Güncelleme Tarihi:
60 YILDA DEVRİÂLEM
Ancak Jules Verne romanlarında rastlanabilecek bir keşfin hikâyesine tanık olabilmek için... Şu satırlar serginin açılışından: “1956 yılında Kapalıçarşı’da bir halıcı, Amerikalı bir diplomata bir albüm sattı. Albüm, diplomat ve ailesiyle birlikte uzun bir yola çıktı. Nil Nehri’nden geçti, Abadan’a uçtu. Afganistan, Hindistan, Nepal, Burma, Kamboçya, Vietnam, Endonezya ve Japonya’ya gitti. Kendini Kuzey Amerika’da buldu; Vermont ve Toronto’yu gördü. Sonra Toronto’da yeniden bulundu. İzlanda’da bir ara durak yaptı ama istikamet belliydi: Beyoğlu...” Koleksiyon bugün Ömer Koç’a ait.
KRALIN VE PADİŞAHIN ADAMLARI
Kendine has bir Osmanlı beyefendisinin ve ailesinin Beyrut-İstanbul hattındaki serüvenine tanık olabilmek için... Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’ndeki (ANAMED) sergi, doğrusu bu konuda epey yardımcı oluyor. ‘Yusuf Franko’nun İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri’ Yusuf Franko Kusa’yı (1856-1933) bir Osmanlı bürokratı, hariciyeci, mutasarrıf ve cemiyet insanı olarak tanıtmakla kalmıyor; onu tarihi perspektife de yerleştiriyor. Soyu zamanında ‘Kralın Adamları’ diye bilinen Suriyeli bir Hıristiyan cemaati ‘Melkit Katolikleri’ne dayanan Franko, ‘Cebel-i Lübnan mutasarrıfı’ olarak da tanıtılıyor. Dahası, SALT Araştırma’nın haritalandırma çalışmasıyla devlet adamı ve sanatçının iş ve arkadaşlık ilişkileri, Beyoğlu coğrafyasına yayılıyor.
BEYOĞLU’NA KRAVATSIZ ÇIKMAZDIK
Osmanlı İmparatorluğu’nun en çalkantılı zamanlarında payitahttaki hal ve gidişi görmek için... Yusuf Franko Kusa, Osmanlı paşalarının, yabancı diplomatların, tercümanların, sanatçıların, Levantenlerin İstanbul’unu, onların yanı başında durarak, aralarında yaşayarak, hatta görevi gereği onlarla müzakere masalarına oturarak resmetmiş. En iyi örnek, 1885’teki İstanbul Anlaşması’nda zamanı durdurduğu çizim... En fiyakalısıysa İstanbul’a defalarca gelen sanatçı Sarah Bernhardt’ın portresi... Hepsi beraber bir Wes Anderson filmi etkisi yaratıyor. Çünkü Yusuf Franko’nun elinden çıkanlar özgün, uçuk ve tuhaf bir karakterler galerisi oluşturmuş. Bir de not: “Beyoğlu’na kravatsız çıkmazdık” denilen ilk zamanlar işte bu zamanlar...
MUZIR NEŞRİYATA DİKKAT
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde mizaha yönelik baskı hakkında bir fikir edinebilmek için... Kendini yaptıklarından dolayı idam sehpasında resmettiği ‘Kefaret’e özel dikkat. Bir de işi yabancı gazetelere tekzip vermekle görevli Osmanlı bürokratı Matbuat-ı Ecnebiye Müdürü Macid Paşa’nın portresine...
YARIM SAATLİK BİR MOLA
Ziyaretçiler açısından bu kadar kolay ve zahmetsiz bir sergiye nadiren rastlandığı için... Sergi, İstiklal Caddesi’nden gelip geçerken, Galatasaray yakınlarındaki Merkez Han’a şöyle bir girip çıkma rahatlığını size veriyor. Üstelik ücretsiz.