Güncelleme Tarihi:
1- Little Miss Sunshine
En büyük hayali güzellik yarışmasına katılmak olan bir kız çocuğu, sallanan evliliğini kurtarmak isteyen bir anne, kazanma hırsıyla katılaşmış bir baba, ciddi suratlı bir dayı, sorunlu bir ağabey, bağımlı bir dede ve küçük bir minibüs. Film, tüm bu karmaşaya rağmen yüzünüzde sürekli bir gülümseme ve ‘hayat ne güzel’ ifadesi bırakacak.
2- Amelie
Gözlerinden fışkıran hayat enerjisi ve yaşam sevgisi ile başkalarının hayatlarını farkettirmeden tamir etmeye çalışan Amelie’nin hikayesini izlerken, siz de yan komşunuza, sokaktan geçen birine veya iş arkadaşınıza iyilik yapmak isteyebilirsiniz. Her izlendiğinde aynı mutluluk verici etkiyi verebilen nadir filmlerden olan Amelie’yi eminiz izlemişsinizdir. Bir daha deneyin!
3- 50 First Dates
Film Hawai’de geçtiği için ilk sahnesinden itibaren sizi yakalıyor. Üstüne üstlük Drew Berrymore’un garip bir hafıza sorunu yüzünden durmadan yaratıcı çıkma teklifler bulmak zorunda olan Adam Sandler sizi kahkahalara koşturuyor. Müzikleri, güneş ışığı ve mutlu Hawai insanları sizi de yakalıyor ve içinizden taşan denize atlama hissine karşı çıkamıyorsunuz.
4- Breakfast at Tiffany’s
Ülkemizde Çılgınlar Kraliçesi olarak bilinen klasik mutluluk filminde, gününü gün eden, hayata hep eğlence olarak bakan Audrey Hepburn’un aşk maceraları sizi de mutlu edecek. Zaten müzikleri ve geçtiği mekanlar sayesinde aklımıza yer etmiş olan filmi hiç düşünmeden bir bahar akşamında rahatlıkla izleyebilirsiniz.
5- Chocolate
Film adı üstüne çikolata ve insanlara olan etkileri üzerine. Tutucu bir Fransız kasabasına küçük kızıyla gelen genç bir kadının, kasabanın saklı kalmış tüm eğlenceyi, aşkları ve sırları ortaya çıkarmasını enfes çikolata tarifleri eşliğinde izliyoruz. Filmin sonunda çingeneler gibi umarsız yaşamak, Fransızlar gibi romantizmin doruklarına çıkmak ve büyük bir çikolata havuzuna dalmak isteyeceksiniz.
6- Neşeli Günler
Bu listenin belki de yüzünüzü en çok güldürecek filmi Neşeli Günler’dir. Neden mi? Ziya 5 metrelik aslanı çakıyla yaraladığını iddia eder, Adile Hanım ile Kazım Efendi turşudan sebeplerle aileyi parçalar, sonra yine birleştirir, kardeşler farkında olmadan aynı kız için kavga ederler, Selim Naşit ucuz bir jilet yüzünden karakolluk olur, fabrikatör oğlu Taksim meydanında grev yapar ve tüm bunlar öyle neşeli bir şekilde olur ki film bittiğinde ‘bir daha izlesem mi?’ sorusu zihninizde belirir.