Türkiye’den uzaklaşmak isteyenleri bekliyor

415 YIL OSMANLI TOPRAĞIYDI

Fatih Sultan Mehmed tarafından 1463 yılında fethedilen ve 1878 yılında Berlin Kongresi'nde Avusturya Macaristan İmparatorluğu idaresine bırakılıncaya dek Osmanlı toprağı olan Bosna Hersek'te, özellikle “Bosna'nın Fatihi” İsa Bey İshakoviç ve Bosna Valisi Gazi Hüsrev Bey tarafından şehre kazandırılan mimari zenginlikler, turistlerin yoğun ilgisine maruz kalıyor.

Osmanlı dönemine ait birçok cami, köprü, han, hamam, kütüphane ve medrese gibi eserlerin bugün dahi dimdik ayakta durduğu ülkede, bu tarihi zenginliğin yanı sıra yemyeşil ormanları ve nehirleri de doğaseverlerin dikkatini çekiyor.

TÜRKİYE’YE VİZE UYGULAMIYOR

Bosna Hersek'in Türkiye'ye vize uygulamıyor olmasının yanı sıra Türk ve Boşnak halkları arasındaki akrabalık ilişkileri, bu ülkeyi Türk turistler için son derece cazip hale getiriyor. Öte yandan, İstanbul'daki havalimanlarından Saraybosna'ya THY'nin ve Pegasus'un seferlerinin bulunması turistlere kolay ulaşım imkanı sunuyor.

GEZİYE SARAYBOSNA'DAN BAŞLAYIN

Güneşin yüzünü göstermesiyle birlikte, doğal güzelliklerin ortaya çıktığı Bosna Hersek tatiline, başkent Saraybosna'dan başlamak ziyaretçiler için en uygun seçenek. Gerek diğer şehirlere oranla daha büyük olması ve içerisinde görülecek daha çok tarihi ve turistik olması, gerekse ulaşım kolaylığı açısından Bosna Hersek'i ziyaret edecek turistlerin ilk önce görmesi ve en uzun süre kalması gereken şehir Saraybosna.

Adeta bir açık hava müzesi görünümündeki Saraybosna, şehrin kalbinden geçen Milyatska Nehri ile ikiye bölünmüş yeşil bir vadiyi andırıyor.

Saraybosna'yı ziyaret edeceklerin öncelikle görmesi gereken yer ise tarihi Başçarşı. Burası şehrin kalbi olduğu gibi, tarihin izlerinin en iyi şekilde korunduğu bölge. Başçarşı, tek katlı dükkanları, sebili ve etrafını saran güvercinleriyle Osmanlı medeniyetinin bugün bile yaşatıldığı önemli bir yer. Bakırcıları, kuyumcuları ve taştan sokaklarıyla İstanbul'daki Kapalı Çarşı'nın üstü açık bir minyatürünü andıran Başçarşı'daki kafelerde Boşnak kahvesiyle günün bütün yorgunluğunu atmak da mümkün. Yine burada, Türkiye'deki İnegöl köftesinin benzeri olan “çevapi”nin de tadına bakılabilir.

Gazi Hüsrev Bey Külliyesi de Saraybosna'da mutlaka görülmesi yerlerden biri. Bosna Valisi Gazi Hüsrev Bey tarafından yaptırılan cami, medrese, kütüphane, saat kulesi ve bedesten de mutlaka ziyaret edilmelidir.

"Avrupa'nın Kudüsü" olarak bilinen Saraybosna'da, her dine ait ibadethaneleri ayrı mimari tarzlarıyla görmek mümkün.

Kenti gezerken kaçırtılmaması gereken yerlerden biri de Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden olan, Avusturya-Macaristan veliahdı Ferdinand'ın öldürüldüğü Latin Köprüsü. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde "Avrupa'nın ilk tramvayı"nın faaliyete geçirildiği Saraybosna'da, sonraki yıllarda modernize edilen tramvaylarla, şehir turu yapılabilir.

Saraybosna'ya gelenler ayrıca, Osmanlı'dan kalan ve halen faal tekkeleri, savaşta yaşamını yitiren şehitlerle, Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'in mezarının bulunduğu Kovaçi'deki şehitliği de ziyaret edebilir.

BOSNA NEHRİ'NİN KAYNAĞI “VRELO BOSNE”Yİ ZİYARET EDİN

Saraybosna şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta, ülkenin en önemli nehirlerinden biri olan Bosna Nehri'nin çıktığı İgman Dağı'nın eteklerinde bulunan Vrelo Bosne, doğaseverlerin mutlaka görmesi gerek yerlerin başında geliyor. Ziyaretçilerin tabiatla baş başa kalabileceği Vrelo Bosne, billur suyu, ördek ve kuğuları, devasa ağaçları ve yeşilliğiyle cennetten bir köşeyi andırıyor.

