Kitap

Güncelleme Tarihi:

Kitap
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2013 00:00

Haberin Devamı

haftanın yenileri
Hazırlayan: Çağlayan ÇEVİK
ccevik@hurriyet.com.tr

Roman

Merhamet
Stefan Zweig
Çev.: Deniz Banoğlu
Yordam Kitap

Uzun Öykü

Korku
Stefan Zweig
Çev.: Behçet Necatigil
Yordam Kitap

“Her şey bir beceriksizlik, çocukça bir budalalık, Fransızların ‘gaf’ dedikleri türden bir pot kırmakla başlamıştı.” Bulunduğu garnizona geleli kısa bir süre geçmiş olan, genç teğmen Hofmiller’ın bu büyük itirafıyla başlıyor ‘Merhamet’. Teğmen’in budalalık dediği, fazla kimseyi tanımadığı davette evin küçük hanımını dansa kaldırma isteği. Zira bulunduğu bölgenin en zengin ailesinin biricik kızı, sakattır! Hofmiller yediği ‘haltı’ temizlemek için daha da büyük hatalar yapar. Tıpkı bir yalanı örtebilmek için söylenen yeni bir yalan ve onu takip eden diğerleri gibi. Hofmiller, bir an vicdan yapıp bu kabahatinin üstesinden gelmek için didindikçe girdiği yolun sonu ‘ölüm’e çıkacaktır. Üstelik Hofmiller bunu istememiş olsa da. Zaman gelip tüm bu yaşananların tek bir tanığı kalmadığına inandığı zaman bile huzura eremeyecektir Hofmiller. Çünkü, Zweig’ın kahramanına söylettiği ve hafızalarımızdan asla silinmeyecek o meşhur cümledeki gibi: “Vicdan hatırladıkça, hiçbir suç unutulmaz.” İnsanı içten içe vicdan muhasebesi yapmaya ve bundan önce işlediğimiz kabahatlerin sonuçlarını yeniden değerlendirmeye sevk eden bir kitap ‘Merhamet’.
‘Korku’ ise en az ‘Merhamet’ kadar tedirgin edici bir ‘novella’. Bu sefer mutlu bir evliliği, zengin bir kocası, sağlıklı çocukları, rahat bir hayatı olsa da ‘sırf’ kendisine ilgi gösterdiği için bir başka adamla gönül macerasına giren Irene’nin öyküsünü anlatıyor. Anna Karenina gibi kaçamak yaşadığı adama büyük aşk duymasa da, Madame Bovary gibi ilgisiz bir kocası olmasa da bu macerasına devam eder. Ama sevgilisinden eve dönerken içine düşen korkuyu alt edemez. En sonunda bir şantajla vücut bulur bu korku. Irene’nin her anlamda huzur dolu hayatı artık hiçbir şekilde eskisi gibi olmayacaktır. En sonunda her şeyin, mutlu ailelerini kurtarmak için düzenlenmiş bir plan olduğu ortaya çıksa da!
Çoğunlukla, her kitaplıkta bulunması gereken birbirinden iyi biyografilerini okusak da başta  Satranç olmak üzere, öykü ve romanlarında da usta bir kalemdir Stefan Zweig. ‘Merhamet’ ve ‘Korku’ Stefan Zweig’ın, Yordam Kitap tarafından özel bir baskı ve set halinde yayımladığı ‘kurgu’ metinlerinden iki tanesi. Zweig’ın kurmaca yazarlığının en iyi örneklerini mutlaka okumalısınız...

