Güncelleme Tarihi:
İlk defa akustik albüm çıkardınız. Neden akustik albüm yapmaya karar verdiniz?
- Ogün Sanlısoy: Gönülden diyelim... 30. yılını deviren bir grup olarak biraz frene basmak istedik sanırım... Pentagram’ın yaptığı müzik, yüksek sesler, yüksek enerjiyle ortaya çıkan bir müzik. Ama akustikte başka bir elektrikli alete ihtiyaç duymadan, elinize iki gitar alıp, en doğal haliyle bu müziği ortaya çıkarabilirsiniz. Bizim eski sound’umuzu fazla sert bulan bazı insanlar da bu albümde akustik sound’dan kaynaklı olarak şarkıların içeriğini keşfedecektir. Çünkü metal müziğin sound’u bazı insanlar için fazla gürültülü kaçabiliyor.
- Cenk Ünnü: Biz 10. yılımızda ‘Popçular Dışarı’, 20. yılımızda ‘Unspoken’ ve ‘Bir’ albümlerini yayımladık. 30. yılımızdaysa istedik ki bu macerada bizimle birlikte olan diğer arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu bir çalışma ortaya koyalım. Akustik aletlerin kullanıldığı, daha kısık ateşte bir proje bu.
Pentagram’dan yolu geçen herkes bu albümde buluştu mu?
- Cenk: Biz şu anda aktif olarak müzik hayatına devam eden arkadaşlarımızla bu albümü kaydettik. Ama albümde olamayan bazı arkadaşlarımız da var, mesela Onur Pamukçu, İhsan Şen, rahmetli Ümit Yılbar gibi...
ROCK, KÜRESEL DÜNYANIN HALK MÜZİĞİDİR
Albümün hazırlık aşaması ne kadar sürdü?
- Metin Türkcan: 30 yıl! (Gülüşmeler...)
Bu albümde Âşık Veysel’in ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ türküsü de var. Sizin müziğinizde daha önce de halk müziği sound’ları yer alıyordu. Heavy metal’le halk müziğini nasıl bağdaştırıyorsunuz?
- Metin: Çünkü aynılar! Fikir olarak aynı paraleldeler. Sadece kullanılan enstrümanlar farklı. Çıkış temelleri, protest tavırları ve insanlara güzel şeyler anlatma istekleriyse aynı.
- Tarkan Gözübüyük: Sonuçta müzik tarihsel olarak dört farklı temelden geliyor: Saray müziği, askeri müzik, halk müziği ya da dini müzik. Rock müzik ve onun branşları, küresel dünyanın halk müziğidir. Gerek muhalif duruşuyla, gerekse de daha sade ritmlerle kendini anlatması bakımından halk müziği ve rock müzik birbiriyle özdeşleşiyor. Yaşadığımız topluma ve kültüre baktığımızda Alevi-Bektaşi geleneğinin bugün hepimizin en fazla özdeşleşebildiği damarlardan biri olduğu da bir gerçek.
SAVAŞLAR HÂLÂ DEVAM EDİYOR, ELEŞTİRMEYİP NE YAPALIM?
Rock, içinde protest sound barındıran bir müzik tarzı. Siz müziğinizde bu protest tavrı ne kadar sürdürülebiliyorsunuz?
- Cenk: O tavır hep vardı aslında. Şu anda da şarkı sözlerine baktığınızda o protest tavrın hiçbir zaman yok olmadığını, her zaman eleştirel bir tavrımızın olduğunu göreceksiniz.
