Güncelleme Tarihi:
Toplum, TV denen o sihirli araçla yeni tanışıyor ve acemilikle karışık, herkes sanki çocukluğunu en baştan yaşıyordu. ‘Uzay Yolu’ işte bu dönemin en fantastik serüveniydi. Bırakın yurtdışına gitmeyi (malum, 70 sent’e muhtaç olduğumuz yıllardı), yazları tatile bile gidemeyen bir memleketin çocuklarına oturma odasından uzaya açılma fırsatı taşıyordu.
Mr. Spock ise evrenin sonsuz boşluğunda dolaşıp duran Atılgan ahalisinin belki tek ‘öteki’siydi. ‘Volkan’lıydı, sivri kulaklarıyla fiziksel farklılığı vardı ama asıl olarak saf aklın temsilcisiydi. Gemi sakinleri sonuçta insandı ve duygusallıkları uzay armonisi içinde sorun yaratabilirdi. Ama onun her şeyi akıl ve bilim süzgecinden geçiren tavrı, Atılgan’ın komuta kademesinin en üstündeki kişi olan Kaptan Kirk’ün verdiği kararlara gerektiğinde “Mantıksız Kaptan” diyerek karşı çıkışları, hele hele bugünden bakıldığında ‘Biat kültürü’ içinde nerdeyse ‘anarşizan’ karşı koyuşlardı!
Ezcümle Kaptan Kirk’ü, Dr. McCoy’u, Yüzbaşı Uhura’sı, Scotty’si, Mr. Sulu’su, Chekov’u derken, bir tür ‘Dream Team’ olan Atılgan kadrosunun sanki en has elemanıydı. En azından benim için... Ayrıca o dönem TRT çatısı altında görev yapan muhteşem bir Türkçe seslendirme kadrosu vardı ve ‘Mr. Spock’ı daha bir sevmemize, ‘rahmetli’ Erol Amaç’ın kendine özgü tok sesi de katkıda bulunuyordu.