Güncelleme Tarihi:
Sinan Akçıl gibi bir meselemiz var kaç zamandır. O ya da hayranları bu cümleyi, ‘mesele’ yerine ‘fenomen’i koyarak kurar ya da kurmak isterler ama değil ne yazık ki; adlı adınca mesele, hem de derin olanından.
Son şarkısı ‘1001 Gece’ ile yeniden görüldü ki Akçıl’ın sesi şarkı söylemeye müsait değil. Sesten çok bir hırıltı olduğunu da söylemek mümkün. Tabiatın, şarkı söyle diye değil de; konuş, anlaş, muhabbet et, gündelik hayatını bir biçimde sürdür diye verdiği bir ses. Ama öyle olamıyor çünkü Akçıl’ın sınırı yok. Durma noktası ise hiç yok.
Hiç şüphesiz içinden geçmekte olduğumuz günler bu satırların yazarı gibi eleştirmenleri değil, her türden hadsizliği teşvik eden günler. Sesi olmayanlar şarkıcı, sıfır yetenekliler oyuncu, cümle kuramayanlar yazar sayılır oldu. Dahası çok satıyor, seyrediliyor, okunuyorlar.
Bu nedenle de işte, en ufak bir eleştiride karşınıza çıkarılan şu oluyor: “Ama çok satıyorum... Ama 1 numarayım.” Müziğin tarihine, hadi dünyayı bırakıp kendimize dönelim, müziğimizin tarihine bakıldığında, hâkim olan anlayış (ya da gelişme) hep bu olmuştur. Genellikle kötü olan çok satar. İyi olanın çok sattığı görülmemiş değil ama nadirdir. Çok nadirdir.
‘1001 Gece’nin Akçıl hayranları tarafından kapışılacağına, yere/göğe konamayacağına hiç şüphe yok. Onları tavlayacak ya da ciğerlerinden yakalayacak dizeler ince ince döşenmiş şarkının içine. “Gözlerin kalbimden atıyor son anda ayrılığı ve onun yerine... Bi güneş doğuyor hep üstüne, bitiyor diyemiyorum. Aklıma geliyor 1001 gece, ben sana kıyamıyorum.”
KAPILAR AÇILIR BİR ANDA
KAPILAR, İHTİYAÇ MOLASI, SONY, 4/5
20 yıllık bir grup İhtiyaç Molası ama üçüncü albümlerini (‘Kapılar’) henüz çıkarabildiler. Çok iyi anlaşan bir ekip ve müzik dünyasının dayattığı hiçbir standardı, hiçbir davranış biçimini umursamıyorlar. Şarkılarını, ancak mütekâmil hale ge(tirebi)ldikten sonra çıkarıyorlar dinleyicilerinin önüne. Yeni albüm, albüme adını veren ilk şarkı ile birlikte rock temelli olarak akmaya başlıyor, avangardın hâkimiyeti altındaki bazı kıyıları (saygıda kusur etmeyerek) ziyaret ediyor ve zenginleşmiş, iyice coşmuş bir halde okyanuslara ulaşıyor.