Güncelleme Tarihi:
* “Vavien” ve “Yeraltı” ile ödüller aldınız. “İçimdeki Ses” yeni ödüller getirecek mi?
- Senaryo, yönetmen, sanat ve görüntü yönetmenliğinde ödüllere adayız bence... En iyi kadında da iddiamız var.
* Leyla Lydia Tuğutlu’yu daha önce yan rollerde gördük. Şimdi başrol oyuncusu olarak karşımızda. Gelecek vaat eden bir oyuncu mu?
- Leyla kendini geliştiren, konsantrasyona önem veren, dikkatli, oyunculuğunu sorgulayan biri. İlk başta daha yıldız isimlerle çalışmayı planladık. Ancak sonra bu filmde oynayacak kişinin filmle yıldızlaşmasına karar verdik. O yüzden ünlü biri yerine gelecek vaat eden bir ismi tercih ettik. Sonuçta istediğimiz oldu.
* Bu hafta iki yerli film daha vizyona giriyor. Gişe beklentiniz nedir?
- Filmi izleyenler gişesinin bol olacağını söylüyor. Bu beni çok sevindiriyor. Çünkü önümde senaryosu hazır ama yüksek maliyetli bir filmim daha var. Adı “Ağlamak Yok”. Eğer iyi bir gişe olursa “Ağlamak Yok”un önü hemen açılacak. Bir de tabii ki “Hücreler” adlı büyük prodüksiyonlu tiyatro projem var. Yapmayı planladığım diğer proje ise “Sonra radyo, sonra oratoryo, sonra çıkmaz sokak”...
* “İçimdeki Ses” rol aldığınız “Yeraltı”, “Vavien”, “Yazı Tura”dan oldukça farklı. Bir romantik komedi ve gişe filmi...
- Seyirciyle ilişkisi çok yüksek bir film diyebiliriz. Kendi dünyasında kaybolmayan, seyircinin ruh dünyasını çok önemseyen bir film. Bunu yaparken de ucuzluğa kaçmayan, hikayesi özgün olan bir yapım. Hollywood’da gördüğümüz romantik komediler tadında. Benim rolümü Hugh Grant, Leyla’nınkini Cameron Diaz oynuyor diye düşünün. “İçimdeki Ses” özgün, samimi bir İstanbul filmi.
Hiçbir eyleme katılmadım hayatım boyunca. “Şov yapıyor, kameralara çıkmak istiyor, reklam yapıyor” denilmesinden çok korktum. Ama Gezi’de gördüğüm şuydu... Yeni nesil cin gibi yetişti ama memnuniyetsiz. Mezun olduktan sonra hayal ettikleri hayata, pozisyona ulaşamadılar. Aslında Gezi, hükümete karşı bir eylem değildi. Neden bizim hayal ettiğimiz ülkeyi bize vermiyorsunuz öfkesiydi. Hayallerini gerçekleştirmeyenlerin sisteme isyanıydı. İşte o çocukların öfkesiydi Gezi eylemleri.
30’A YAKIN YEĞENİM VAR, BU BENDE SİNİR YAPIYOR
* Eskiden “Evlilik ve çocuk yok” diye net bir duruşunuz vardı. Şimdi hayatınızın kadını karşınıza çıksa şartlar değişecek gibi.
- Benim 30’a yakın yeğenim var. Bu bende sinir yapıyor. Gelecekleri ne olacak diye düşünmek insanı ürkütüyor. Ama artık onların hayatı da yoluna girdi. Bu kadar dert etmeme gerek yokmuş.
* Bir kadında ne arıyordunuz da karşınıza çıkmadı bugüne kadar?
- İlişki yaşarken “Bu kadın çok güzel, onunla hayatımı yaşarım” gibi düşünceleri hiç umursamadım. Düşünceler benim için hep ikinci plandadır ilişkilerde. Önemli olan duygular. Mesela onu hep görmek istiyor muyum, bu önemli. Birbirimizi gördüğümüzde yüreğimiz pır pır etmeli ki adı ilişki olsun.
* Tüm bunları hissettiğiniz bir ilişkiyi en son ne zaman yaşadınız?
- Yaşadığım zamanlar oldu. Çok kolaylıkla ilişki yaşayabilen biri değilim. “Birine aşık olsam keşke” diye kendime kızarım. Nesini sorguluyorsun, hemen aşık ol mesela. Ama kendimi karşımdakinden hemen soğuturum. Bu konuda çok becerikliyim. Senarist olduğum için ileriyi kurgulamak gibi aptal bir düşüncem var. Ve bu huyumdan kurtulamıyorum. Ters bir bakışın ileride neye dönüşebileceğini kestirebiliyorum. “Şimdi bu kızsa kafamı şöyle kırar” diye düşünürüm mesela. Çok sorun seven biri değilim. En küçük bir kaba davranış aylarca sürecek kadar büyük bir travma yaratıyor. Olayları çok büyütüyorum. Çok çabuk kalbim kırıldığı için büyük yıkımlar yaşıyorum.
* Siz nasıl davranıyorsunuz peki karşınızdaki kadına?
- Bir aşık gibi...
YENİ BİR DÜNYAYA GEÇİŞ VAKTİM GELDİ
Yabancı dil bilmediğim için yurtdışına pek çıkmıyorum. Dil öğrenmek için gidebilirim. Kendimi geliştirmek istiyorum. Gelecekte yönetmenlik yapabilirim, bununla ilgili araştırmalarımı derinleştirebilirim.
Olgunluk dönemine girdiğimi düşünüyorum. Tüketmeyi bırakıp kendimi doldurma, yenileme ve yeni bir dünyaya geçiş yapma vaktim geldi.
Sağlığıma dikkat ediyorum. Kendimi yıpratacak bir hayat biçiminden sıyrılmaya karar verdim.
2005 yılında tek kişilik gösterilere başlamıştım, tüm salonu eğlendirdikten sonra sabaha kadar uyuyamıyordum. O adrenalin kafası uzun süre devam etti. Artık kendimi sakinleştirmek, daha huzurlu olmak istiyorum.
YURTDIŞI İÇİN KENDİ HİKAYELERİMİZİ ÇEKMELİYİZ
Yerli dizi sektörü, dünyada Amerika’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’deki hiçbir sektör dünya sıralamasında ilk beşte değil. Bu çok önemli bir başarı. Ama maalesef bu başarısını iyi kullanmıyor. Birinci sorun dizilerin uzunluğu. Ben mesela beğenmediğim bir sahneyi tekrar çekelim diyemiyorum. Çünkü zamanımız çok az. Bu da kaliteyi düşürüyor. Bizim işimizde en pahalı şey zamandır. İkinci sorun kendi hikayelerimizi yapmamamız. Yurtdışında en merak edilen konu bizim kendi hikayelerimiz.