Kıldan tüyden bir yazı

Güncelleme Tarihi:

Kıldan tüyden bir yazı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2004 17:54

Hürriyet binasında (ay em sori, Hürriyet Media Tavırs, ay miin!) kunduracı, terzi, çiçekçi ve kuru temizlemeciden gayri, bir de, asıl, kuaför vardır. Biz buna eskiden berber derdik... Emektar Rıdvan’la Fatih Camii’nin taş avlusunda helalleştik, Allah’tan Muammer’i bıraktı yadigâr.

Hanidir saçımı kestiremedim, (teferruata girmeyeyim yemek vakti, artık saçımdan ziyade kaşımı kulağımı düzeltiyor Muammer, ihtiyarlamak bi’ tuhaf, insanın gereken tüyleri azalıyor, gereksizler fışkırıyor nedense), aradım, “Muammer, vakittir!..”

Hem sohbet ettik (Eski berberlerden - sıcak suyun kömür sobasında ısındığı, usturanın kayışla bilendiği, ortası göçmüş deri koltuklu, televizyon yerine hiç susmayan TRT radyolu, beyaz sabunla limon kolonyası kokulu, hani toprağı bol olsun Berber Mike’ninki gibi eskilerden, Muammer de Yeşilköylüdür benim gibi...) hem de fazlalıkları aldırdık, eskiden “çabuk çabuk” derdim, uzamasın isterdim, şimdi laf bitmeden saç bitiyor nedense...

Dikkat ettim, ilk defa, yarım asıra yakındır ilk defa, berbere gittiğimin akşamı, ne anam, babam, ne karındaşım, ne de evde karım, çocuklarım SIHHATLER OLSUN! demedi bana. (Bile bile “ne - ne - demediler” diyorum, çıkıntılık yapmayın!)

İLK DEFA!

Demek ki artık... saçımı kestirdiğim bile fark edilmiyor!

Yaşlanmak tatsız, ama - Fransızın dediği gibi - uzun yaşamanın başka yolu bulunmadı henüz!

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!