Güncelleme Tarihi:
Hürriyet’e saldırdıkları akşam, geçmiş olsun mesajı yollayanlardan biri de Şener Özmen’di. Teşekkür ederken biraz utandım; evet benim işyerim saldırıya uğramış, varlığı tehdit edilmişti ama Şener’in de doğup büyüdüğü kentin neredeyse tümü bu vaziyetteydi. “Siz nasılsınız?” diye sordum.
“Biz kötüyüz abi, her gün daha kötü” dedi. Bir Diyarbakır seyahatimde, onun rehberliğinde gezdiğim sokaklar, uğradığımız sergiler, yemek yediğimiz lokanta geldi aklıma. Hangisi Sur ilçesinin sınırları içinde acaba diye düşündüm. Silahların patladığı, sokağa çıkmanın mümkünatsız ve bazen de resmen yasak olduğu semt, Diyarbakır’ın tarihi merkezi...
İRONİK VE NEŞE PAYI AZALMIŞ
Aynı günlerde yeni sezon başlamıştı ve ben “Sanat bizi iyileştirir mi?” sorusunun peşine düşmüştüm. Tabii ki bir yere varamadım... ama o sırada Şener Özmen’in Pilot’ta açılan sergisini de merakla gezdim. Hem önemsediğim bir sanatçının yeni sergisi olduğu için hem de adı ‘Çıkış Var’ olduğu için. Şener Özmen’in, merkezin dışında bir sanatçı olmak, kendi coğrafyasının içinde bulunmak üzerine temalar taşıyan ilk sergisi değil bu. Kürt kimliğini, Diyarbakırlılığı sanatının merkezine koymasa bile, açıkça taşıyan ve işlerinin bir parçası kılan bir sanatçı Şener Özmen. Her zaman bir parça neşeli, bir parça ironik ve epey eleştirel. Bu kez ironi ve neşenin payı azalmış bir sergiyle karşımızda. Yine videolar, fotoğraflar, farklı malzemeler var, ama her zamankinden daha çok yazı, daha çok metin kullanılmış.
ORTADOĞU İÇİN DÖKÜLEN KURŞUN
Çıkış Var, Şener Özmen, 10 Ekim’e kadar Pilot Galeri’de görülebilir.
Serginin içindeki sıkışmışlık duygusu hemen kendini belli ediyor. Ama yine de umudu ayakta tutmak istiyor Şener Özmen. 1 Eylül gibi sembolik bir tarihte açılan serginin adı ‘Çıkış Var’; bir tür çıkış arayışı ya da çıkışı zorlama hali... Hiçbir şey, Şener Özmen’in içindeki şakacı sanatçıyı öldüremez. En azından ben buna inanıyorum ve serginin girişinde asılı duran üç parça eritilmiş kurşuna, bu gözle bakıyorum. Onca felaketin altında inleyen Kürtlere, Ortadoğu’ya ve dünyaya birer kurşun döküp altına da birer dua yazmak, onları okuyup üflemek başka türlü nasıl izah edilir? Ortadoğu için döktüğü kurşunun altında şunlar yazıyor: “Kaostan beslenenler görüyorum kurşunun tam göbeğinde, bak haset tohumları ekmekte birileri. Seni en yakınındaki hançerlemiş de haberin yok. Kem göz çatlasın, hangisi nazar etmişse, gözleri önüne aksın! Yüce Rabbim topraklarına huzur, insanlarına esenlik, sokaklarına güvenlik, sığınaklarına ışık getirsin.”
Sergide bize çıkışı ve çıkışsızlığı aynı anda hatırlatan en önemli iş ise oğlu Robin ile birlikte hazırladığı video. ‘Canlı Bir Güvercine Barış Nasıl Anlatılır’ adlı videoda Şener Özmen’in bir beyaz güvercinle görüntüsünün üstüne konuşan Robin’i dinliyoruz. “Buralarda iyi şeyler olabilirdi beyaz güvercin, zaman zaman oluyor da...” diyor. “Çok çabuk geçiyor ama etkisi... Sanat gibi, eter gibi, çocukluk gibi...”
****
KARADENİZ'DEN KARTPOSTALLAR
Mathias Depardon, Karadeniz’den Kartpostallar, Fransız Kültür Merkezi
2011 yılında Ortadoğu’daki ayaklanmaları haber yaptığı, sert rüzgârlı denizleri aratmayan fırtınalı bir yılın ardından, Fransız fotoğrafçı Mathias Depardon daha şiirsel bir fotoğrafçılık için Karadeniz turuna çıktı. İki ay boyunca beş ülke gezdi. Bu gezilerden çıkan görsel şiir, özellikle kıyılarını arşınladığı bölge gibi engebelerle dolu. Depardon’un ‘Karadeniz’den Kartpostallar’ sergisinde Bulgaristan, Gürcistan, Rusya, Türkiye ve Ukrayna’daki fotoğraflarını görebilirsiniz. Sergi, 12 Kasım’a kadar Fransız Kültür Merkezi’nde.
***
BU HAFTA GÖRMENİZ GEREKEN 5 SERGİ