Güncelleme Tarihi:
NAMUSUN RENGİ BİLE ESMERDİ
‘Türk Sineması’nda sarışın kadın yıldız olamaz,’ kuralı geçerliydi. Sarışın kadın ‘vamp kadın’ demekti çünkü. Her defasında sevenleri ayıran, araya giren, felaketlere, cinayetlere neden olan, acımasız öteki kadın. Günahkar ve sonuna kadar suçlu. Nebil Özgentürk’ün ‘Bir Yudum İnsan- Filiz Akın’ belgeselinde (2005) belirttiği gibi, “namusun rengi bile esmerdi” o yıllarda.
8 Mayıs 1962 tarihli Artist Dergisi’nde çıkan söyleşi ve kapak fotoğrafındaki sarı saçlı, ela gözlü genç kızın sinemaya adım atışı, genç kitlelerce benimsenmesi bu bağlamda bir devrim olmuştu. Farkına varmasa da bu sessiz devrimin lideriydi Filiz Akın.
ŞORAY, GİRİK VE KOÇYİĞİT ZİRVESİ
‘Şakayla Karışık’ filminin ardından İlker İnanoğlu’nun (20 Ağustos 1965) doğumu nedeniyle sinemaya bir süre ara veren Filiz Akın, Cüneyt Arkın, Selma Güneri ile çektiği ‘Acı Tesadüf’ ile yeniden setlere döndü. Şoray, Girik, Koçyiğit zirveye çıkarak tartışmasız biçimde kraliçeliklerini ilan etmiş, diğer tüm rakibelerini açık ara farkla geride bırakmışlardı (...) Biraz yorgun, ürkek, usançlı, içe dönüktü o günlerde Filiz Akın: “Kendime olan güvenimi iyice kaybetmiştim. Aylar sonra Yeşilçam’a döndüğümde moralim hayli bozuktu. Tedirgindim. Sinemadaki durumum hiç parlak değildi. ‘Acı Tesadüf’ bu kötü günlerin tatlı bir hatırasıdır şimdi benim için. Bu filmle sinemada yitirdiğim yeri bir anda yeniden elde ettim. Tekrar kazanmak, var olduğunu ispat etmek, sevilmek ne güzel bir şeydi.”
YILMAZ GÜNEY ONU NEDEN SETTE GÜNLERCE BEKLETTİ?
Umutsuzlar ile ilgili olarak Atıf Yılmaz ‘Hayallerim, Aşkım ve Sinema’ (1990) adlı kitabında şunları anlatır: “Filiz ilk gün sete çağırılıyor. Makyaj, kuaför filan. Akşam oluyor, iş paydos ediliyor. Ertesi gün yine aynı hazırlıklar ve Filiz’e yine sıra gelmiyor. Üçüncü, dördüncü günlerde de. Beşinci günün akşamı Filiz gergin yorgun makyajı bozulmuş bir halde paydos saatini bekliyor. ‘Sıranız geldi. Acele çekime’ diyorlar. Filiz çaresiz, ağlamaklı bir halde sete doğru ilerliyor. Meğer Yılmaz Güney bütün bunları Filiz’in o klasik, gerçekle ilintisi olmayan Yeşilçam oyuncusu görüntüsünü bozmak için yapmış. Hemen belirteyim, Filiz bu filmde en iyi oyunlarından birini vermişti…’
TÜRKER İNANOĞLU’NDAN EŞİNE ŞÖHRET ENGELİ
Filiz Akın, sinemaya girdiği yıllarda, senaryolar ‘kare as’ın diğer yıldızlarından farklı olarak onun üstüne yazılmıyordu. Daha çok, jönlerin yanındaki asıl kadın karakter olarak karşımıza çıkıyordu. Kendisinin ön planda olduğu filmlerin çekilmesi için biraz daha zaman geçmesi gerekecekti. Filiz Akın’ı ‘kare as’tan ayıran en önemli özellik de eşi ve yapımcısı olan Türker İnanoğlu’nun Filiz Akın’dan bir star yaratma düşüncesi olmamasıydı. Filiz Akın da yakın zamanda kendisiyle yapılan söyleşilerde bunu ifade etmiştir.
HEP ÇEKİNGEN BİR YAPIM VARDI
“O zamanlar yeni dergiler bazı bayilerin önündeki ağaçların gövdelerine iliştirilirdi. Her tarafta fotoğraflarımı görünce çok heyecanlandım ister istemez. Acaba hayatımdaki en önemli sayfa mı açılıyordu? Beni benimseyecekler miydi? Beni bekleyen neydi; başarı mı büyük bir hüsran mı? Çok zorla edindiğim bu karardan pişman olma ihtimali var mıydı? Endişe ve mutluluk karışımı düşünceler arasında gidip geliyor; kalbimin çarpıntısından yanaklarım kızarıyordu. Zaten hep çekingen bir yapım vardı.”