Kıbrıs’ın kızgın sunucusu Saffet Abi

Onu bütün Kıbrıs tanıyor şimdi Türkiye’de de fenomen oldu. KKTC’de yayın yapan Tempo TV’nin sunucusu Saffet Soykal canlı yayındaki doğal hareketleriyle hayranlarına hayran katıyor. Kafası kızınca patronu fırçalayan Soykal yeri gelince küfürü bile esirgemiyor. İşte bu davranışları onu yıldız yaptı. Youtube’daki görüntüleri Kuzey Kıbrıs nüfusundan fazla izlendi. İzleyenler Türkiye Türkleri. Kıbrıslılar onu zaten Saffet Abi olarak uzun zamandır tanıyor.

71 yaşında, üç çocuk babası, dul. 1964’ten beri yayıncılık yapıyor. Şu anda özel Tempo TV kanalında ve aynı kanalın radyosunda çalışıyor. Programının adı Rum Basınında Bugün ve hafta içi her gün 10.00’da yayınlanıyor. Daha doğrusu yayınlanması gerekiyor. Ama teknik aksaklıklardan programın yayın saati sık sık sarkıyor. Sarktıkça da Saffet Abi’nin tadından yenmiyor.

Sadece gecikme mi? Adam haklı! O hassas davrandıkça başına gelmeyen kalmadı. Canlı yayında sinek onun burnuna kondu, temizlikçi onun programında tabakları devirdi, bir keresinde canlı yayında matkap bile çalıştı! Aslında sakin ve neşeli bir insan ama işte böyle durumlarda bazen kendini tutamıyor.

Fakat kendine has bir tekniği var: Eğer bir şey kafasını bozarsa, önce parmağıyla kağıtta okuduğu yeri işaretliyor: "Öfkelendiğimde parmağımla tutarım. Hayır, yeri kaybetmeyeyim diye işaretliyorum. Öfkemi döktükten sonra dönüyorum buraya, programa devam ediyorum. Açık bırakırsan acaba nerde kaldım, neresiydi diye şaşırıyorsun."

Rumca’yı okuldan biliyor. Daha sonra özel kursa da gitmiş. Rumcası o kadar iyi ki Güney Kıbrıs’taki görüşmeler için simültane tercüman olarak çağrılıyor. Son işine başlarken 1000 lira maaş istedi. 500 verdiler. Yapmayacaktı, araya Rauf Denktaş girip "Kimse bu işi senin gibi yapamıyor, KKTC’nin sana ihtiyacı var" deyince 750 lirayı kabul etti. "Ancak benzim param çıkıyor" diyor, "arabanın yıpranma bedeli bile benden!"

BİR DEFASINDA SİNEK GELDİ

Youtube’daki görüntülerinizden sonra ilgi artışı oldu mu?

- Evet ilgi artışı oldu, özellikle Türkiye’den çok telefon geliyor. Arayıp tanışıyorlar, beni tebrik ediyorlar. Her gün bir sürü mail alıyorum. Olumlu yönde olduğu için bu ilgi beni sıkmıyor. Hatta hoşuma gidiyor. Açık sözlü olduğum ve patronu bile fırçalayabildiğim için beni samimi buluyorlar.

Hep böyle asabi misiniz, yoksa yayın söz konusu olunca mı hassas davranıyorsunuz?

- Ben hep böyleyim. Yayın dışında da prensip sahibi bir insanım. Karşımdakinin kim olduğu önemli değil. İstersepatron, isterse cumhurbaşkanı olsun. Lakayt davranışa tahammül edemem.

Canlı yayında uluorta azarladığınız reji ekibi falan size bozulmuyor mu?

- Hiç olmazsa kendi aramızda azarla, canlı yayında yapma diyorlar. Ama neşeli, sevilen bir insanım. Araya kin, küslük girmiyor.

Madem Türkiye’den bu kadar ilgi var, Türkiye’de çalışmayı düşünmez misiniz?

