Güncelleme Tarihi:
Hiç kimlik hırsızlığının kurbanı
oldunuz mu?
- Yıllar önce biri çek hesabımın tamamını boşaltmayı ve bana hiçbir şey bırakmamayı başarmıştı. Arabama benzin alamıyor, faturalarımı ödeyemiyor, yemek bile alamıyordum. Bir bankada çok ağladığımı ve “Hiç para almadan gidemem” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Meğer biri üç gün boyunca benim ismimle çekler yazmış.
Siz role hazırlanırken gerçek kimlik hırsızlarıyla tanıştınız mı?
- Hayır. Zaten yapım ekibi çok araştırma yapmıştı onlardan bilgi aldım.
Edindiğiniz bilgilerden yola çıkarsak, birinin kimliğini çalmak için neler gerekiyor?
- Öncelikle teknoloji ustası olmalısınız.
Siz yapar mıydınız?
- Teknoloji konusunda yeteneğim olmadığı için ben yapamam sanırım. Bilgisayardan çok az anladığım için yankesicilik yapmak zorunda kalırdım.
Bir röportajınızda canlandırdığınız Diana karakterinin fiziksel olarak zorlayıcı olduğunu söylemişsiniz. Neydi zorlukları?
- Hem de çok zorlayıcıydı. Başrol arkadaşım Jason Bateman da ben de çok yaralandık. Çok burnumuz kanadı. Mesela, Atlanta’da bir evde çekimimiz vardı. Havalandırma bozuktu. Konsantre olmak zordu. İki ya da üç günü dövüşerek geçirmek zorunda kaldık. Daha önce Jason Bateman dışında kimseye yumruk atmadığımı söyleyebilirim. Şimdi bundan bir tür zevk alıyorum ve her şey olabilir! Ne de olsa o da bana gitarla vurdu. Çok eğlenceli ve doğaçlamaydı.
Gelelim klasik soruya. Projede sizi çeken ne oldu?
- Jason Bateman’dan telefon aldığım için heyecanlıydım onunla buluşmak için sabırsızlanıyordum. Çünkü yer aldığı filmleri severim. İyi anlaşacağımızı, arkadaş olacağımızı düşündüm ki bu her hayranın aklına gelen saçma bir düşünce.
Peki canlandırdığınız Diana nasıl bir kadın?
- Yalnız. Aynı döngüyü yaşayan bir kadın. Ayrıca hafif de çılgın. Gücünü çok çabuk toparlama özelliği var. Bu haliyle onu hamamböceğine benzettiğimi hatırlıyorum.
Hamamböceği mi?
- Evet. Şöyle, bazen tam anlamıyla hayatta kalma moduna giriyor. Sonra yeniden ayağa kalkıyor. Ustaca tehlikeli durumlardan uzaklaşıyor.
Diana, filmin başında hoşlanmadığımız bir karakter. Sonundaysa fikrimiz değişiyor. Bu değişimi perdeye yansıtmak zor muydu?
- Aynen öyle. Diana’nın yolculuğunun tüm amacı o karakter eğrisi. Onun hiçbir şeyi umursamayan tek boyutlu bir hırsız olmasını istemedim. İnsanlara ne yaptığını hiç düşünmemiş bir karakterken sonunda bu iyi adamın hayatını mahvettiğini fark ediyor. Davranışlarının sonuçları olduğunu anlıyor. Yaptığının başkalarını gerçekten nasıl etkilediği gerçeğiyle yüzleşiyor. Bu durum bence çok ilginç. Çünkü bu konuya değinen fazla komedi filmi yok.
Bu filmi aynı zamanda bir yol hikâyesi olarak tanımlayabiliriz. Siz yolculuklardan hoşlanır mısınız?
- Araba yolculuklarını seviyorum. California’dan New York’a gittiğimi hatırlıyorum. Bazen nerede olduğumu zorlukla anlayabildiğim çok ücra yerlerden geçiyordum. Aslında bu ve bunun gibi deneyimleri seven bir kadınım.
Sıradışı bir karakterim
Harmony Korine’in son filmi Bahar Tatili, bu hafta vizyona giren diğer bir flim. Konusundan ziyade başrolleriyle ön planda. Bunlardan yakışıklı oyuncu James Franco filmle ilgili soruları yanıtladı.
Harmony Korine’le tanışmanızı hatırlıyor musunuz, neyi etkilemişti?
- Her zaman filmlerini beğendim. Lisedeyken ‘Kids’ filmi çıktığından beri takip ediyorum. Filmin gerçekten çok ilginç olduğuna ve yeni bir bakış açısı getireceğine inandım. Ama uzun zaman onunla tanışmadım. Ortak arkadaşlarımız vardı ama beraber yapabileceğimizi düşündüğü bir projeye kadar benimle iletişime geçmedi. Beraber bir film yapmak istedik. Aklımızda tinercilerle alakalı bir film vardı. Ama o, projenin yarısında büyük bir ortak sanat projesi olan ve James Dean’in ‘Rebel’ filminden esinlenen aynı adlı projede çalıştım. Bu projenin son aşaması projeyi anlatan bir film hazırlamaktı ve hiçbir kâr gütmeden Harmony yapmayı kabul etti. Beraber çok iyi çalıştık. Harmony çok rahattı. Ve daha sonra niye olduğunu bilmediğim bir şekilde tinerci fikrinden uzaklaştık. Belki de beni Bahar Tatili için saklıyordu. Bir gün geldi ve “Bir sonraki projemizin ne olacağını biliyorum. Bahar Tatili. Şimdi onu yazmaya gidiyorum, bitince geri döneceğim” dedi.
Film için tipini biraz değiştirdiler. Çekimler boyunca hep öyle mi kaldın?
- İnsanların beni Alien olarak çağırmasına ihtiyacım yoktu. Ama saç örgülerim hep vardı. Yani karakterimden hiç çıkamadım. Otele gittiğimde insanlara el salladım ve bana sanki korkmuş gibi baktılar. Sonradan anladım, bazen nasıl gözüktüğümü unutuyordum. Filmlerimden önce hep karakterlerim hakkında araştırma yaparım ve “Tamam!” dediğim bir nokta olur. Bir sonraki adımın ise işin yarısını gerçekleştiren yönetmen, giysiler, saç ve makyaj ile tamamlandığına inanıyorum. Benden istenenin fazlasını yaparsam aşırı bir oyunculuk yapmış olurum. Yalnızca karakteri nasıl gerçek hayata geçireceğimi bilmem gerekli ve neye dayandıracağımı. Benim oyuncu olarak rahat olmaya ihtiyacım var. Diğer bütün görevlerin iyi şekilde yapılacağına inanmam gerekli. Bu karakterse tamamen eğlenmekle ilgiliydi. O zaman rahat olup eğlenmem gerekiyordu.
Bir keresinde Harmony “Filmlerimde hiçbir zaman kusursuz bir mantık aramadım ama kusursuz bir saçmalığı istedim” dedi. Senin için ‘Bahar Tatili’nde kusursuz bir saçmalık mı olacak yoksa tam tersi mi?
- Yüzeysel olarak evet. Alışılmışın dışında birçok dokunuş ya da bağlantı var. Büyük ihtimalle olağandışı olacaklar. Ama yine de mantıklı geliyor. Çekim öncesi senaryo üstünde çalıştık ve ben karakterlerin ve ana konunun çok mantıklı olduğunu düşündüm. Ama karakterimin oldukça sıradışı bir stili ve yapısı var.