Kırmızı Gagalı Pelikan

Güncelleme Tarihi:

Kırmızı Gagalı Pelikan
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2010 00:00

Başlıktaki ‘Kırmızı Gagalı Pelikan’ Füsun Akatlı’nın edebiyatta 40. yılı için hazırlanan kitabının başlığı olacakmış. Ne yazık ki yayınlanmasını göremedi Akatlı ve davetliler değil sevenleri geldi cenazesine

Bu ayın dergilerini karıştırırken okuduğum yazılar arasında en çok etkilendiğim Milliyet Sanat’ta Zeynep Altıok’un annesi Füsun Akatlı için yazdığı veda mektubu oldu.
Biliyorsunuz geçtiğimiz 4 Temmuz’da kaybettik Akatlı’yı. Felsefenin ve eleştirinin sevgiyle yapılabileceğini göstermiş, kültür hayatımızın önemli isimlerinden biriydi. Ama her şeyden önce Zeynep Altıok’un annesi.
Ne kadar zordur veda etmek. Hele daha önce Sivas’ta katledilen babası Metin Altıok’la da zamansız bir şekilde ayrılmışken.
Evet, her ölüm erken ölümdür ama o çok erken ve adaletsizce ölmüştü.
Annesine duygularını şu sözlerle dile getiriyor bundan sonra kullanacağı adıyla Zeynep Altıok Akatlı: “Ben artık hayata senin o güzel yeşil gözlerinden bakacağım. Senin kadar güçlü, donanımlı ve mahir olamam ama olmaya çalışacağım. Senin gibi çevremi ışıtamayacağım ama her şeyi senin için yapacağım. Ben artık vekaleten yaşayacağım anneciğim.”
Başlıktaki ‘Kırmızı Gagalı Pelikan’a gelince.
O da Füsun Akatlı’nın edebiyatta 40. yılı için hazırlanan ‘40 yılın 40 yazısı’ kitabının başlığı olacakmış ve annesine bu kitap yayınlandığında sürpriz bir parti yapmayı planlamış Zeynep.
Ne yazık ki o kitabın yayınlanmasını göremedi Füsun Akatlı ve davetliler değil sevenleri geldi veda törenine, cenazesine.
Bir kez daha diliyorum ki, huzur içinde uyuyun Füsun Hanım.

Bizim çakmalar sergilenemez mi

Londra’daki ünlü National Gallery’de açılan ‘Close Examination: Fakes, Mistakes and Discoveries’ sergisiyle ilgili haberler gözünüze çarpmıştır. Sergide müzenin sanat uzmanlarının gerçek sanarak satın aldıkları fakat sonradan sahte, yani çakma olduğu ortaya çıkan resimler yer alıyor.
Kimler yok ki gerçek sanılarak alınmış eserler arasında. Rembrandt’dan Dürer’e, Botticelli’den Courbet’ye kadar sanat tarihinin en önemli isimleri.
Zekice düşünülmüş bir sergi. Kendi kendisiyle dalga geçebilmenin zirve örneği.
Peki bizden böyle bir sergi çıkar mı? Mesela, Ankara Resim Heykel Müzesi’nden bu yılın başında çalınan Hoca Ali Rıza’nın eskizlerinin yerine konan fotokopiler sergilense.
Yok fikrimden hemen vazgeçtim. Fotokopiden oluşan sergi fikri hoşuma gitmedi.
Ama National Gallery’deki uzmanlar gibi bizim devlet müzelerindeki eserler iyi bir uzman ekibi tarafından incelense elde edilecek sonuçlarla çok iyi bir sergi oluşturulabileceğini düşünüyorum doğrusu.

Yaz durgunluğunda Cem Yılmaz bereketi

Yaz aylarında festivaller de sona erdi mi sanat dünyasında yaprak kıpırdamaz. İstanbul 2010 Ajansı’nın ramazan etkinlikleri var neyse ki bu yıl.
Plastik sanatlara gelince, bir iki yaz karması ve müzeler dışında galeriler kepenkleri çoktan indirip tatil rehavetine girmiştir.
Resim alıp satmakla kim uğraşır ki derken Cem Yılmaz çıktı geçen hafta sahneye. Çağla Cabaoğlu Art Gallery’nin Şanghay Çağdaş Sanat Fuarı’na götüreceği eserleri inceleyip 10 tanesini satın aldığı ortaya çıktı. Milliyet Cadde, ‘Otomobil out sanat in’ diye vermiş haberi.
Demek ki otomobil koleksiyonundan resim koleksiyonuna doğru bir geçiş söz konusu.
Otomobil koleksiyonuyla öne çıkan diğer ünlülerde şimdi gözler. Bakalım Ali Ağaoğlu kimin eserlerini seçecek koleksiyonu için?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!