap, Gölgede Kalanlar. Bir kere çok net, duru bir dili ve anlatımı var Özgün’ün, öyle boyunu aşacak belâgat peşinde koşmadan anlatıyor öykülerini. Kahramanlarının söyledikleri ise kısa ve seri darbeler halinde çınlıyor kulaklarınızda. Yıllardır bir masal kahramanı olarak içinde yaşattığı babasından kendisini artık “nüfusuna geçirmesi”ni isteyen bir çocuğun hisleri hepimizi afallatacaktır. Hattâ Rusya’da görevdeyken ölen babasının ölümünü dedesinden gizlemek zorunda kalan bir kızın, sürekli kulaklarında duyduğu babasının sesi yüzünüzün asılmasına sebep olacaktır. Tıpkı daha karnındaki çocuğunu doğuramadan onun ölüm haberini alan annenin, “daha doğmadan nasıl ölür insan?” sorusuna cevap bulmaya çalışırken boş boş etrafınıza baktığınızda olduğu gibi. Suzan Bilgen Özgün’ün çaresiz kahramanları bizi de çaresiz bırakıyor Gölgede Kalanlar isimli öyküler toplamında. Öyle arabeske düşüp, feleğin sillesini yemiş kahramanlar değiller ama Atlas gibi kederi sırtına yüklü insanlar. Bize düşen ise onların dertlerini dinlemek sadece. Yeni bir yazar keşfetmenin zevkini yaşayacağınız bir kitap.
Mizah
Yozlaşmamış Kedi
Terry Pratchett
Çev.: Niran Elçi
İthaki Yayınları
İnternet üzerinde en sık paylaşılan videolar veya fotoğrafların büyük çoğunluğunu “kedi” görüntüleri oluşturur. Bilhassa son yıllarda kentsoylu olmanın, hattâ entel olmanın ölçü birimlerinden birisi oldu kedi. Fakat Terry Pratchett kesin tanıyı koymuş bu duruma; onların hiçbirisi gerçek kedi değil. Hepsi yozlaşmış, aslından uzaklaşmış hazır mamaların yarattığı mutantlar! Yanlış okumadınız, sivri dilli alaycı yazarımız Yozlaşmamış Kedi isimli kitabında “Gerçek Kedi Hareketi”nin manifestosunu yazıyor. Nasıl mı, alıştığımız kedi kitapları gibi. Nereden bulacağınız, hangi adı koyacağınız, neyle besleyeceğiniz, kedi türleri, kedi oyunları, tarihte kedi, muhtemel hastalıklar ve kedilere dair daha pek çok konuyu ele alıyor Pratchett. Ama hiçbirisi sandığınız gibi şeyler değil. Örneğin İran Kedisi veya Siyam Kedisi gibi türlerin büyük bir yalan olduğundan başlıyor manifestosuna. Sonra devam ediyor; “yüzleri mengeneye sıkıştırılıp, üzerine çorap geçirilmiş bir çekiçle kafasına defalarca vurulmuş gibi görünen kedilerdir gerçek olan.” Bu kusursuz manifestoyu da Gray Jolliffe çizgileriyle daha da etkileyici hale getirmiş. Hâlâ kedi beslemek istiyorsanız, en azından Pratchett’in kılavuzluğuna göre bir şeyler seçin. Yozlaşmamış, gerçek kedi sahibi olun.
Çocuk
Sakar Cadı Vini’nin Dev Balkabağı
Valerie Thomas, Korky Paul
Çev.: Bülent O. Doğan
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Size dev bir balkabağının, pıtır pıtır uçan turuncu renkli bir helikoptere döndüğü haberini verseler inanır mısınız, yoksa itiraz mı edersiniz? İnananlara lafımız yok elbette, ama itiraz edenlere balkabağının özel bir gece için at arabasına döndüğünü hatırlatabiliriz hemen. Tabi külkedisine peri annesi yardım etmişti. Merak etmeyin, dev balkabağını helikoptere çeviren de sakar cadı Vini. Sakar cadı Vini, kocaman siyah kedisiyle birlikte yaşayan ve sadece sebze yiyen bir cadıdır. En sevdiği sebze ise, bir cadıdan bekleneceği üzere balkabağıdır. Mahalle pazarından aldığı onlarca balkabağını uçan süpürgesinde taşımaktan yorulan Vini, şatosunun bahçesinde sebze yetiştirmeye karar verir. Normal şartlarda her sebzenin büyümesi çok vakit alacağından, hızlı büyüme büyüsü yapar Vini. Ancak sakarlığı kendini gösterir, çünkü bu sefer de her şey beklediğinden daha büyük olacaktır. Öyle ki güzel şatosu dev balkabağının altında kalma tehlikesindedir. Tam küçülme büyüsü yapacakken olanlar olur ve dev balkabağı evinin çatısından yere düşüp her şeyi yerle bir eder. Bütün balkabağını bitiremeyeceğini anlayan Vini ise bütün komşularını bedava balkabağı yemeye çağırarak bu büyük sorundan kurtulur.