- Bu popülariteden sonra üç Türk TV kanalından haber programı teklifi aldım. Yine basında çıkanları kendi tarzımla yorumlamamı istiyorlar. Hangisi olsun diye değerlendiriyorum.

Gençler size ekranların yeni Reha Muhtar’ı diyor?

- Reha Muhtar’la kıyaslanmak bana abartılı geliyor. Biz 250 bin nüfuslu KKTC’deyiz, o ise koskoca 70 milyonun Reha Muhtar’ı.

Canlı yayında başka maceralarınız da var mı?

- Bir defasında sinek geldi: Kovalarım kaçmaz, böyle yaparım, gözüme girecek. Buruşturdum kağıdı fırlattım. Sinek kaçtı.

Canlı yayında mı?

- Yok oynarken! Tabii ki canlı yayında.

SAFFET SOYKAL’DAN CANLI YAYIN KLASİKLERİ

Efendim eee günaydın, programımız biraz geç başlıyor, kusura bakmayınız. Biz söylüyoruz, önce program akışı. Eğer o vakti geçirirseniz sizi bekleyemezler otuz dayka, on dayka! Tık, açtıkları zaman, sizi mutlaka karşılarında görmeleri lazım saat 10’da. Bunu son defa söylüyorum size. Eğer bundan sonra vaktinde açılmazsa bu televizyon ben yokum. Nereye ststrrtsseler stitttrtstttsinler! İki ekip getiriyorlar sabahleyin, uzayıııyor tabii program, bu defa bizim programın içerisine ediyorlar. Evet efendim, şimdi Güney’e geçelim, çünkü daha fazla sinirlenirsem programı da yapamayacayim. (Tam sakinleşiyorken, yeniden celalleniyor) Anlatamadım bir türlü! Biri gider biri gelir aynı bok! Evet, Güney’de hırsız-polis oynandı dün. Bir de eğlence-polis oyunları oynandı, yani dün güneyde bir polisiye devlet oyunu vardı... (Youtube’da 226 bin kez izlendi)

N’apalım, çoluk çocuğunan uğraşıyoruz

Hoş vakitler sayın izleyenlerim ve beni radyodan dinleyenler. Yine, bir kez daha, geç başlıyoruz. Arkadaşa söylüyoruz, 9’u çeyrek geçeden beri ben burada bekliyorum. 10’a beş kala, 10’a dört kala, 10’a üç kala... Hazırlık yapana kadar ben nasıl gireceğim saat 10’da? Yayın akışı var diyorum ama kime söylüyorum? Duvara! Duvara söylüyorum efendim, dinletemiyorum bir türlü! Kaç defa söyleyeyim? Beni izleyenlere mahçup oluyorum. Devamlı söylüyorlar bana: Biz seni izliyoruk ama programın bir türlü başlamıyor. Napalım efendim napalım, çoluk çocuğunan uğraşıyoruz. Evet... Bu şikayetimi dile getirdikten sonra programıma başlayabilirim. (Tam sakinleşmişken yeniden başlıyor) 10.00’a iki dayka kala kalkarsan, ben ne zaman ineceğim? Aşağıda kamera yok! Neyse, boşuna konuşuyoruz... (11 bin kez izlendi)

KISA KISA SAFFET SOYKAL

RUM MEDYASINA: (Gazeteden haberi Rumca okuyor) Olur aslanım olur! Başka bir şey ister misin daha? Elmalı şekercik de vereyim sana yalayasın.

POLİTİKACILARA: O kadar olmaz. Verin verin, indirin pantolonu, indirin donu da. Pantalon-don indirmekte demek ki başarılısınız, diplomanız vardır.

MATKAP SESİNE: Bu olacak şey midir? (15 saniye sağa sola bakıyor) Nedir oğlum bu? Ne barrrrrrrr yukarıda? Böyle yayın mı olur?