Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2008 00:00
Kadınların yüzde 20-40’ı hayatı boyunca en az bir kez sistite yakalanıyor. Sistit, mesane yani idrar kesesinin iltihaplanması anlamına geliyor ve yaz aylarında sistite yakalanma riski artıyor. Uzmanlar özellikle yaz aylarında bol su içmenin sistitten koruduğunu söylüyor. Bol su idrar yolunu yıkayarak enfeksiyondan koruyor. Sistit dayanılmaz ağrıları nedeniyle tıbbi yardıma zorlar. Yine de zamanında tedavi edilmemesinin böbreklerde ve mesanede ciddi sorunlara neden olabileceğini hatırlatalım.
İdrar yaparken yanma ve ağrı hissi, sistiti düşündüren ilk önemli belirtiler. Sık idrara çıkma, ağrının kasıklara ve makata yayılması, ateş, terleme, yorgunluk, kusma ve bulantı diğerleri. İdrar bulanık ve kötü kokabilir. Cinsel ilişki sırasında ağrı yaşanabilir.
Hijyen ile sistit arasında doğrudan bağlantı var. Dolasıyla kirli havuz ve denize girmek sistite davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Yine hijyenin kötü olduğu toplu yaşanılan yerlerde, okullarda, temizlik alışkanlığının yerleşmediği bölgelere yapılan seyahatlerde de hastalık riski artıyor.
BALAYI SİSTİTİ
Sistit yeni evli kadınlarda da görülür. Adına da "Balayı sistiti" deniyor. Aslıda balayı sistiti üriner sistem enfeksiyonu. Kadınlarda cinsel yaşamın başlamasıyla ve uzayan ilişki sürelerine bağlı dış idrar yolunun tahriş olmasıyla ortaya çıkıyor. Cinsel ilişki sırasında bölgedeki bakteriler, idrar kanalına doğru zorlanıyor, bu sırada ilişkiyle zaten tahriş olmuş idrar kanalı da bakterilerin kolayca yerleşip üreyebilecekleri uygun ortamı hazırlıyor. İdrar kanalı içinde yerleşip üreyen bakteriler, 1-2 gün içinde hastalık belirtilerini başlatıyor. Balayı sistiti mesane kökenli sistitten çok, idrar kanalı kökenli bir hastalık.
İdrar yaparken yanma ve ağrı hissi, sık ve ani idrara çıkma ihtiyacı, bulanık ve bazen pembemsi idrar rengi, karın alt bölgesinde ağrı hissi balayı sistininin belirtileri. Bu belirtilerle birlikte cinsel yaşam yeni başlamışsa akla balayı sistiti geliyor.
Belirtiler varsa doktora başvurun
İdrar sorunları (idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, idrarda bulanıklık ve kötü koku)
Cinsel ilişki esnasında ağrı hissi.
Ateş.
Yorgunluk.
Terleme.
Kusma ve bulantı.
Sistitten korunmak için
Tuvaletten sonra önden arkaya doğru silinin. Bu vajinal ve anüs bölgesindeki bakterilerin idrar yollarına girmesini engeller.
İdrarınızı tutmayın. Sık idrara çıkmak mesanedeki bakterileri dışarı atmanızı sağlar.
Cinsel ilişkiden sonra idrarınızı yapmaya çalışın.
Anal ilişkiye giriyorsanız, sonrasında vajinal bölgeye temas edilmemeli. Veya edilecekse iyice temizlenilmeli.
Bol su içmek idrar çıkışına, dolayısıyla bakterilerin atılmasına yol açar. Kahve, çay, alkol mesaneyi tahriş edebilir.
Genital bölgenizin uzun süre nemli kalmasına izin vermeyin. Naylonlu, sıkı iç çamasırları giymeyin. Hergün mutlaka iç çamaşırınızı değiştirin.
Kalabalık ve kirli havuzlara girmekten kaçının.
ERKEKLER DE YAKALANABİLİR
Sistit hemen ve uygun bir şekilde tedavi edilebilir. Yol açan enfeksiyona yönelik antibiyotik verilir. Erkekler ender de olsa sistite yakalanabilir. Ama erkeklerdeki sistinin nedeni kadınlardan farklı. İdrar yoluna baskı yapan, büyümüş bir prostat erkeklerde sistitin sorumlusu olabilir.
