Güncelleme Tarihi:
Türkiye 1643
Oktay Özel
İletişim Yayınları
Tarih
Hakikaten ‘acayip’ bir kitap ‘Türkiye 1643’. Zaten bunu kitabın yazarı Oktay Özel de aynı sözcükle belirtiyor. Peki nesi acayip? Özel’in ele alış şekli. Şimdiye kadar Türkçe tarih çalışmalarında pek alışık olmadığımız bir üslup ile anlatıyor her şeyi. Her şeyi derken, hakikaten her şeyi. Bir tarihçi olarak kendi akademik hikâyesini, bununla beraber sol siyaset içerisindeki duruşunu, Türkiye’nin 80 darbesinden sonra yaşadıklarını, üniversitelerin durumunu, YÖK’ü, doktora tezinin ne olduğunu, o konuyu seçiş hikâyesini, araştırma sürecinde tesadüf ettiği hadiseleri, 17’nci yüzyıl Osmanlı tahrir defterlerini, nüfus kayıtlarını, Celâlî İsyanları’nı ve yine bir tarihçinin incelediği malzemeyle iç içe giren ilişkisini anlatıyor! Hem de hiç öyle ciddiyet kasılmalarına, birtakım kuramsal vakara sığınmadan yapıyor tüm bunları. Özel, adet gereği araya birilerinin girmesi sayesinde YÖK tarafından burslu olarak İngiltere’ye gider. Hem dil öğrenecek hem de doktorası için çalışacaktır. Ancak 80’lerin ortasında İngiltere’de küçük bir Türkiye kurulmuştur ve bunların neredeyse hepsi ‘siyasi’ birliktelik halindedir. Tabii arada M.E.B.’nin bursuyla gelenler de vardır ki, YÖK bursuyla gidenlerin aldıkları bursun fazla olmasını resmi makamlara şikâyet edecek kadar çekişme içindedirler... Bu tarihçinin kendi hikâyesi. O tarihçinin incelediği defter ise 1643’te Rûm Vilayeti Defterdarı Mehemmed Murad Efendi’nin yaptığı nüfus sayımı neticesinde bölgede vergi toplanabilecek reayanın listesidir. Celâlî ayaklanmaları Anadolu’yu tarumar etmiştir ve Osmanlı yönetimi yıllar süren bu karmaşanın necitesinde nihayet harekete geçmiştir. Tabii harekete geçmek derken köylünün derdine çare olmak değil. Tam tersine ortaya çıkarılan döküm sonrası hazine vergi gelirlerine külliyen ziyan gelmesinin önüne geçmek istemektedirler. Yani vergi alınabilecekler ve benzeri hazine-i hümayın menfaatine icraatler silsilesi.
Tıpkı, hali hazırda üzerine konuşulan Gezi Parkı olaylarında ölen insanlar varken, ısrarla ve sadece yerlerinden sökülen kilit taşlarının maliyetinin, tükenen biber gazı stoğu dolayısıyla yeni masraf kapılarının açıldığının beyan edilmesi gibi bir durum... Oktay Özel 16 ve 17’nci yüzyılın Anadolu’sunda yaşananları anlatırken ‘acayip’ bir şekilde son 30 küsur yılın Türkiyesi’ni anlatıyor.
Hüsniye Hanımın Ağzı
Ferat Emen
Notos Kitap
Öykü
Sıradışı bir dili var Ferat Emen’in. Etkileyici öyküleri var bu sayede. Memleketin ücra köşelerinden, şehir merkezlerine kadar yayılan coğrafyasında gerilla taktiğiyle anlatıyor olayları. Vur-kaç! Gözümüzün yaşına bakmayan yepyeni bir yazarla tanışmak için ‘Hüsniye Hanımın Ağzı’nı mutlaka okuyun.
Alper Kamu / Cehennem Çiçeği
Alper Canıgüz
APRIL Yayınları
Roman
Efsane geri döndü. Küçük dev dedektif Alper Kamu 9 yıl sonra yeniden aramızda, üstelik hâlâ 5 yaşında. Alper Kamu, bu kez bir çocuğun ölümünün ardındaki gerçekleri ortaya çıkarıp eski bir aşk hikâyesinin de sırlarını ortaya koyarken ‘adalet’ üzerine düşünmemizi sağlıyor.
Yeraltına Mektuplar
Haz.: Murat Yalçın
YKY
Mektup
Bir proje kitabı. Hali hazırda ürün veren 59 yazar, bugün aramızda olmayan ustalarına, dostlarına, edebiyat tarihimizin büyük isimlerine sesleniyorlar. Yeraltına Mektuplar aslında göğe akmış yıldızlara seslenen edebiyat dolu, içli olduğu kadar bugünün yazarlarına dair işaretler de veren mektuplar toplamı.
Arı ve Bal
Emine Gürsoy Naskalı, Hilal Oyun Altun
Tarihçi Kitabevi
Monografi
Son zamanlarda sürekli, küresel ısınmanın etkisiyle arıların sayılarının azalması ve bunun da bitki örtüsü çeşitliliğinde ciddi bir tehdide yol açması bahsini duyuyoruz. Korkunç bir detay! Naskali ve Altun, ‘Arı ve Bal’ isimli incelemelerinde arının ve balın kültürel arkeolojisini ortaya koyuyorlar.