Güncelleme Tarihi:
Yaz kış dinlemeyen bir tiyatroseverin İstanbul’da şu sıralar gidebileceği tek bir adres var: İkincikat. Geçen yaz ‘Yarının Oyunları’ başlıklı bir proje geliştirmişlerdi. Aynı projeye bu sezon da devam ediyorlar. Bu seferki başlıkları ‘Savaş ve Barış Oyunları’. Sloganları ise #YazınTiyatroÇokGüzelGelsene. İlginç bir proje bu. Tiyatro kendi internet sitesi üzerinden seyircilerine sahnede izlemek istediği temaları sorduğu bir anket yapıyor. Bu yazın oyunları için seyirciler en çok oyu ‘İrade’, ‘Din’, ‘Porno’ ve ‘Sınır’ temalarına vermişler. Temalar belirlendikten sonra seyircinin gözü önünde çekilen kurayla konular yazarlara, yönetmenlere ve oyunculara dağıtılıyor.
İlk oyun ‘Aynur Hanım’ın Bebeği’. Nur’un kocası Vedat ve temizlikçi Hacer ile birlikte merhum annesinin metruk evinde buluşması üzerine gelişen olayları anlatıyor. Nur kocası Vedat’ın guatr ilaçlarını almamasına verdiği öfkesini tolere etmeye çalışadursun, aralarındaki gerilime tanık olan Hacer de annesine ait birtakım hatıraları paylaşarak Nur’un travmalarını deşmeye başlıyor...
Oyunun yazarı başta oyuncu olarak tanıdığımız, ‘Şekersiz’ ve ‘Fü’ oyunlarıyla içindeki oyun yazarını da sahneye salan Murat Mahmutyazıcıoğlu. ‘İrade’ temasını erkek egemen toplumda kadına şiddet; daha doğrusu kadının maruz kaldığı şiddeti normalleştirmekten vazgeçip, kendi hayatı ve kimliğini savunma iradesini göstermesi üzerinden anlatmayı seçmiş. Bir kere bir erkek oyun yazarı olarak, kadında şiddetin yarattığı tesir ve kadının şiddeti normalleştirme pratiğini bu kadar içselleştirebilmiş ve bunu bu denli ağdalandırmaksızın, sade ve etkileyici biçimde sahneye getirmiş olması yönünden canı gönülden alkışlanmalı. Oğuz Arıcı’nın rejisi aynı metin gibi, tertemiz. Haydar Köyel’in Vedat’ı öyle gerçekçi ve abartıdan uzak ki oyun sonu selam verirken bile kendinizi onu pis pis keserken yakalayabilirsiniz. Nur’u canlandıran Neslihan Arslan ile Canan Atalay’ın temizlikçi Hacer’in deliye çalan hâllerini çok dozunda canlandırdığından oyunun mizahı ve gerilimini dengelediğini düşündüğüm oyunculukları da gayet başarılı. Temelde ‘Aynur Hanım’ın Bebeği’ farklı kuşaktan iki kadının birbirini tekrar eden hayatlarının hikâyesi. Erkek izleyicileri ise erkek egemen toplumun muktedir dili üzerine düşünmeye sevkedecek. Oyun bitip de salondan çıkarken bacaklarım titrediğinden yürümekte zorlandığımı söyleyebilirim. Uzun zamandır hissetmediğim bir duygu...
Diğer oyunlar