Üretim süreci sarsıntılı geçiyor

◊ Sizi yıllar önce rol aldığınız dizilerle tanıdık. Ardından şiir kitapları çıkardınız. Son olarak ise fırça kullanmadan yaptığınız tablolarınız Londra’da sergilenecek. Yolculuğunuzu bir de sizden dinleyelim...

- İçimde kendimi hep sanatla ifade etme arzusu vardı. Bu şiirle başladı. Şiir benim karakterim. Üç şiir kitabı çıkardım, bu yılın sonunda 4’üncü şiir kitabım da okuyucu ile buluşacak. Öte yandan bundan birkaç sene önce, kelimelerin yetmediğini hissettiğimde hayatıma resim girdi. Merkür Galeri sahibi sevgili Sabiha Kurtulmuş’un önerisi ile ilk sergimi planladık. Şubat ayında ilk sergim “Söz”ü beğeniye sundum.

◊ Eserlerinize ilgi nasıldı?

- Başarılı bir sergi oldu. Özellikle Türkiye’de sanatın ‘s’si bile artık lüks olarak algılanıyor. Ancak benim çoğu eserim satıldı ve farklı koleksiyonlara girdi. Bu da ilk sergim için bana umut ve şevk verdi.

◊ Resim yaparken hangi tekniği kullanıyorsunuz?

- Ben soyuta daha yakınım. Farklı malzemeler kullanmayı seviyorum. Figürlerde ve portrelerde fırça kullanmıyorum. Elim ve spatula ile resim yapıyorum. Yeni şeyler keşfetmek lazım.

◊ Sizin gibi fırça kullanmadan resim yapan başka sanatçılar var mı?

- Kullandığım teknikle resim yapanı ne duydum, ne de gördüm...

RAKAMLARLA İLGİLİ HEDEFİM HİÇ OLMADI

◊ Serginiz “Söz”, Londra’da da sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Heyecanlı mısınız?

- Evet, benim için büyük mutluluk... Londra’da 26-29 Eylül’de Saatchi Galerisi’nde “START” adlı bir sanat fuarı olacak. Yeni sanatçıların eserlerine yer verilen bir organizasyon. Günde 150 bin kişi ziyaret ediyor. Benim de eserlerim bu fuarda yer alacağı için çok heyecanlıyım.

◊ Fuarda kaç resminiz yer alacak?

- Şu ana kadar 40 eserim var. Çoğu satıldı. Londra’ya 12 ya da 13 eserle gideceğim.

◊ Bir satış hedefiniz var mı?

- Belli bir rakam koymadım kendime... Hayatım boyunca da rakamlarla ilgili hedefim olmadı, olmayacak.

◊ Londra’daki fuardan sonra kendinize nasıl bir yol çizmek istiyorsunuz?

- 2020’de muhtemelen ikinci sergimi açacağım. Fakat Türk modern sanatının Avrupa’da da yer bulmasını arzu ediyorum.

Umarım oralarda Türk bir sanatçı olarak kendimi daha fazla gösterme şansım olur. Hedefimiz her zaman o.

Tablolarımda her duygunun yansıması var

◊ Bir resmi tamamlamanız ne kadar sürüyor?
- Ruh halime bağlı... Üretim süreci sanatçı için bir sarsıntıdır.
Bazen çok büyük bir öz disiplinle gece gündüz çalışıyorum.
Atölyemin evde olması, bu anlamda bana kolaylık sağlıyor. Dolayısıyla bazen bir ay sürüyor, bazen bir hafta, bazen iki ay... Bu gerçekten o sarsıntının ne kadar şiddetli olduğuna ve benim konsantrasyonuma bağlı.

◊ Tablolarınızda neyi anlatıyorsunuz?
- “Şiir yazıldıktan sonra okuyanındır” diye bir söz vardır.
Soyut sanatta da esere baktığınız zaman size hangi duyguyu hissettiriyorsa odur.
Dediğim gibi, tabloyu yaparken bir sarsıntının içinde olduğum için bütün duyguların; mutluluğun, acının, sevincin, umudun yansıması var.
Çünkü sanatçı zaten bunu ifade etme arzusuyla tuvalin başına oturuyor.

Kendimi hiçbir zaman oyuncu olarak görmedim

◊ 15 yıl önce sizi oyuncu olarak tanıdık... Ekrandan neden uzaklaştınız?
- Oyunculuk yaptım ama hiçbir zaman kendimi bir oyuncu olarak görmedim diyebilirim. İlk gençlik yıllarımda, tiyatro eğitimi de aldığım için kendi kendine gelen bir yoldu. Fakat benim arzum onun dışında kalmak oldu. Tam olarak hayatımın amacının oyunculuk yapmak olmadığını fark ettiğimde zaten çekildim.

◊ Şiir yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?
- Ben hayatın içindeki her şeyden besleniyorum. İlham aldığım şey sanatın kendisi. Sanat ile ifade edilemeyecek herhangi bir duygu, dindirilemeyecek hiçbir acı tanımıyorum. Dolayısıyla hayatın içinde benim içime dokunan ne varsa, şiirlerimde de o var.
◊ Bu kadar yoğunlukta özel hayatınıza nasıl zaman ayırıyorsunuz?
- Özel hayatım yok. Tüm zamanım atölyede geçiyor. Bu da beni gerçekten çok tatmin ediyor.

◊ Aşkınız tablolarınız yani...
- Evet, en büyük aşkım sanat diyebilirim. Bütün derdim sanata daha güzel şeyler vermek, güzel cümleler kurmak, güzel şiirler yazmak, güzel eserler yaratmak.