İlke Kamar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2017 13:46
Seramik sanatçısı Melis Kolyozyan, dönüşüm, değişim üzerine düşünen varoluşunun çoklu boyutlarına odaklanan bir sanatçı. Bu yüzden insanın bütünlükçü yapısını taşıyor minik heykellerine. İnsan figürünü en sade ve yuvarlak haliyle seviyor. Çok sert bir malzeme olan seramiği yumuşak ve naif gösteriyor. “Happy Ceramics” adını verdiği karakter serisiyle daha çok gülümseyen heykellerle karşımıza çıksa da bazen şaşkın, sinirli, bazen de hüzünlü heykel serileri var!
Daha çok gülümseyen, mutlu bakan insan figürlerinden oluşan heykeller tasarlıyorsunuz. Bu karakterleri yaratma fikri nasıl oluştu?
Aslında gülümseyen ve mutlu karakterlerimin aralarında mutsuz ve şaşkın olanlar da çok fakat hepsinin ortak yanı komik ve ironik olmaları. Mizahın hayatımda ve çalışmalarımda çok önemli bir yeri var. Eğer bir heykel beni gülümsetip mutlu etmiyorsa o işimi tamamlamış saymıyorum! İzleyiciden beklediğim ve beni tatmin eden tepki de bu. Geçtiğimiz yıl Galeri Selvin’de iki kişisel sergi gerçekleştirdim. Sergiye gelen insanların sergiden daha mutlu ve gülümseyerek ayrıldığını gözlemledim. Bunu tecrübe etmek benim için çok önemliydi. Ayrıca insan figürünü de en sade ve yuvarlak haliyle seviyorum. Bu yolla da çok sert bir malzeme olan seramiği yumuşak ve naif gösteriyorum.
Ne zaman seramikle tanıştınız?Seramikle buluşmam yıllar önce arkadaşlarımın gittikleri seramik kursuna beni de sürüklemeleriyle başladı. Sonrasında bu işin bu kadar büyük bir tutkuya dönüşebileceğini tahmin edemezdim. Öncesinde farklı sanat dallarını sırayla deneyimleme şansım olmuştu fakat bana gerçekten daha ileriye gitme ve 10 yıllık kurumsal iş hayatımı geride bırakma cesaretini veren seramiğe olan sevgim oldu. 5-6 yıl boyunca seramik sanatçısı Aslı Aydemir ile çalıştım. Sonrasında hayranı olduğum Fransız seramik sanatçısı Anne-Sophie Gilloen’in yanında eğitim aldım. Birkaç yıldır ise illüstrasyon sanatçısı Beril Ateş ile resim çalışıyorum ve bu da 3 boyutlunun yanında 2 boyutlu çalışmaları, her ikisini birleştirdiğim tabloları/heykelleri gerçekleştirmemi sağladı. Üç yıldır kendi atölyem var ve her sabah atölyeme gittiğimde bu işi hayatımın sonuna kadar yapabilirim diye düşünüyorum.
“Sonuca bazen ben de şaşırıyorum”Tasarlarken çalışmalarınızın geçirdiği aşamalar neler?Öncelikle taslaklarımı oluşturuyorum. Bazen çizerek bazen de yapacaklarımı kafamda tasarlıyorum. Seramik heykellerimi yapma aşamasında birebir taslaklara uymaya çalışıyorum. Malzeme bazen farklı yönlere gitmek istiyor. Bu iyi sonuçlar da verebiliyor. Sonrasında işler seramik üretim sürecinde olması gereken o uzun ve meşakkatli yoldan geçiyor. İşlerin 1-2 hafta kuruma süreci, ikişer kez fırınlanması ve arada boyanması gibi. Ama son fırını açtığınızda aldığınız haz tabii ki çok büyük ve bu da seramik sanatının bana göre en keyifli yönlerinden biri. Ve bazen sonunda çıkan heykelin taslağa nasıl bu kadar
benzediğine ben de şaşırıyorum!
Yeni bir tasarıma başlarken ilk göz önünde bulundurduğunuz unsur nedir?Bu heykeli fırınıma nasıl sığdırabilirim. Tabi bu işin şakası ama bazen yaptığım iş fırınıma sığmayabiliyor. O zamanlarda başka atölyelere taşımak durumunda kalabiliyorum. Veya heykeli birkaç parça halinde nasıl yapabilirim diye önceden planlamam gerekiyor. Bunun dışında kendime güvenim arttıkça ve elim alıştıkça heykellerimin boyları da giderek büyüyor. Biraz zorlayıcı ve bana tecrübe kazandıracak projeleri seviyorum. En önemlisi de beni mutlu edecek heykelleri seviyorum.
