Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz?

Güncelleme Tarihi:

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2017 16:12

Hırvatistan’daki ‘Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi’ (Museum of Broken Relationships), ismiyle müsemma bir sanat projesi. Tüm dünyadan insanların bitmiş ilişkilerine dair eşyaları bağışladığı bu proje, cuma günü yıllar sonra yeniden Türkiye’ye geldi. Eski sevgilinizin eşyalarını atmaya eliniz varmıyorsa, bu müzeye bir uğrayın...

Haberin Devamı

“Sigara kullanan biri değilim. O sigara içerdi. Onunla birlikte ben de içmek istedim. Bana verdiği sigaraların izmaritlerini hiç atmadım. Hepsini söndürüp gizlice cebime atıyordum. Küçük bir Orhan Pamuk gibi hissediyordum.”
Kimin söylediği belli değil. Yaşı, mesleği, şu an nerede, nasıl olduğu... Ama şunu biliyoruz: Bu izmaritler, bu sözü söyleyen kadın için, üzerine içildiği tarihi yazacak kadar kıymetliydi. Üstelik bu kadın, biten ilişkisinden yadigâr bu izmaritleri hâlâ saklıyor.
Siz ne yaptınız eski sevgilinizin eşyalarını? Geri mi verdiniz, yoksa hiiiç uğraşmadan çöpe mi attınız? Sormaya korkuyorum ama, yoksa hâlâ saklıyor musunuz?
Olinka Vištica ve Dražen Grubišic de bir zamanlar sevgiliydi. Bu Hırvat çift, dört yıllık ilişkilerini bitirdi ama -kendi deyişleriyle- kıskançlık, sahiplenicilik ve benzeri duyguları kendilerinden uzak tutarak arkadaş kalmayı sürdürdü. Yine de oyuncak tavşanlarını bir türlü atamadılar.
Hatıraları, hikâyeleriyle beraber somut biçimleriyle saklayabileceğimiz bir yer nasıl olurdu? Ayrılığın üzerinden üç yıl geçmiş, bir gün oturmuş sohbet ediyorlardı. Kendilerine sordukları bu soru,Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi’ni yarattı.
Olinka Vištica ve Dražen Grubišic’in her ikisi de 48 yaşında. ‘Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi’ beklenmedik bir şekilde ana uğraşları haline geldi ama ikisinin de ikinci bir işleri var. Grubišic, Güzel Sanatlar diploması olan bir ressam ancak yıllar içinde büyük oranda iç tasarıma yöneldi. Vištica’ysa bir firmada yöneticilik yapıyor.
2010’da Zagreb’te açılan müzenin demirbaşı oldu o tavşan. Yanında da Hırvatistan’dan insanların ayrılık sonrası bağışladıkları eşyalar ve hikâyeleri yer aldı. Bir kırık ilişkiler sergisi yani... Müzenin tam 28 ülke gezen bu sergisinde, tüm dünyadan insanların hikâyeleri yer alıyor.
Aşk yakamızı
hiç bırakmasın
Peki, bu hikâyeler bize ne söylüyor? Yanıtı çok net: Eski eşyaları saklamak acı veriyor. Hüzünle biten aşklar için o eşyadan ayrılmak zor, doğru. Baksanıza, Türkiye’den elliden fazla bağış başvurusu yapılmış fakat ancak yarısı müzeye getirilebilmiş. Hırvat ikiliye göre, Türkler hatırlanmaya değer eşyalarından ayrılma vakti geldiğinde biraz kararsız davranıyor.
‘Aşktan Geriye Kalanlar Müzesi’, Türkiye’ye ilk kez bundan yedi sene önce gelmişti. O zaman Türklerin yaptığı bağışlar, bu müze için bir istisna olmuş. Çünkü çoğunlukla erkekler bağış yapmış. Ama bu sene dünya ortalamasına dönmüşüz. Müzeye çoğunlukla kadınlar daha çok bağış yapıyor ve bu, Hırvat çifte göre kadınların kırık kalpleri hakkında konuşmayı erkeklerden daha çok sevdiği anlamına geliyor.
Fizyoterapistine âşık olan bir savaş gazisinin bacak protezini bağışlaması çok hüzünlü değil mi? Ya da bir kadının sırf sevgilisi istediği için yaptırdığı ve ayrıldıktan sonra çıkarttırdığı silikon memelerin implantlarını yaptırıp müzeye getirmesi... Dört yıllık ilişkisi biten bir Türk kadına vereyim son sözü, o anlatsın: “Doğum günümde bana İyor’u (pelüş eşek) almıştı. Bana takılacağı zaman İyor’a söylenirdi. Bazen beni ona şikâyet ederdi. Ben de aynı şekilde tabii. Sevgilimin bir parçası gibiydi. Hatta abartıp dalga geçmek için İyor adına bir Facebook hesabı bile açtım. Ben uzaktayken sevgilim bu hesap üzerinden mesajlar gönderirdi. Ama ayrıldık. Bir yıl sonra doğum günümde (İyor’un da doğum günüydü) bu Facebook hesabına gönderilmiş bir mesajı gördüm. Dört yıllık ilişkinin ardından, eski sevgilim bana yazamamış ama İyor’un doğum gününü kutlamıştı. Görünce içim çok acıdı ancak elden bir şey gelmiyordu. Ayrılığın üstünden iki yıldan fazla zaman geçti ve ben başka bir şehirde bulunan aileme ait evin gizli bir dolabında bekleyen İyor’u artık oradan çıkarmaya hazırım. İlişki bitse de, geride gülümseyerek bakılan, içimi ısıtan anılar, deneyimler olduğu için şükrediyorum. Artık İyor’a ve geçmişe veda etmeye hazırım. Aşk
yakamızı hiç bırakmasın!”