Öte yandan, Bosna'daki savaş sırasında, kuşatma altındaki Sarabosnalılar'ın 3 yıl boyunca dış dünya ile tek bağlantıları olan “umut tüneli” de Saraybosna'da ziyaret edilebilecek diğer bir adres.

ZÜMRÜT YEŞİLİ NERETVA'SI VE TARİHİ KÖPRÜSÜYLE MOSTAR

Ülkenin güneyindeki “Hersek” bölgesi de tarihi ve doğa güzellikleriyle ön plana çıkıyor.

Bosna Hersek'i ziyaret etmeyi düşünenler, “zümrüt yeşili” Neretva Nehri'ni, Mostar kentindeki, taştan yapılmış evleri, Osmanlı camilerini, konakları ve Mostar Köprüsü'nü de mutlaka görmeli.

Mostar'ı ziyaret edenler, özellikle Koski Mehmed Paşa Camisi'ni ziyaret edip, caminin arka bahçesinden muhteşem Mostar Köprüsü manzarasında hatıra fotoğrafı çekilebilir, tarihi çarşıyı ve konakları gezebilir.

Mostar ziyaretinin ardından, şehir merkezinden sadece 15 dakika uzaklıkta olan Balgay'daki Sarı Saltuk Tekkesi de ziyaret edilebilir. Tekkede, Bosna Osmanlı tarafından fethedilmeden önce Balkanlar'ın Müslümanlaşmasında önemli etkisi olan Anadolu erenlerinden Sarı Saltuk'a atfedilen mezar da bulunuyor.

Blagay'dan yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki taş evleri, kalesi, hamamı ve camisiyle ünlü “Türk köyü” Poçitely de ziyaret edilebilir. Osmanlı döneminde kurulan ve stratejik anlamda bir dönem önemli konumda olan Poçitely'de restore edilen taş evler turizme kazandırılıyor.

Osmanlı'nın 16. yüzyılda kurduğu ilk köy olma özelliği taşıyan Poçitely, dünyanın en iyi minyatür yerleşim birimlerinden biri olarak ön plana çıkıyor.

Saraybosna ile Mostar güzergahında bulunan Konyits şehri de mola vermek için en ideal yerlerden. Neretva Nehri'nin ikiye böldüğü şehri, nehrin üzerindeki Osmanlı eseri olan tarihi Konyits Köprüsü birleştiriyor.

Konyits'e gelenler ayrıca, eski Yugoslavya Devlet Başkanı Yosip Broz Tito'nun kimyasal silah saldırısına karşı yaptırdığı sığınağı ziyaret edebilir, Neretva Nehri'nde rafting yapabilir.

"BOSNA SADECE "SARAYBOSNA VE MOSTAR'DAN İBARET DEĞİL"

Bosna-Hersek Saraybosna ve Hersek bölgesi dışında da birçok tarihi ve doğal güzelliği bünyesinde bulunduruyor. Turist acentelerinin genellikle Saraybosna ve Mostar ziyaretleriyle sınırlı tuttuğu Bosna-Hersek, özellikle orta ve kuzeybatı kesimlerinde de birçok tarihi ve doğal güzelliğe sahip.

Saraybosna'dan yaklaşık 45 dakika uzaklıkta yeşilliği ve termal sularıyla ünlü Foynitsa kentinde, Fatih Sultan Mehmed'in 1463'te Bosna-Hersek'i fethi sırasında, bu ülkede yaşayan azınlıktaki Fransisken tarikatı mensuplarına "özgürlük" bahşeden fermanının aslı buradaki manastırda görülebilir.

Saraybosna'dan yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Travnik kenti de Bosna'ya gelenlerin mutlaka görmesi gereken şehirlerin başında geliyor. Osmanlı'ya onlarca vezir yetiştiren, Bosna-Hersek'in tam ortasında bulunan bu şehirde, Elçi İbrahim Paşa Medresesi, şehre hakim kalesi başta olmak üzere, aynı anda 7-8 minarenin görüldüğü çok sayıda tarihi cami gezilebilir.

Köftesi ve kahvesiyle de ünlü Travnik ziyaretinin ardından, kuzeybatı istikametine hareket edilmesi halinde Yaytse kentinde mola verilebilir. Avrupa'nın en önemli şelalesini bünyesinde barındıran, tarihi evleriyle ünlü Yaytse kenti ziyaretinin ardından, kuzeybatı istikametine gidilmesi halinde yaklaşık 15 dakika sonra ise Plivsko Gölü ve çevresindeki şelaleler görülebilir. Cenneten bir köşe olan bu bölgedeki otellerde ve bungalov evlerde ise gece uygun fiyata kalınabilir.

Plivsko Gölü'nden ülkenin kuzeyine gidilmesi halinde Bihaç'ın tarihi ve doğal güzellikleri gezilebilir. Avrupa'nın en temiz suyu olma özelliğine sahip Bihaç şehrinin tam ortasından geçen Una Nehri'nin güzelliği yol boyunca çekilen bütün sıkıntıyı unutturabilir.