Güncelleme Tarihi:
Bankacılık yaparken kitap yazmaya nasıl başladınız?
-Yazı geçmişim yok aslında. Hatta lise sonda edebiyattan sınıfta kalıyordum, kompozisyonlarım iyi diye Leyla Hoca sağolsun geçirmişti beni. Yazmaya sosyal medya aracılığıyla başladım. Fenerbahçe üzerine internet forumu, Ekşi Sözlük derken yazı yazmak hayatımın önemli bir parçası haline geldi. Twitter’da Cem Mumcu’yla tanıştım. Dizüstü Edebiyat Serisi çıkarma projesi vardı, ben de dahil oldum ve ‘Bizim de Renkli Televizyonumuz Vardı’ adlı hikâye kitabım çıktı. Biraz da şans oldu.
Nasıl tepkiler aldınız işyerinizde?
-Şimdiye kadar üç kitabım çıktı. Onlar işyerinde çok beğenildi. Açıkçası bu kitabı bankada duyurmadım çünkü içeriği çok sert ve sansürsüz. Muazzam Bey’in Değersiz Hayatı’na kıyasla önceki kitaplarım daha ‘light.’
Hangi yazarlar size ilham verir?
-Muzaffer İzgü, Aziz Nesin ve Stephen King. Son kitabımda King’den esinlenmeler var. Bilerek yapmadım ama içime işlemiş. King hiç beklemediği anda okuyucuyu sağlı sollu tokatlar, şok eder. Bu anlamda benim ilham kaynağım.
Yeraltı edebiyatının yeni yıldızı olarak anılıyorsunuz?
-Edebiyat konusunda ahkâm kesecek birikimde olduğumu düşünmüyorum. ‘Muazzam Bey’in Değersiz Hayatı’ sansürsüz yazılmış bir kitap, yeraltı edebiyatı kategorisine yerleştiriyorlarsa doğrudur. Okuyucuyu olabildiğince rahatsız etme isteğiyle yazdım.
Neden?
-Haneke sinemasından, izleyiciyi tedirgin ederek iletmek istediğini anlatmasından çok etkilenmişimdir. “Haneke sineması orta sınıfın suratına atılmış bir tükürüktür” derler, benim kitabımda da Muazzam Bey işte o orta sınıf. Herkesin kafasından geçen ama kimseye söyleyemediği karanlık düşünceler vardır. Bunu kabul edemiyorum. Saklanan düşünceleri sansürsüzce insanların suratına çarpmak istedim.
Sizin karanlık düşünceleriniz kitaba ne kadar dahil oldu?
-Kitabı besleyen günlük hayatın monotonluğu, elbette benim hayatımın da bir parçası. Karanlık düşüncelerim değil ama hayal gücüm dahil, yani çekirdeği bende.
Kolunuzda gitmek istediğiniz Arjantin’in dövmesi, dilinizdeyse filmler diziler... Bankacılık ruhunuza dar gelmiş sanki?
-Hapsolmuş gibi hissediyorum diyemem. Ama yazarak geçinebilseydim bankacılık yapmazdım. Ruhumun rengini hissedebileceğim hobiler edindim. Yazmak, fotoğrafçılık, sinema... Yaratıcılık hissini mesleğimde değil belki ama özel hayatımda yaşıyorum.
Cem Yılmaz’ın kitabınız hakkında yazdığı tweet hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Gurur duydum. Benim çok beğendiğim bir hikâyecidir. ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ harikulade bir hikâyedir. O nedenle Cem Yılmaz’ın beğenmesi, filmi nasıl olur diye düşünmesi beni mutlu etti. İşini ciddiye alan birinden övgü almak size güç veriyor.
İletişime geçtiniz mi?
-Teşekkür mail’i attım. Beş dakika sonra “Onur senin çok iyi işler yapacağına inanıyorum” diye cevap geldi. Yeni filminin setinde buluşup beraber ne yapabiliriz diye konuşacağız. ‘Muazzam Bey’in Değersiz Hayatı’ film için zor bir kitap. Şimdi üzerine çalıştığım kitap filme daha uygun, belki o olur. Fikirtepe’de kentsel dönüşüme direnen bir dede ve torunun hikâyesi, bir mahalle ve futbol öyküsü. Kitabın yarısını yazdım.
Gökşen’in etkilendiği isimler: Nesin, Haneke, İzgü ve King