Haberin Devamı

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

Haberin Devamı

Bana
gelinlik kaldı
Müzeye bırakılan gelinliğin sahibi anlatıyor: “Haziran 2014’te arkadaş ortamımda tesadüfen tanıştığım rahmetli nişanlımla 24 Mayıs 2015’te sözlenip aynı sene 1 Ağustos’ta nişanlandık. Onun tek hayali bir yaz düğünü yapmak olduğu için bir yıl beklememiz gerekecekti. 2016’nın 9 Temmuz’unu düğün için seçmiş, hazırlıklar yapıyorduk. Vefatından bir hafta önce en son görüşmemiz, düğün öncesi fotoğraf çekimleriydi. 28 Haziran 2016 akşamı havaalanındaki işinden çıkmış eve gitmek için servis beklerken yapılan terör saldırısında eşim
şehit oldu. Gelinliğim onunla hatırlamak istediğim son günün en güzel temsilidir.”

Süper kahramanım olamazmış zaten!

Haberin Devamı

(İstanbul) “Çizgi romanları çok severdi. Zagor da onlardan biri. Küçükken okuduğundan bahsetmişti, ben de sahafta görünce aldım. Aldıkça aldım. Aldıkça anlamsızlaştı, aynen okuduğu saçma Zagor hikâyeleri gibi. Hiçbir zaman da süper kahramanım olamazmış zaten, şimdi anladım.”

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

Yılın en güzeli Oscar’ı
(İstanbul) “Ufak şeyler hep beni mutlu etmiştir. Sürprizler düşünülerek yapılan hediyeler... ‘Yılın En Güzeli Oscarı’ birden gelen bir hediyeydi. Beni çok mutlu etmişti. Mutluluk bu kadar basitti aslında. Ondan sonrasında televizyonumun önünde hep yerini aldı. Aşk bitti. Ama yeri değişmedi.”

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

Haberin Devamı

Neler neler geçmedi ki!
(Ankara) “Bu kasetlerin aşkımıza şahit olduğu bir dönemden, Sezen Aksu ‘88 albümünden ‘Geçer’de dediği gibi:
Geçer geçer daha öncekiler gibi, Bu da geçer neler neler geçmedi ki”

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

N’apayım tahta eli, müzede dursun!
(Ankara) “Odasında duran iki tahta el vardı, ayrıldığımız gün bana ellerden birini verip; ‘Bir parçam her zaman seninle’ dedi.
N’apayım tahta eli, müzede dursun.”

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

 Ayakkabıların ömrü ilişkimiz kadarmış

(Londra) “Bana bu kendi kadar güzel kırmızı spor ayakkabıları aldı. Ayakkabılar ayağıma
olmadı. Bana çok büyük bir acı ve rahatsızlık yaşattılar. O yüzden ben de onu kısa bir süre giydim, tıpkı onunla olan
birlikteliğimiz gibi.”

Haberin Devamı

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

Trenler durdu,
sanal bebek öldü!
(İstanbul) “Tren biletleri yıllarca bizim aşkımızın simgesi oldu. Sonrasında yerini otobüs biletleri aldı. İkinci obje ise çocukluğumuzun simgesi sanal bebekti. 90’lı neslin mutlaka çocukluk döneminde sanal bebeği olmuştur. Bu sanal bebeği çok istiyorum diye bana almıştı. Ona da çok bakamadım ve sonunda sanal bebek de öldü.”

Türkler eski sevgililerinin eşyasını neden atamaz

 

 

 

BAKMADAN GEÇME!