- Ogün: Ben 1992’de çıkan ‘Trail Blazer’da ‘No one wins the fight’ (Savaşı kimse kazanmaz) isimli şarkıya vokal yapmıştım. Bu şarkıyı “Savaşta aslında kazanan bir taraf yoktur, savaşta herkes kaybeder” yaklaşımıyla 25 yıl önce yazmıştık. Aradan 25 sene geçti, bu şarkıyı yeni albüme de koyduk çünkü maalesef dünyada hâlâ savaş var. İnsanoğlu bu konuda bir adım ileri gitmediği gibi daha da kötüye gidiyor. Keşke o şarkıyı bu albüme koyduğumuzda diyebilseydik ki “25 sene önce bu şarkıyı yaptığımızda dünyada, Ortadoğu’da savaş vardı, Güneydoğu Anadolu’da birtakım olaylar vardı...” Şimdi aradan 25 sene geçmiş, o savaşlar hâlâ devam ediyor. Şimdi bunu eleştirmeyelim de ne yapalım?
Bir dönem Türkiye’de metal müzik gençler arasında çok dinlenen, yaygın bir müzik tarzıydı. Hatta metalci gençler ona göre giyinirdi, belli mekânlara takılırdı vs. Şu anda durum nedir?
- Gökalp Ergen: Rock müzik dinleyicisi her zaman vardı, her zaman da olacak. Eline gitar alan genç, ‘distortion’ı bastığı andan itibaren bunu biraz da gürültü çıkarmak, dikkat çekmek amacıyla yapıyor. İnsanların söyleyecek sözleri olduğu sürece heavy metal yaşamaya devam edecek. Bu müziği Batı’daki ülkelerden daha çok bu coğrafya hak ediyor. Çünkü bu coğrafyada fakirlik ve dengesizlik hâlâ devam ediyor.
- Ogün: 90’larda Kadıköy’de Akmar Pasajı’nda Pentagram’ın da dükkânı vardı. Rock’çıların takıldığı bazı toplanma noktaları vardı. Ortaköy’de Sis Bar, köprüaltı ve Taksim Kemancı gibi... Fakat bir tırpanlanma dönemi yaşandı. Akmar Pasajı’nı parçaladılar. Keza Taksim de öyle, bir dönem alternatif bir arayışta olan, yaptığı müziği birbiriyle paylaşan insanların toplanma yeriydi, orası da tırpanlandı. Ama tam olarak başaramadılar, bir süre sonra o köz yeniden alevlenmeye başladı. Buna ne hükümetlerin gücü yetebiliyor ne ülkelerin gücü yetebiliyor. Bizim söylediğimiz ‘Şeytan Bunun Neresinde’ şarkısı tam da bunu anlatıyor. 1700’lerin sonunda Anadolu’da yaşamış ozan Âşık Dertli’nin bir eseriydi. O zaman da “Bu şeytan icadı, bunu çalma” demişler. Yıl 2017, hâlâ “Bu şeytan icadı, çalmayın” diyenler var! Bunu bir yay gibi düşünmek lazım. Yayı sıkıştırırsan, bir anda boşluk buldu mu o yay daha fazla sıçrar. Bence şimdi ikinci bir dönem başlıyor, rock müzik tekrar sahada. Yeniden konserler veriliyor, yeni mekânlar açılıyor. Çünkü sadece rock dinleyicisinin değil, genel anlamda müzik dinleyicisinin de buna ihtiyacı var.
GEÇİNMEK İÇİN BAŞKA İŞLER YAPIYORUZ
Yurtdışındaki rock ve metal gruplarında çalanların hep sıradışı hayatlar yaşadıklarını görüyoruz. Sizin de böyle sıradışı hayatlarınız oldu mu?
- Tarkan: Tabii! Fırtınalar koptu, ne olaylar! (Gülüşmeler...)
- Hakan Utangaç: Şuna sıradışı diyebiliriz belki: Biz 30 yıldır müzik yapıyoruz ama yurtdışındaki o gruplar gibi sadece müzik yapmıyoruz maalesef. Müzikten yeterli gelir elde edemediğimizden dolayı geçinmek için başka işler de yapmak zorunda kalıyoruz. Çünkü bir yandan hayatımızı da idame ettirmemiz gerekiyor. Bu açıdan sıradışı olabiliriz!
BİZİM YÜZÜMÜZDEN ÜÇ SİNEMA SALONU KAPANDI
İlk ciddi sahne deneyiminiz Bağcılar’da olmuş; masalar, sandalyeler kırılmış...
