Güncelleme Tarihi:
Pala Hayriye
Figen Şakacı
İletişim Yayınları
Roman
Son yıllarda tanıyabileceğimiz en ‘kalender’, samimi ve ‘içi dışı bir’ kahraman Hayriye! Figen Şakacı’nın ilk romanı (uzun hikâyesi) ‘Bitirgen’de çocukluk yıllarını öğrendiğimiz, evin deli fişek kızı, 80’ler Türkiyesi’ne bakarak debelenmiş, debelenirken büyür gibi yapmış Hayriye. İkinci kitapta yaşı 18’e gelince de çareyi evden kaçmakla bulmuş Hayriye. Öyle Yeşilçam melodramı gibi şöhret peşine değil, kazandığı üniversite uğruna evden kaçmış Hayriye. Diğer taraftan ‘delikanlı’ abisinin geç geldin, pantolonu ütülemedin, yanındaki kim, bugün benim için ne yaptın, kimi aradın, arayan kimdi, solcu mu olucan lan başımıza, o.pu mu olucan yoksa, ben ne istersem onu yapacan... cümlelerine ve dayaklarına isyan makamında evden kaçmış Hayriye. Üniversite arkadaşlarına göre ‘feminist’ teoriyi pratiğe dökmüş Hayriye! Artık, tamam faşist değilsin ama, biraz şunları okusana ‘bacım’ cümlesiyle yoğrulduğu 90’larda debelenen Hayriye. Bertaraf olmamak adına taraf olan ama “insan sevişmek de istiyor” diyen, bıyıkları ‘Pala Hayriye’! Figen Şakacı, Hayriye’nin hayatındaki ikinci dönemi anlatırken yine müthiş bir dil, yakıcı bir alay kullanıyor. Başta Metin Göktepe cinayeti olmak üzere, devletin çirkin varlığını hatırlatmayı da ihmal etmiyor. Hatta bu anlarda anlatımını da aynı samimiyetle şekillendiriyor. Eğlencesi kadar, edebiyatı da iyi bir roman. ‘Pala Hayriye’yle tanışmayan varsa, daha da geç kalmanın alemi yok.
“Tutunamayanlar”ın Politik Psikolojisi
Serol Teber
OkuyanUs Yayınları
Psikoloji / Psikiyatri
Türk edebiyatının fazlasıyla ‘ihmal edilmiş’ eleştirmenlerinden birisidir Serol Teber. Sebepleri muhtelif olabilir. Ancak bu ihmalin göz göre göre sürdürülmesi büyük hata. Teber, ‘”Tutunamayanlar”ın Politik Psikolojisi’ adlı kitabında, bu zamana kadar Oğuz Atay’ın eserlerine yönelik yazılmış birçok yazıya dikkat çekip, Atay üzerine çok az şey söylendiğine değinerek, sıradışı bir Atay, eserleri ve Türkiye izahında bulunuyor. Üzerinde en son çalıştığı fakat ömrü vefa etmediği için, birtakım notlarla Ayşen Anadol’un yıllar süren çalışması sonrası yayımlanabilen bir kitap bu! Teber’in eleştiriye son büyük iyiliği! Lafı daha fazla uzatmayacağım. Çünkü Serol Teber’in ithafı kitabın neden yazıldığına, ne anlattığına, politik, psikolojik, edebi açıdan neler söylediğine ve niteliğine dair çok şeye işaret ediyor: “tutunamayanlara, tehlikeli oyunlarla oynayanlara, korkuyu bekleyenlere, cami kapılarında bile dinlenmesini beceremeyince, Beyaz Mantolarıyla bir daha çıkmamacasına, denize doğru yürüyüp çekip gidenlere ve (benim gibi) pek çok şeyi yanlış yaptıkları halde, intihar bile etmeye cesaret edemeden ‘iç-tüzük talimatnamelerine uygun’ tutunmaca oyunlarıyla, yaşamaya müstahak olanlara...”
Tel Dolaptaki Karpuz
Artun Ünsal
YKY
Anı
“Şiir aza indirgeme işidir” sözünü duymuşsunuzdur; Artun Ünsal sayesinde göreceksiniz ki “anı anlatmak/ yazmak da aza indirgeme işi”ymiş. Daha önce peynirin, ekmeğin, zeytinin, yoğurdun tarihini anlatan, yemek tarihi anlatırken bir kültürel mirası ortaya koyan Ünsal, ‘Tel Dolaptaki Karpuz’da çocukluktan gençliğe, Fransa’daki garsonluk günlerinden kalabalık rakı masalarına, anneannesinden yakın dostlarına geniş bir ‘anı’ toplamını damıta damıta anlatıyor. Yine arka planda dönemleri, bir yaşantıyı, kültürü barındıran cümlelerin tadı, tuzu, kahkahası, hüznü ‘tam kıvamında’.
Anaerkil
Ömer Halit Halifeoğlu
Sokak Kitapları
Roman
Meşhur, mitolojik Amazon toplumuna dair anlatıları; distopya-bilimkurgu içerisinde yeniden kurgulayın. Hali hazırda seyreden ‘erkek egemen’ anlayış tepetaklak olmuştur olmasına ama bu kez de kadınlar erkekleri kafeslerde sergileyip, yeni piyasaya sürülmüş bir çanta veya alışveriş objesi gibi açık artırmalarda satın almaktadır. Bu fena halde tuhaflaşmış dünyada, değişmesi gereken şeyleri ‘aşk’ değiştirebilecek midir? Ömer Halit Halifeoğlu, ilk romanı ‘Anaerkil’de bu soruya farklı bir dünya üzerinden cevap arıyor.