Peki, tasarım yaparken, nelerden ilham alırsınız?İllüstrasyon çok seviyorum. Türkiye’de de muhteşem illüstrasyon sanatçıları olduğunu düşünüyorum. Bıkmadan onların işlerine bakabilirim. Renk kullanımları ve formları sadeleştirme yetenekleri bana çok ilham veriyor. Bazen de sade bir çizim veya en basit bir şekil bile bana ilham kaynağı olabiliyor. Bazı günler de bir renge ayrılmış oluyor. O sabah bir renkle uyanıp akşam yatana kadar o rengi hayal ediyorum ve o renk üzerine çalışıyorum.
Çalıştığınız yeni bir proje var mı?Şu an yurt dışındaki galerilerle görüşüyorum. En büyük hedefim orada da bir kişisel sergi. Tüm taslaklarım ve planlar kafamda hazır.
Mutlu, büyük bir aileİlk olarak “Happy People” isimli bir seri yarattınız. Bu karakterlerin ortaya çıkışı nasıl oldu?
Evet, ilk yarattığım karakterler “Happy People” adında mutlu heykellerdi. Mutlu balonları ve canlı renkleriyle saf ve masalsı bir dünyanın sevimli karakterleriydi onlar. Sonra koleksiyon genişledi ve ekibe kafalar, vazolar ve bin bir türlü başka karakter de katıldı. Böylece “Happy Ceramics “mutlu büyük bir aile oldu. Sonrasında bu küçük ebatlı seriye büyük heykeller de katıldı ve ortaya daha sanatsal bir portfolyo çıktı.
İlk koleksiyonla işbirliği olsa da yeni ürünlerinizdeki karakterler daha farklı özellikler taşıyor gibi?
Yuvarlak formlar ve benzer öğeler tekrarlasa da yıldan yıla çizgiler değişiyor ve gelişiyor. Örneğin ilk sergimde daha çok kafalar ve düşünceler üzerine yoğunlaşmışken son sergim değişim ve dönüşüm odaklıydı. Ellerinin yeri değiştikçe ve kafaları hareket ettikçe suratlarındaki ifadeler de farklı anlamlar kazanan figürler, duygu ve düşüncelerin de sınırsız değişkenliğini yansıtan adamlar... Bir hareketle küs karakterlere bürünebilen mutlu ve âşık çiftler veya küçük bir el hareketi ile düşüncelere dalabilen meraklı bir kafa vardı en son.
Aynı zamanda Happy Ceramics workshop’lara da ev sahipliği yapıyor. Şu sıralar programda neler var?
Evet geçen sene düzenli olarak workshop yaptım. Bu workshop’lara gelmeden önce herkes “Ben daha önce hiç çamura dokunmadım acaba yapabilir miyim?” diyor, sonrasında da kendi yaptıklarına şaşırıyorlar. Seramiğin büyüsü de burada. Küçükten büyüğe herkesi mutlu edecek bir malzeme! Son gelişme olarak atölyemi Maçka’dan Kuzguncuk’a taşıdım. Workshop’lara yoğunluktan dolayı bu dönemde biraz ara verdim ama en kısa zamanda tekrar başlamayı hedefliyorum ve insanlarla bu malzemenin heyecanını ve bildiklerimi paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Kimdir?
Fransa’da işletme eğitimi sonrası iş hayatına adım attı ama içindeki yaratma dürtüsüne daha fazla dayanamayarak 2009
yılında Aslı Aydemir Seramik Atölyesi’nde seramik çalışmaya başladı. 5 yıl boyunca seramiğin tüm inceliklerini ve
zorluklarını öğrendi ve sonunda kurumsal hayattan ayrılıp 2014 senesinde kendi atölyesini kurdu. 2015'te Fransa’da Douai
Sanat Okulu’nun seramik yarışmasında çan tasarımıyla dereceye girdi ve işleri Fransa’da sergilendi. İllüstrasyon sanatçısı
Beril Ateş ile resim çalışmaya başladı. Böylece 3 boyutlunun yanında 2 boyutlu çalışmaları ve her ikisini birleştirdiği
tabloları/heykelleri gerçekleştirdi.