Kıskanç kocalı Şemsiye lazanyadan aşağısı kurtarmaz Dudu

Güncelleme Tarihi:

Kıskanç kocalı Şemsiye lazanyadan aşağısı kurtarmaz Dudu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2006 00:00

Eskiden temizlikçiydiler, şimdi gündelikçi. Öyle ya da böyle hayatımıza değiyor, değmekle kalmayıp mahremiyetimize de ortak oluyorlar. Hemen herkesin bir gündelikçi hikayesi vardır. Benim bu konudaki en zirve öyküm, kitaplıkta gördüğü fazla kitapları, "Yer kaplıyor, dağınık gösteriyor" diyerek çöpe atan bir gündelikçiydi. Ama Caner Alper’in İnkıláp Kitapevi’nden çıkan "Bugün bizde temizlik var" kitabında 15 gündelikçinin komik, trajikomik hikayeleri var.

ARKADAKİ SICILY’S VAR YA

Havva Dudu işe başladıktan birkaç hafta sonra not bıraktı. Bir sıkıntısı vardı, aç kalıyordu. "Dolapta kahvaltılık var, biz sürekli yemek pişirmiyoruz ama sen ne istersen pişirip yiyebilirsin" dedik. "Onlar benim midemi ekşitiyor" dedi. "E, peki ne yemek istersin" dedim. Duyduğum cevaba hálá inanamam: Lazanya, pizza, spagetti! Bunları telaffuz edişi kusursuzdu. "Nereden bulayım canım ben sana onları" diye çarçabuk cevap verip geçiştirmeye çalıştım ama Havva’nın eli havaya kalkıp geriyi işaret etti. "Şu arka sokakta Sicily’s var ya!"

KENDİMİ TACİZCİ GİBİ HİSSETTİM

Ali olur Aliye, Remzi olur Remziye, Şevki olur Şevkiye ama eminim Şemsi’nin Şemsiye haliyle karşılaşmamışsınızdır. Ben maalesef karşılaştım... Bir yaz günü eve erken gitmem gerekiyordu. Şemsiye’nin eve erken gelişimden rahatsız olacağını düşünerek anahtarımı kullanmayıp binanın dış kapısındaki zili çalıp bekledim. Kendi evimin kapısına geçip içeri girmek için izin isteyecektim. Yıl 1995, yer İstanbul’un mutena semti Florya. Şemsiye Hanım bana içeri, kendi evime o çıkmadan giremeyeceğimi, kocasının çok kıskanç olduğunu söyleyip duruyordu. O an tüm yaşantım boyunca hatırlayacağım ve kendimi tacizci gibi hissettiğim çok kötü bir andı. Orada apartman merdivenlerinde durmuş, üzerine saldıracağımı sanmasın diye birkaç basamak aşağıdan, izin isteyen gözlerle ona bakıyordum. "Kıyafetlerimi değiştirmem lazım" deyince daha da dehşete düşmüştü. Ağlamaklı bir yüz ifadesiyle çıktı gitti, bir daha da gelmedi.

NACİYE HANIM’IN BANYO KEYFİ

O gün Naciye Hanım tüm işlerini bitirince, biz televizyon seyrederken banyoya girdi. Küveti dezenfekte ettiğini, fayansları ovduğunu düşünsek de, saat neredeyse akşam dokuzu geçiyordu ve o küçük banyodaki işi bir türlü bitmiyordu. Arka odalardan birine geçer gibi yapıp, kulak kabartınca Naciye Hanım’ın banyo yaptığını anladım. Banyodan çıkıp temiz kıyafetlerle salona yanımıza gelince yüzü adeta ovulmaktan pembeleşmişti. Ayağa kalkıp, yaptıklarına teşekkür edip, onu uğurlamaya hazırlanırken, kanapeye oturdu, örgüsünü çıkardı, ipi boynundan dolayıp şişlerini tıkırdatmaya başladı. Bir süre konuşmadan kanal değiştirerek oturduk. Birkaç sıra örgüsünü bitirip televizyondaki tartışma programından sıkıldı ve nihayet izin istedi.

LÜTFEN ARKAMDAN KONUŞMAYIN

Hatice Hanım geldiğinden beri iki kişilik ailemizin mutfak masrafı sekiz kişilik bir aileye yetecek kadar artmaya başlamıştı. Sabah kahvaltısı ve öğle yemeğini evde yemeyen iki kişi için bu durum garipti. Haftada neredeyse 4 kiloluk toz, 4 litrelik sıvı deterjan, bir kiloya yakın beyaz peynir, yarım kilo zeytin, 18 yumurta tüketiyor olabilir miydik? Hatice Hanım, o sabah erkenden içeri girdiğinde torbasında yine büyük boy deterjan ve iki kilo kıyma vardı. Getirdiklerini giderken götürmesini, anahtarımızı da masanın üzerine bırakmasını söyledim. Şaşırdı, "Neden" dedi. "Sebebini söyleyemem" dedim. Başını hafifçe öne indirdi, "Peki" dedi sessizce. Ben dayanamayıp dışarı çıktım. Dönüşümde gitmişti. Masanın üzerine "Caner Bey, anahtarı masaya bıraktım. Sizden bir ricam var, lütfen arkamdan konuşmayın" notu duruyordu.

CANER ALPER

Fatoş iç çamaşırı giymemişti
/images/100/0x0/55ea92cff018fbb8f888d685


Niçin gündelikçilerle ilgili bir kitap yazdınız?


- Hep evden çalışan biriydim. Bu yüzden farkında olmadan gündelikçiler benim hayatıma girdiği gibi, ben de onların hayatına girdim. Hepimiz zaman zaman gündelikçilerle sorunlar yaşarız. Ben de bu konuda epey tecrübe sahibi olduğum için, benim gibi bu konudan mustarip arkadaşlarıma tavsiyelerde bulunuyordum. Onlara gündelikçilerle ilgili başımdan geçen ufak ufak hikayeler anlatırken, bir baktım ki bu hikayeler, verdiğim tavsiyelerden daha enteresan. Hatta arkadaşlardan, "Şu Sevdiye’yi bir daha anlatsana" gibisinden talepler bile geliyordu.

Hikayelerin ve hikayelerde geçen isimlerin hepsi gerçek mi?

- Hikayelerin hepsi gerçek ama isimlerin bazılarını onları zor durumda bırakmamak için değiştirdim. Bu kitabı bir gün yazacağımı bilsem hepsinin soyadını not eder, fotoğraflarını çekerdim. Ama pek çoğu soyadsız, sonları hep "Hanım"la bitiyor.

Hikayelerin birinde gündelikçilerle ilgili ergenlik çağında yaşadığınız erotik bir olayı da anlatmışsınız.

- Böyle bir cinsel fantezim yok ama çocukluk günlerimde, sonraları belki de fetişist bir şeye dönüştürebileceğim bir olay yaşamıştım. Küçükken dayımların kara kuru Fatoş isminde bir temizlikçisi vardı. Güzellik yakınından geçmemişti. Bir gün öğle uykusuna yatırılmıştım. Birkaç saatlik uykudan sonra, kapı açılıp içeri Fatoş girince gözlerimi araladım. Uyandığımı görmemişti. Üzerini değişip gidecekti. Sırtı bana dönük, kapının tam arkasında bol pantolonunu indirince o güne kadar karşılaşmadığım bir manzarayla karşılaşmıştım: Çıplak kalçalar! Fatoş iç çamaşırı giymemişti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!