Güncelleme Tarihi:
Van’ın Gevaş ilçesi yakınlarından tekneye bindiğinizde 20 dakikada ulaşıyorsunuz Ahtamar’a. Uzakta bir hayal gibi duran, 1100 yıllık, zarif Surp Haç Kilisesi yaklaştıkça cisme bürünüyor. Van Gölü’nün ortasındaki adanın sahilinde tavşanları (adayı istila ettikleri söyleniyor) ve Vanlıların tabiriyle ‘denize’ girenleri görüyorsunuz.
Restorasyonu tamamlanmış kilise her zamanki gibi sakin; dalgın dalgın gölü seyrediyor gibi. Taş duvarlar, benzersiz freskleri incelemek isteyen ziyaretçilere bir müddet serinlik sağlıyor. Ama biz esas dışarıda gerçekleşecek bir etkinlik için oradayız...
Sıcaktan kavrulan avluya çıkıyoruz. Ziyaretçiler, plastik sandalyeleri gölgelere yerleştirmiş ama güneşin altında, turuncu renkli cüppeler içinde bir grup ayakta: Erivan Devlet Oda Müziği Korosu... Hemen önlerindeki piyanonun başında, gri-beyaz cüppesiyle, ufak tefek, ince bir adam oturuyor. Müzik otoriteleri ve caz müziğinin devleri tarafından ‘yeni dâhi’ olarak selamlanan Tigran Hamasyan, 23 Haziran’da Ahtamar’da, kilisenin gölgesinde mütevazı bir dinleyici topluluğuna, unutulmaz bir gün yaşatıyor. Kilise, göl, tarih, koro, Hamasyan, dinleyiciler, hatta cıvıl cıvıl öten kuşlar bir anda bir bütün haline geliveriyor.
100 KİLİSE 100 KONSER
Tigran Hamasyan’ı henüz tanımayanlar varsa, adını şimdiden bir kenara yazsın. Dünya cazının, ödüllere boğulan yeni flaş ismi, gelecek hafta 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında iki ayrı konserle İstanbul’da. Erivan Devlet Oda Müziği Korosu’yla sahneye çıkacağı ilk konser 30 Haziran Salı günü, saat 21.00’de Aya İrini Müzesi’nde. İkincisi ise Cemal Reşit Rey’de. Sahnede indie-rock müzisyenleri gibi hareketli olan Hamasyan, Cemal Reşit Rey’de 1 Temmuz’da (19.00’da) triosuyla, başta son albümü Mockroot’tan örnekler olmak üzere, kendi modern caz parçalarını çalacak.
Aya İrini’deki performans, Hamasyan’ın Erivan Devlet Oda Müziği Korosu ile gerçekleştirdiği ‘Luys i Luso’ isimli konser serisinin (Dünyada 100 ayrı kilisede icra edilecek) İstanbul ayağı. Akdamar’daki Surp Haç Kilisesi’ndeki konser de bu seriye dahildi (Bu etkinlik bugün saat 18.00’de de Kayseri’de Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nde devam ediyor).
MÜZİK BİZİ BİRLEŞTİRİR
Hamasyan ile Harutyun Topikyan yönetimindeki koro, bu projede geleneksel Ermeni müziğini yorumluyor. Zor bir iş. Çünkü bu gelenekte enstrümana yer yok. Müziği, erkek-kadın vokaller, su gibi çağlayan sesleriyle icra ediyor. Hamasyan’la birlikte ilk defa enstrüman işin içine girmiş ama müzisyen ve koro, altı ay beraber çalıştıktan sonra birbirlerine ayak uydurmayı başarmış. Konserin ardından Hamasyan’a “Ermenistan’da eleştirildi mi bu yenilik” diye soruyorum. “Çoğunluk beğendi ama bu tip şeylere karşı çıkan bir yüzde onluk kesim her zaman var” diyor.
Performansı huşu içinde, büyülenmiş gibi dinleyen insanlara bakarak, Ahtamar’da da çok beğenildiğini söyleyebilirim. Hamasyan’ın kendisi de memnundu. Bir araya geldiğimizde “Burada çalmak çok etkiledi beni” dedi. “Müziğin bizi birleştirdiğini gerçekten hissettim; umarım bu his seyircilere de geçmiştir.”
Geçti... Hamasyan çalarken, ibadet eder gibi piyanosunun üzerine kapanıyordu. Dinleyiciler ise müziği sindirebilmek için gözlerini kapıyor, ‘kadim’ vokalin etkisiyle başka diyarlara gidiyordu. Gözlerini açtıklarında gördükleri ise zamanın dışındaydı: Göl, kilise, uzakta yeşil tepeler...