Psikoloji

Haberin Devamı

Babalardan Babalara
Sevilay Acar

Postiga Yayınları

Haberin Devamı

Bugün belli bir yaşın üstünde olan, çoluk çocuk sahibi nice erkek “benim oğlum/kızım olduğu zaman ona bunları bunları alacağım” veya “ben çocuklarımı asla dövmeyeceğim” gibi yeminler etmiştir. Bir o kadarı da oğluna aldığı ve kendisinin çocukken sahip olamadığı bisiklete büyük bir heyecanla binmiştir... Daha başka birçok şey sayılabilir yetişkin olduktan sonra çocuklarımızla kurulan ilişkiye dair. Bunların neredeyse hepsinin kökeninde anne-babamızla olan ilişkimiz yatmaktadır. Sorunlu veya sorunsuz olsun, ebeveynimizin bize sergilediği tutum, ileride bizim kendi çocuklarımıza sergileyeceğimiz tutumun temelini oluşturur. Sevilay Acar, ‘Babalardan Babalara’ isimli kitabında ‘baba’lara odaklanıyor ve işin uzmanlarıyla görüşerek evlilik, ilişkiler, baba olmak ve çocuk iletişimi gibi konulara dair hiçbir noktayı atlamadan önemli bir kılavuz oluşturuyor. Önce, Özcan Köknel, Kemal Sayar, Nevzat Tarhan ve Ali Çankırılı gibi profesör ve pedagoglara babasını, çocukluğunu ve hayatını anlattırıyor Acar. Sonraki bölümlerde yine bu isimlere veriyor sözü. Onlar da bizlere, Türkiye’deki aile yapısından kadın-erkek ilişkilerine, ebeveyn-çocuk arasındaki diyalogdan babalık psikolojisine kadar toplum ve ailedeki ‘baba’ figürünü anlatıyorlar. ‘Baba’lık müessesesinin geniş alana yayılan etkisini ve bunun önemini yayıldığı geniş alanı gözler önüne seren ezberleri bozacak bir kitap.

Tarih

Haberin Devamı

Abede-i İblis
Haz.: Amed Gökçen

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

‘Abede-i İblis’ aslında hicrî 1328’de (1910) Musul Valisi Mustafa Nuri Paşa tarafından  ‘Yezidi taifesinin’ inancı, kaç kişi oldukları ve özellikleri hakkında ‘merkeze’ bilgi vermek amacıyla kaleme alınmış küçük bir risaledir. Fakat onu önemli kılan şey, hem ele aldığı konu dolayısıyladır hem de Yezidilikle ilgili Osmanlı tarih yazımında Evliya Çelebi haricinde kaleme alınan tek Türkçe belge olmasındandır. Uzun lafın kısası, günümüz Türkiyesi için bile, neredeyse hurafe ve yanlış bilgiyle dolu bir şekilde anlatılan Yezidiler’e hem Osmanlı döneminde bakışı gözler önüne seren hem de Yezidi kültürüne dair bilinmesi gerekenleri aktaran bir kitap. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ‘Yezidi Kültürünün Karşılaştırmalı Araştırılması’ başlığı altında gerçekleştirdiği çalışma kapsamında Amed Gökçen tarafından, Mustafa Nuri Paşa’nın kaleme aldığı metnin transkripsiyona alınması ve tıpkıbasımından oluşuyor. Her ne kadar dili kimileri için fazla eski gelecek olsa da, nitelikli bir sözlük eşliğinde ‘muhakkak’ okunması gereken bir kitap. Bilhassa Amed Gökçen’in giriş bölümünde yazdığı inceleme, hem kitaba hem de Yezidi inancına yönelik etraflıca bilgi veriyor. Kökleri kitabî dinlerden öncesine dayanan, ritüelleri bugün bile hiç değişmeden kalan, Ortadoğu’nun en tartışmalı inançlarından ve Osmanlı yazılı tarihinin sessiz kaldığı konularından Yezidiler’e dair mühim bir tarih çalışması.

