Kitap

Güncel / Araştırma

Sözde Terörist
İsmail Saymaz

İletişim Yayınları

Çocukların ‘Anne ben terörist miyim?’ diye soracağı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Çünkü uzun yıllardır bu ülkede (hatta son yıllarda sayısı iyice artarak) anneler, ‘Benim evladım terörist değil(di)’ diyorlar. Yıllardan beridir, kendini her fırsatta ‘asker bir millet’ sayan bir memleketin, kendinden olmayanı düşman veya yerine göre terörist olarak adlandırması kadar doğal bir şey olamaz. Cumhuriyet tarihi boyunca; sırasıyla Türk olmayan, laik olmayan, Müslüman olmayan, Sünni olmayan, muhafazakâr olmayan, ‘onlardan’ olmayan kolaylıkla ‘terörist’ diye adlandırılagelmiş. Askerî darbelerin olduğu yıllara, dönemlere ve mahkeme kayıtlarına bakın, ne demek istediğimiz anlaşılacak... Hele ki günümüzde! İyi gazeteci İsmail Saymaz’ın ‘Sözde Terörist’ kitabı, artık kantarın topuzunun iyice kaçtığını fark etmemizi sağlıyor.
Yalan yanlış yazılmış polis fezlekelerini karar vermek için kâfi gören savcılardan, yasal olmayan delillerden iddianameler hazırlayanlardan, söz ediyor kitap. Sebepsiz tutukladıkları insanların suçunu, aylar sonra bile gerekçelendiremedikleri yetmiyormuş gibi, savunma avukatlarını bile ‘savunma’ dolayısıyla gözaltına alan yargı sistemini. Hatta adaletten yana olanı sürgün etmeyi bir üslup olarak belirleyen, ‘onlardan’ olmayana hayatı zindan etmeyi mübah addeden antidemokratik yargıyı resmediyor İsmail Saymaz. Kürt sanılıp linç edilmek istenenleri mi ararsınız, geriye dönük olarak delil toplananları mı? Yoksa yıllar önce öldürülen oğlunu, mezarlıkta anan annenin bile yargılandığı davaları mı? Allah ÖYM’nin eline düşürmesin dedirten, zira düştüğünüz anda ‘terörist’ olacağınızın garantisi verilen bir hukuk sisteminin hukuksuz taraflarını izah ediyor aslında. Neredeyse sokağa çıkmanın bile suç sayıldığı dosyaları okuyunca şaşkına döneceksiniz. Yazının başındaki soruyu, çoktan sormuş, hapishanede büyümek zorunda kalan çocukların, gençlerin, insanların hikâyesini gazeteye taşıyan Saymaz, kitapta öncesi, sonrası, şimdisiyle aktarıyor. Başarılı planlanmış kurgusu kitabın bir diğer artısı. Okuduğunuzda memleketin halini göreceksiniz!

Flores Geceleri / Cesar Aira / Çev.: Emrah İnce
Can Yayınları / Roman
Cesar Aira, ‘Flores Geceleri’nde havaifişek roman nasıl yazılır, onu ispatlıyor. Her sayfada biraz daha yükselen fişek, bir noktadan sonra yeni renklerle/dallanan olay örgüsüyle patlıyor. Binlerce çiçek! Biliyorsunuz ki, kısa bir süre sonra sona erecek. Sona yaklaştıkça artan patlamalar, nasıl bitecek, merak ediyorsunuz. Kafanızı sonuna kadar kaldırmanız gerekecek kadar yüksekte, patlıyor o fişek. Göğü öyle bir renk cümbüşü kaplıyor ki, ağzınız açık kalıyor. Roman bittiğinde bir tek bunu düşünüyorsunuz! Okuyun, müthiş.
1980 Sonrası Türkiye’de Popüler Roman / Veli Uğur
Koç Üniversitesi Yayınları / Edebiyat Eleştirisi
Edebiyat araştırmalarında, çok yaşanan bir durumdur. Ele aldığınız konuya bir dönem üzerinden yaklaşıyorsanız (ki çoğu zaman bu şarttır), eleştirel çalışmanız kolaylıkla ‘edebiyat tarihi’ne dönüşme riskini yaşar. Özellikle, ‘yeni’ bir şey söylemiyorsanız, sadece yeni bir edebiyat tarihi yazmışsınız demektir. Veli Uğur, ‘1980 Sonrası Türkiye’de Popüler Roman’ incelemesinde edebiyat tarihi olmaktan çok kurtulamasa da, ‘dini romanlar’ dediğimiz Hidayet Romanları’na yönelik derinlemesine izahıyla önemli bir kaynak kitaba imza atmış.
Dilin Tarihi / Steven Roger Fischer / Çev.: Muhtesim Güvenç
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Bilim - Dilbilim
En basit tanımıyla; ‘bilgi alışveriş aracı’dır dil. Evrensel anlamıyla ise canlılar dünyasının ilişki ağı! Yani bizim haricimizde bir ‘şeyle’ karşılıklı ‘iletişim’ kurmamızı sağlayan işaretler, hareketler, kodlar, sesler birer dildir. Ve hepsinin bir geçmişi, kökeni, bugüne gelene kadar geçirdiği bir süreç vardır. Fischer ‘Dilin Tarihi’ isimli kitabında, karıncadan başlayarak insana, tüm canlıların kullandığı özgün ve özel dillerin tarihini anlatıyor. Herkesin okuması gereken, dil ‘bilinç’ kitabı belki de.