Güncelleme Tarihi:
5 yaşından beri keman çalıyormuşsunuz. Kemana merakınız nasıl başladı? Ailede sanatla, müzikle ilgilenen var mıydı, sizi yönlendiren?
- Çok küçük yaşta oyuncak enstrümanlarla müziği tanıdım. O zaman bir ksilofonum olsun çok istemişim, kendi kendime melodiler üretmeye çalışmışım. Annemin bana söylediği ninnileri çalmaya çalışıyordum. Babam ise 4 yaşımda bana ilk gerçek enstrümanımı aldı. Bir akordeon… Ailemde müzisyen kimse yoktu ama annem benim akordeon çalmadaki becerimi görünce, üzerine gitmek gerektiğini düşünmüş olmalı ki beni müzik okuluna kaydettirdi. Ancak okuldaki sınıflar dolduğundan ve benim yaşım çok küçük olduğundan bana keman çalmamı önerdiler. Bu başlangıcın hemen ardından altı ay sonra, çocukların yarıştığı bir yarışmayı kazandım ve ilk kez sahneye çıktım. Tabii o zamanlar bir çocuğun parmak gelişimine ve el becerilerine uygun küçük besteler çalıyordum. Sonrasındaysa kemandaki başarımın mimarı Profesör Bron’dan dersler aldım.
STRESTEN KAYAK YAPARAK KAÇIYORUM
Şimdiki deneyiminizle beş yaşında sahneye çıkan o küçücük çocuğun karşısına geçecek olsanız, ona ne öğütlerdiniz?
- Sanırım, “yılma ve çok çalış” derdim.
“Sahnede rahat olmak zor. Heyecan fiziksel gerilime, gerilim de gerekenden hızlı çalmaya neden olur” diyorsunuz. Stresten uzaklaşma yollarınız neler?
- Konser öncesinde belirli ritüellerim olduğunu söyleyemem. Konsantrasyonumun dağılmamasına dikkat ederim sadece. Kimi sanatçıların yoga ve benzeri tekniklerle sahneye hazırlandıklarını biliyorum. Çok seyahat eden ve çok yoğun çalışma hayatına sahip olan biri olarak, kendime ayıracak bir iki gün bulduğumda kayak yaparak rahatlamaya çalışıyorum.
Boş zamanınızın tümünde egzersiz yapıyormuşsunuz. Nasıl bir çalışma disiplininiz var? Günde kaç saati egzersize ayırıyorsunuz mesela? Ayrıca bu kadar yoğunlukta insan özel hayatını yönetmeyi nasıl becerebilir?
- Biz müzisyenlerin diğer mesleklerde olabildiği gibi biten bir mesaisi yok. Dolayısıyla müzik, melodiler her zaman aklımda. Sonu olmayan bir yol bizimkisi. Farklı teknikler, stiller denemek, belki bir anlamda kendinize meydan okumak. Dolayısıyla uzun süreler çalıştığım, egzersiz yaptığım doğrudur. Programlarımızı yaklaşık bir yıl öncesinden belirliyoruz. Bu bizim için işleri biraz daha kolaylaştırıyor. Boş zamanlarımı önceden biliyoruz. Böylece ailemle farklı ülkelere seyahatler, tatiller yapabiliyoruz. Telefonlardan, maillerden uzak birkaç gün yeniden enerji toplamama yardımcı oluyor.
BRAHMS ÇALMAKTAN ASLA SIKILMAM
İdolleriniz var mıydı?
- Annem ve Rostropovich, Menuhin, Gergiev gibi yakın arkadaşlarım. Usta besteciler, hocalarım, menajerim.
Çalmaktan asla sıkılmadığınız eserler veya besteciler?
- Net bir ayrım yapmam çok zor… Sanırım Brahms onlardan biri. Brahms’ın keman konçertosu kendi kendime çalmayı öğrendiğim ilk eserdi. Benim için çok ayrı bir yeri vardır.
Üç yıl önce Nikolay Luganski’yle İş Sanat’a konuk olmuştunuz. O konserden aklınızda kalanlar ve İstanbul’daki dinleyiciyle ilgili izlenimleriniz neler?
- Türkiye dünyada en sevdiğim yerlerden biri. Türk yemeğini, Türk insanını ve Türk izleyicisini çok seviyorum. İstanbul’a geleceğim için çok mutluyum.
* 14 Kasım Cuma akşamı İş Sanat’taki konserinde Vadim Repin’e, yenilikçi yaklaşımıyla uluslararası arenada ün kazanan oda müziği topluluğu Wiener Concert-Verein eşlik edecek. İngiliz şef James Judd’un yöneteceği ve saat 20.00’de başlayacak konserin repertuvarında Çaykovski, Mendelssohn, Kreisler ve Vivaldi eserleri yer alıyor. Biletler, İş Sanat gişesi ve Biletix’te.