Roman

Haberin Devamı

Beni Seç
Kiera Cass
Çev.: Derya İmer Aydınlık
Dex Yayınları

Hayatımıza; Caner, Tülin, Ata, Semra Hanım ve daha nicesini sokan evlilik yarışmalarını hatırlarsınız. Yaşları 18-22 arası değişen (23 ve üstü yaşlı sayılıyor) gencecik kızlar, erkekler karşılarına çıkan diğer 10 kişi arasından ‘doğru insanı’ bulmak için kıyasıya bir yarışmaya giriyorlardı(!) “18 yaşına kadar kaç insan tanıdı da doğrusunu bulamadı” sorusu bir kenara, bu yarışmalardan geriye sadece üçüncü sayfa haberleri kaldı. Tam da böyle bir reality şov geriliminde bir konusu var ‘Beni Seç’in. Ama durum biraz daha farklı. Tuhaf bir kast sisteminin olduğu Illea ülkesinde bütün kızlar ‘doğru’ insanla evlenip sınıf atlamanın peşindedir. Yine tuhaf bir seçimin yaşandığı ülkede, 35 genç kız kâbus gibi bir mücadeleye girerler. Hedefleri ise Prens Maxon’u kendilerine âşık edebilmektir. Seçimde yer alan güzel America için ise durum daha da beterdir. Zira söz konusu seçime dahil olup prensi kendisine âşık ettiği zaman ailesini zorlu hayattan kurtaracak olsa da, kendisinden alt sınıftan olan ve herkesten gizli tuttuğu aşkı Aspen’i de geride bırakacaktır. İki ucu sivri değneğin ‘seçim’ tarafından tutan America, saraya girdiği zaman çok da doğru bir hareket yapmadığını fark eder. Hadisenin bundan sonrası Schwarzenegger’in meşhur ‘Koşan Adam’ filmini andırıyor. Distopik bir dünyada düzenlenen tuhaf bir evlilik yarışması ‘Beni Seç’. Herkes için olmasa da ilgi çekici bir roman.

Mektup / Biyografi

Haberin Devamı

Mektubun Avcumda /
Bilinmeyen mektupları ve şiirleri
Rüştü Onur
Haz.: Leyla Şahin, İbrahim Tığ
Kaynak Yayınları

“Sevgili Mediha,
İşte mektubun avcumda. İşte yeknesak geçen günlerimin tek tesellisi. Benim kenar dilberimin mektubu bu. Bir kenar mahallesinden geliyor. Ve şimdi de bu kenar mahallenin bir kenar dilberini çıldırasıya seviyorum. Şimdi gecelerin kimsesizliğini ve kahrolası yalnızlığını daha iyi anlıyorum, daha iyi duyuyorum.” Zonguldak’tan gönderilen ve 22/8/1942 tarihini taşıyan bu mektubun gönderen imzası şair Rüştü Onur’a ait. Yani ölümünden kısa bir süre önce çok sevgili Medihası’na gönderdiği birbirinden güzel mektuplarından sadece birisi bu. Behçet Necatigil’in “Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta / Adı Rüştü Onur’du / Bilseydi hatırlanacağını / Ölümünden sonra / Memnun olurdu” diyerek hatırladığı ve hatırlattığı bir isimdir Rüştü Onur. Bugün Kelebeğin Rüyası isimli film sayesinde büyük bir çoğunluğun ismini yeni duyduğu, Rüştü Onur, yaşadığı dönemde birçok edebiyatçının yakın dostuydu. Örneğin Salâh Birsel’in elli yıllık dostuydu Rüştü Onur, zaten Birsel onun şiir, mektup ve öykülerinden oluşan bir kitap da hazırlamıştı bu dostluğun hatırına... ‘Mektubun Avcumda’ ise şairin şimdiye kadar bilinmeyen mektuplarından oluşuyor. Üstelik bütün mektupların orijinal halinin fotoğrafıyla. Hepsi şiirden el almış aşk dolu mektupları okuyunca ismi edebiyat tarihlerinde unutulmuş bir iyi şaire hayran kalacaksınız. Filmin gösterimde olduğu sırada okunması şart bir kitap.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!