- Hakan: Evet, Bağcılar’da bir düğün salonunda konser verdik. Seyirci coşup masaları, sandalyeleri kırdı. Ama o dönem her konserde ya koltuk parası, ya sandalye parası mutlaka verirdik.
- Cenk: Hatta Pangaltı’da İnci Sineması vardı, orayı da maalesef telef ettik. Seyircilerimiz sevgilerini biraz değişik bir dilde anlatıyordu, bu da bazı hasarlara yol açıyordu. Moda Sineması’nda da aynı şey oldu, çok kalabalık bir kitle geldi, normalde sevinmemiz gerekirken sinemada oluşan hasardan dolayı müzik aletlerini rehin bırakmak zorunda kaldık.
- Hakan: O dönem bizim yüzümüzden üç sinema salonu kapandı. Hatta bizim Moda konserinden bir hafta sonra aynı yerde Bulutsuzluk Özlemi’nin konseri vardı, o konser bizim yüzümüzden gerçekleşemedi. O zaman Nejat’la (Yavaşoğulları) Moda Sineması’nın kapısında karşılaştık, kendi aralarında “Ya nasıl kırılmış koltuklar, nasıl olabilir böyle bir şey” diye konuşuyorlardı. Çok sinirlilerdi, “Biziz onun sorumlusu” diyemedik, aradan çaktırmadan kaçmıştık. Nejat bu röportajı okursa hatırlayacaktır!
ESKİDEN ‘OGÜN’ DİYE BAĞIRIRLARDI, ŞİMDİ ‘OGÜN ABİ’ DİYORLAR
Pentagram’ın ilk dönemlerindeki dinleyici kitleniz 20’li yaşlarda gençlerdi, şimdi onların hepsi orta yaşlı oldu. Şu andaki dinleyici kitlenize baktığınızda yeni kuşak metalcilerle eski kuşak arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?
- Hakan: Aslında bu 30 sene içinde birkaç jenerasyon geçirdik biz tabii. Hep 10 yılda bir yenilenen, yeni bir genç kitle katıldı bizim maceramıza. Dolayısıyla şu anda dinleyici kitlemiz arasında orta yaşın üzerinde olanlar da var, onların çocukları da var. Beraber dinliyorlar.
- Ogün: Eskiden konser sırasında biz sahnedeyken seyirciler ‘Ogün!’ diye bağırırlardı. Şimdi ‘Ogün Abi!’ diye bağırıyorlar. Bir gün ‘Ogün Amca’ demelerinden korkuyorum! 50’li yaşlarda seyircimiz de var, 20’li yaşlardakiler de var. Çok gruba nasip olmaz bu. Şuna şahidim: Athena’dan Duman’a kadar 90’larda Pentagram’ın konserine gelip en önlerde kafa sallayan bazı gençler şu anda Türkiye’de çok sevilen ve geniş kitlelere ulaşan rock grupları. Bence bu çok güzel bir şey.
Pentagram Akustik, Sony Music, 19.90 TL
EFSANE KADRO BİR ARAYA GELDİ
Albümde davulda Cenk Ünnü, basgitarda Tarkan Gözübüyük, gitarlarda Hakan Utangaç, Metin Türkcan ve Demir Demirkan, vokalde Gökalp Ergen, Murat İlkan ve Ogün Sanlısoy var. Şebnem Ferah’ın ‘Anatolia’ şarkısını seslendirdiği albümde, misafir sanatçılar da yer aldı. İskender Paydaş piyano, Ozan Tügen cura çaldı, Mor ve Ötesi’nden Kerem Özyeğen de hem gitar çaldı hem geri vokal yaptı.
Kadro 17 Mart’ta İzmir Arena’da, 22 Mart’ta Ankara Jolly Joker’de, 25 Mart’ta İstanbul’da Volkswagen Arena’da, 30 Mart’ta Eskişehir 22 Park’ta ve 31 Mart’ta Bursa Suare’de konser verecek.