Güncelleme Tarihi:
Groupama sponsorluğunda gelenekselleşen, ‘Türk Klasikleri Yeniden’ dokuzunca yılında senaryosu Yılmaz Güney’e ait olan Zeki Ökten’in yönettiği ve başrollerini Tuncel Kurtiz, Tarık Akan ve Melike Demirağ’ın paylaştığı “Sürü” filmi restore edildi. 1978 yapımı “Sürü”, 7 Nisan Perşembe akşamı Ortaköy Feriye Sineması’nda düzenlenen gala gösteriminde sinemaseverler ile buluştu.
Filmin gösteriminden önce düzenlenen kokteyle Groupama Genel Müdürü Ramazan Ülger, İstanbul Kültür Sanat Vakfı yöneticilerinin yanı sıra “Sürü” filminin oyuncularından Tarık Akan, Melike Demirağ ve Levent İnanır, filmin yardımcı yönetmeni Ali Özgentürk, Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney ve Tuncel Kurtiz’in eşi Menend Kurtiz de katıldı.
“Türk Klasikleri Yeniden” projemiz kapsamında restorasyonunu gerçekleştirdiğimiz dokuzuncu filmimiz “Sürü” ile bir kez daha karşınızda olmanın mutluluğunu yaşıyoruz diyen Groupama Genel Müdürü Ramazan Ülger; “Bu akşam aramızda bulunan bu ölümsüz eserin efsane oyuncuları Melike Demirağ, Tarık Akan ve Rahmetli Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney, ülkemizde kütür sanatımızın gelişmesinde büyük katkılar sağlayan İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın çok değerli yöneticilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Groupama olarak geleneksel hale gelen Türk Klasikleri Yeniden projemize önümüzdeki dönemde de devam etmeyi hedeflediğimizi belirtmek istiyorum. Bu heyecanımıza ortak olduğunuz için bir kez daha herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Açılış konuşmasını yapan sinema yazarı ve İstanbul Film Festivali Danışma Kurulu onursal üyesi Atilla Dorsay; “ Yılmaz Güney’in yazıp Zeki Ökten’in yönettiği filmin sunumunu yapmaktan duyduğu onuru dile getirerek, “Yılmaz Güney’in filmleri her zaman olaydır, izlemek ise her zaman zevk ve heyecan. Filmin dönemine baktığımızda kıyamet kopuyordu Türkiye’de sokaklarda insanlar birbirlerini öldürüyorlar, sağ sol vuruşuyor, anarşiye teslim olmuş, 12 Eylül’e davetiye çıkarmış bir ülke ve Yılmaz Güney yönetim ve devlet tarafından bir kez daha istenmeyen adam. O kadar büyük bir kusurları var ki onlara göre, hem solcu komünist hemde kürt. Türkiye bir aydının sevilmemesi için iki klasik neden” dedi.
Filmin başrol oyuncularından Melike Demirağ; Sürü’nün bir dönem filmi değil, her döneme ait bir film. Bu çok ciddi bir hayat hikayesi, hayatların hikayesi ve belkide bugün yaşananların yıllar önce başlayan dramanın hikayesi. Biz çok güzel bir ekiptik. Çok zorluk ve yokluklar altında yaptık bu filmi.” diye sözlerini tamamladı.
Filmin çocuk oyuncusu Levent İnanır ise “Yapımından 38 yıl sonra burada bulunmak büyük bir onur. Sürü Türkiye sinemasının miladıdır. Herkesin elini taşın altına koyduğu tabirinin tam oturduğu bir hikayedir’ dedi.
Sürü’nün çekim sürecinin her aşamasında yer aldığını ifade eden yönetmen Ali Özgentürk ise; Yılmaz Güney ve Zeki Ökten’i özlemle andığını söyleyerek ‘Bir hayat okuluydu, sinema okulu olmasının yanısıra Sürü filminin çalışması, bir Yılmaz Güney okuluydu. Ömrümün en büyük okuluydu. Sıfır noktasından Berline kopyanın götürülmesine kadar bu filmde çalıştığım için mutlu ve gururlu olduğunu söyledi.
Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney ise seyircilerle şunları paylaştı: “Sürü’nün onarılması ve tarihe kazandırılması gerçekten çok önemli. Çünkü Yılmaz Güney, Türkiye sinema tarihinden silinmek istenen bir isim. 12 Eylül’den sonra 104 filminin negatifleri imha edilmiştir. Bu Türkiye sinema tarihine ihanettir’ açıklamalarında bulundu.
Filmin teknik bir arızadan geç başlaması nedeniyle , 18 Nisan günü Atlas Sinemasında tekrar bir gösterimi olacak.