Yanığın üstüne direkt buz koymayın
Büyük veya küçük yanık, herkesin başına gelebilir. Evde, işyerinde ya da trafikte, siz veya bir yakınınız yanabilir. Türkiye yanık vakalarının sık yaşandığı ülkelerden. Yanıklar küçük ve yüzeysel de olsa can yakar. Bazı yanıkların ise telafisi mümkün değil. Özellikle bebekler ve çocuklar, genellikle de dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle ciddi yanıklar yaşıyor. Yaşamları kurtulsa bile yıllar süren ameliyatlar maratonu başlıyor. Yanıklar konusunda yaşanan en ciddi sorun, bu yaralıların tedavi edildiği merkezlerin azlığı. Yanığa müdahalede ilk adım üstüne soğuk su tutmak. Asla yoğurt, dişmacunu, yağ sürmeyin, doğrudan buz koymayın. Buz bu kez soğuk yaralanmasına yol açar.
ELLE SÖNDÜRMEYE ÇALIŞMAYIN
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, yanıkların önemli bir bölümünün yangına müdahale sırasında oluştuğunu belirtiyor, "Yangın söndüremeyeceğiniz boyuttaysa mücadele etmek yerine, hemen oradan uzaklaşın" diyor.
Ayrıca:
Elbiseler tutuştuğu zaman elle söndürmeye çalışmayın. Bu el yanık ve yaralanmalarına yol açıyor.
Yanmaya maruz kalanın (elbiseleri tutuşmuşsa) dik pozisyonda koşması, alevlerin yukarı çıkarak ağız ve boyun bölgesini daha fazla yakmasına neden olur. Yangını yatar pozisyonda bir örtüye sarınarak veya suyla söndürmek gerekiyor.
Pansuman yapılacak merkeze ulaşana kadar aşağıdakileri unutmayın:
Yangını söndürdükten sonra ilk dakikalarda özellikle, yanık bölgelere "soğuk uygulama" büyük önem taşıyor. Ancak buzlu su ya da buz kullanılmaması gerekiyor. Buz, sıcak yaralanmasından sonra bir de soğuk yaralanmasına yol açıyor. Buzdolabındaki su ya da musluk suyu da yetebilir.
Bir diğer yol da mutfakta kullanılan şeffaf streç filmleri yanık bölgesine tek ya da çift kat sarmak, bunun üstüne soğuk uygulama yapmak.
Yaklaşık 15 dakikalık soğuk uygulamanın ardından da yanık için kullanılan bir pomat sürün.
Yanık yarasına yoğurt, diş macunu ve yağ sürmek kesinlikle yanlış.
Çocuklarda yüzde 10yanık bile öldürüyor
Bazı basit yanıkları, yukarıdaki önlemlerle doktora gitmeden tedavi etmek mümkün. Ciddi yanıkların ise doğru ve zamanında tedavi edilmemesi ölüme neden olabilir. Yüz, göz, göz kapağı, ellerin yanması estetiğin ötesinde fonksiyonel sorunları beraberinde getirebilir. Çocuklarda yanık vücut yüzeyinin yüzde 10’unu geçtiği, erişkinlerde de yüzde 15-20 gibi rakamları bulduğu zaman hayati tehlike başlıyor.
Yeni merkezlere ihtiyaç var
Hayati tehlikesi bulunan yanık yaralanmalıların hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekiyor. Ancak maalesef yeterli sayıda ve yatağı bulunan merkez ihtiyacı karşılamaktan uzak. Yanık yaralılar hastane hastane dolaştırılıyor. Prof. Dr. Çetinkale, "Hayati tehlikesi bulunan yaralıların mutlaka hastaneye yatırılarak tedavi edilmeleri lazım. Yanık, özel ilgi ve bakım gerektirir. Gelişmiş ülkelerde yanık tedavisi "yanık merkezi" adı verilen, sadece yanık hastalar için dizayn edilmiş, bu konuda uzman personelin yanısıra çeşitli araç ve gerecin bulunduğu, dışarıdan giriş çıkışların kontrol altına alındığı ünitelerde yapılıyor. Türkiye’de yanık hastaların tedavi edilebildiği çeşitli yanık merkezleri var. Ancak yeterli değil. İstanbul’da, Kartal Devlet Hastanesi’nin hemen yanında yeni bir merkez yapılıyor. Diğer hastanelerin de yanıklı hastalar içinde ayrılmış servisleri var. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yanık hastalar için 10 tane yatağımız var" diyor.