Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen "Uluslararası Göç Filmleri Festivali" (UGFF) kapsamında sinema dünyasının usta isimleri katılımcılarla atölye çalışmalarına devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu festivalde, Elia Suleyman, Nuri Bilge Ceylan, Tayfun Pirselimoğlu, Kutluğ Ataman gibi birçok başarılı yönetmenin filmlerinin yapımcılığını üstlenen ve 10 yıldır Türkiye sineması için insan kaynağına destek olan Yapım Laboratuvarı'nın (YAPIMLAB) kurucusu Zeynep Atakan, 2 gün boyunca devam eden atölyede genç sinemacılarla bir araya geldi.
Yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında çevrim içi olarak ücretsiz şekilde gerçekleştirilen atölyede Atakan, katılımcıların sinemaya dair sorularını yanıtladı.
"Filmin neyi hedeflediğini anlayabilmek gerekiyor"
Bir sinema projesinde en önemli etkenin yönetmen olduğunun altını çizen Atakan, yapımcılık ve yönetmenlikte ayrıca başarılı olma adına en önemli unsurun çalışmak olduğunu söyledi.
Zeynep Atakan, genç sinemacıların tecrübe kazanmak adına bir sete muhakkak girmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Senaryo, bir filmin olmazsa olmazı. Ama senaryo bittiği noktada bir yapımcı aramaya başladığınız zaman çok anlamlı gelmiyor bugünün dünyasında. Birincisi sizi sanatsal olarak taşıyacak bir portföyünüz yoksa bağımsız sinema için söylüyorum, birinin size para yatırması zaten zorlaşıyor. Ana akım filmi senaryosuysa yapımcı ya da yatırımcı müdahale ister. Öncelikle filmin neyi hedeflediğini anlayabilmek gerekiyor. O yüzden 'senaryo hazır' cümlesini sevmiyorum. Yaratıcılık her yerde vardır. O yaratıcılığın içerisinden orijinali bulup çıkarabilmek, orijinal bir sinema dil oluşturabilmek önemlidir. O yüzden de benim temel önerim, gözlemim senaryonuz gelişirken hatta tek bir senaryo üzerine değil, birkaç fikir üzerine (hikayeyi) geliştirirseniz bu sizin sahada nasıl hareket etmeniz gerektiğini sağlar."
Türk sinemasında teknik açıdan çok güzel filmlerin ortaya çıktığını belirten Atakan, "Bu sadece benim fikrim değil, yurt dışındaki arkadaşlarımızın düşünceleri de böyle. Teknik açıdan hiçbir sıkıntımız yok. Hatta öndeyiz." dedi.
"Yapımcı bir yol arkadaşıdır"
Atakan, masa başı değil, sahadan gelen bir yapımcı olduğunu ve yaklaşık 10 yıldır atölyeler düzenlediğini aktararak, şöyle devam etti:
"Bu atölyelerden çok başarılı işler yapan yapımcılar çıktı. 'Ben bir şeyler söylüyorum. Ama mümkünse kendi metodunuzu bulun. Daha fazla hareket edin' diye her zaman katılımcılara anlattım. Ben şimdi 20 sene öncesinde olsaydım ve bugünün Türkiye'sinde neler yapardım hayal ettiğimde inanamıyorum ve bunun parayla bir ilgisi olduğunu da düşünüyorum. Aslında yapımcı telefonla bir iş ayarlayacağınız kişi değil, bir yol arkadaşıdır. Böyle görmek gerekiyor."
Konuşmasında yapımcı olmak isteyenlere tavsiyelerde de bulunan Atakan, "Birincisi yapımcı olmak isteyenleri duyunca mutlu oluyorum. Kendilerini geliştirmesi lazım. Ama bu geliştirme sadece yaratıcı alanda değil, diğer tarafta da iyi bir iletişim ağına sahip, dünyayla iş yapabilecek durumda olmalı. Eğer uluslararası işler yapmak istiyorsanız yabancı dil olmalı. Ne istediğinizi doğru tarif etmeniz ve alanı mutlaka iyi tanımanız lazım. Her alanı da görmelerini isterim. Yani bir dizi, reklam, sinema seti de görün. Güncel konferansları takip edin." ifadelerini kullandı.
Zeynep Atakan, YAPIMLAB'ı kurmasına ilişkin de şunları anlattı: "Eğitim işi hep kafamda olan bir şeydi. 1999'da Berlin'e gidip, döndükten sonra iletişim çok zayıftı. Kimse kimseye pek yardım etmiyordu. Türkiye'de o zaman iş yapan prodüktörlerin çok bilgi paylaşımı olmuyordu. 2008'de 'Üç Maymun' filminden sonra çok sorular gelmeye başladı. Uluslararası ortak yapımlar yapma konusunda ve ben yılın yapımcısı ödülünü kazandım. Bu anlamda bir sürü bilgi vardı ve bu bilgilerin benden çıkması gerekiyordu. O yıl 'Bir Zamanlar Anadolu'da filminin çekimlerini bitirince, ben hemen bu projeyi devreye soktum ve temmuzda YAPIMLAB'ın 10 yılı dolacak."