Güncelleme Tarihi:
1- Satisfaction/The Rolling Stones (1964):
Basit bir blues melodisinin devşirilmesiyle başlayan ve bir kere dinlediğinizde hiç aklınızdan çıkmayacak Satisfaction, The Rolling Stones külliyatına giriş için yardımcı olacaktır. Kaydedildiği dönemde eleştirmenler tarafından ‘orman müziği’ diye aşağılanan şarkı, halen grubun konserlerinde on binlerce insanı yaşa başa bakmadan zıplatıyor.
2- Whole Lotta Love/Led Zeppelin (1969):
Sağlam gitar rifi ve içinizi tırmalayan vokal tonu ile sizi ilk saniyesinden sonuna kadar olduğunuz yere mıhlayacak olan bu şarkı ile daha fazla Led Zeppelin kaydı dinlemek için yanıp tutuşacaksınız. Şarkı şarkıyı çağırabilir ve sonsuz bir Led Zeppelin döngüsüne girebilirsiniz. Ne mutlu size!
3- Born To Run/Bruce Springsteen (1975):
Amerikan rüyasının kaybedenleri ile ilgili upuzun bir şiirin muhteşem müzisyen, nam-ı diğer ‘patron’ tarafından beyninize zarifçe nakşedildiğini hissedeceksiniz. Ardından başınızı ritme göre ileri geri salladığınızı farkedeceksiniz. Saksafon solosu girdiğinde ellerinize bakın, heyecandan titreyecekler ve şarkı bittiğinde muhtemelen ayakta duruyor olacaksınız çünkü ‘patrona saygı’ bunu gerektirir.
4- Bohemian Rapsody/Queen (1975):
Rüya gibi derinden başlayan sesler bir süre sonra Freddie Mercury’nin enfes sesi ile birleşip Rock tarihinin en gaza getiren şarkı finallerinden birine dönüşecek. Başa dönüp tekrar tekrar dinleyin. Her seferinde aynı etkiyi yapacaktır. Bir zaman makinesine binip 1975 yılına gitmek ve grup elemanlarını tek tek öpmek isteyeceksiniz.
5- Highway To Hell/AC DC (1979):
İlk başta ‘O ne biçim ses be öyle!’ gibi bir tepki verebilirsiniz; doğaldır. Gitar solosunu duyunca ‘Vayyyy!’ diyebilirsiniz; gayet normal. ‘Ne iyi grupmuş bunlar ya!’ şeklinde de şarkıyı bitirip, internetten müzisyenlerin o tarihteki fotoğrafına bakın. Size gülümseyen okul formalı çocuk Angus Young’dır. Ön dişi kırık abi de rahmetli Bon Scott. Adamı fena çarparlar. Dikkat edin!
6- Comfortably Numb/Pink Floyd (1979):
Size bazı isimler öneriyoruz. David Gilmour, Roger Waters, Richard Wright ve Nick Mason. Bu isimleri araştırırken mutlaka Syd Barrett ismine de rastlayacaksınız. Bir yandan bu şarkıyı dinlerken bir yandan da bulduğunuz tüm yazıları sıkılmadan okuyun. Pink Floyd ile ilgili herşeyin aydınlatıcı bir etkiye sahip olduğunu göreceksiniz.
7- Welcome To The Jungle/Guns N’ Roses (1987):
Bu şarkıyı mümkünse kalabalık bir yerde, herkesin duyabileceği kadar yüksek bir sesle dinleyin. İlk başta bakışlar hızlıca size dönecek ama kısa bir süre sonra herkesin gözlerinin büyüdüğünü ve sırtlarını dikleştirdiklerini farkedeceksiniz. Bu keyfi herkese yaşattığınız için kendinizle gurur duyabilirsiniz. Çok hayırlı bir iş yaptınız!
8- Smells Like Teen Spirit/Nirvana (1991):
Evet! Geldik her şeyin başladığı ve bittiği yere. Şu an dinlediğiniz bu şarkının müzik tarihindeki yerini anlatmak hem çok kolay, hem de çok zor. Kolay çünkü grup 3 kişiden, şarkı da 4 akordan oluşuyor. Zor çünkü grubun hayatta olmayan tek elemanı olan Kurt Cobain’in adını anınca tüm rockseverlerin boğazı düğümlenir ve kelimeler kaybolur. Şarkı bittiğinde siz de aynı hissedeceksiniz. Nasıl mı? İşte aynen böyle!