Stacey Kent: 'İstanbul’u nar mevsiminde severim'
Güncelleme Tarihi:
Klasik Amerikan caz repertuvarını Fransız sakinliği ve romantikliğinde söylüyor. Sesi, insanı hafif ve mutlu kılıyor. Kariyerine 10 albüm ve onlarca ödül sığdırmış Stacey Kent ile bu hafta İstanbul’da vereceği konser öncesi konuştuk, küçük mutluluk tüyoları kopardık.
Her Stacey Kent şarkısı, sıcak bir romantik komedi gibi, birer mutluluk sebebi. Nedir sırrı?
- Çocukken tatsız ve mutsuz bir an yaşadığımda, arkadaşlarımı ve kendimi sakinleştirmek için herkesi etrafıma toplar, şarkı söylerdim. Görüyorsunuz, yıllar içinde pek değişen bir şey olmadı... Müziğin sakinleştirici, iyileştirici gücünü kullanmak bana her zaman daha makul geldi.
Sesiniz her zaman rahat ve doğal; sanki tüm şarkılar emprovize...
Sesin çabasız çıkması için epey çaba harcamanız lazım! Vokalde, o doğal tonu tutturmak en zor olanı. Yaptığın işi ciddiye alacaksın, kendini değil...
Küçük mutluluk sırlarınız...
- Masatenisi, uzun yürüyüşler ve bol baharatlı yemekler! Jim ile her gün saatlerce masatenisi oynayabiliriz, nerede olduğumuz fark etmez, durmadan yürüyebiliriz.
POP, HAYATIN RİTMİYLE UYUMLU DEĞİL
Kent’in İstanbul konseri, 21 Nisan Perşembe akşamı, 19.00’da, Garanti Caz Yeşili kapsamında, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde.
Çok abartılmış, hayal kırıklığı ya da bildiğiniz kötü... Son zamanlarda beğenmeniz gerektiği halde sevmediğiniz bir albüm ya da isim var mı?
Modern pop, genel olarak bana pek hitap etmiyor. Tabii ki çok yetenekli pop isimler var. Fakat asıl sorun, duyduğunuz sesin sahte ve yapay oluşunda. Hayatın ritmiyle uyumlu değil. Sırıtıyor sanki. Genelde internette eski usta isimlerin piyano kayıtlarını araştırır, dinlerim. Aynı parçayı farklı piyanistlerden dinleyince hepsinin farklı karakterlerini keşfediyorsunuz.
İstanbul’da çok konser verdiniz. İdeal bir İstanbul deneyiminiz nasıl geçer?
- Nar mevsiminde İstanbul bir başka olur. Sanki rengi, kokusu değişir. Kan gelir yüzüne. Sokaktan taze sıkılmış nar suyu alır, sokaklarda yürümeye başlarım. Birbirine karışmış sesler, kokular arasında sanki kaybolurum. Kendimi Kapalıçarşı’da bulurum.
FARKLI ÜLKELERDEN MÜZİSYENLERLE ÇALIŞMAK DAHA ZEVKLİ
Son albüm ‘Tenderly’, Brezilya’da geçen tatlı bir aşk filmi gibi. Hikâyesi var mı?
- Vokal ve gitar ilişkisine dayalı bir albüm; cazın ‘bossa nova’ versiyonu tadında. Hikâye, prodüktör Roberto Menescal ile 2011’de Rio de Janeiro’da tanışmamla başlıyor. Müziğine o kadar hayrandım ki onunla tanışmak büyük onur oldu. Meğer hislerimiz karşılıklıymış; tanışınca müziğimi ne kadar sevdiğini anlattı. Her zaman hayalinde Julie London ya da Barney Kassel kayıtları gibi bir iş yapmak varmış. Brezilya’nın gelmiş geçmiş en iyi müzisyenleriyle çalışmış, fakat çok istemesine rağmen caz standardında bir işe hiç kalkışmamış. Müzik heyecanlarımız ortak çıktıkça ortak üretim şart oldu.