Güncelleme Tarihi:
Amsterdam’da toplu taşıma çok iyi. Tren, otobüs ve metro hatlarını iyi tanıdığınızda şehrin tadını daha iyi çıkarıyorsunuz.
Müzeleriyle öne çıkan bir şehirden söz ediyorum. Central Station bölgesi en iyi markaların buluştuğu yer. Ekolojiye duyarlı markalar peşindeyseniz doğru yerdesiniz. Yediğiniz içtiğin her şeyde bu doğallığı hissedeceksiniz.
Şubat ayı da olsa kanallara gitmek iyi fikir. Soğuğu güzellikler unutturuyor. Venedik ve Hamburg’un hiperaktif versiyonu diyebilirim Amsterdam için. Ve biraz sıkı bir bir montla gün boyu şehri turlamak büyük bir zevk.
Kadın ve erkek eşitliğini en çok bu şehirde yaşıyorsunuz. Bu duyguyu unutanlar için de Amsterdam ziyareti iyi fikir. Coffee shoplar her yerde, iyi kahve isteyenler için seçenekler sınırsız.
Bisiklet şehrin ayrılmaz bir parçası. Bir bisiklet şehrinde olduğunuzu unutmamak gerek. Arabaların yerini bisikletliler almış durumda.
İnsanların Amsterdam’da özgürlük içinde olmaları havayı rahatlatıyor, mutlu bir şehirde olduğunuzu her adımda hissediyorsunuz.
Müze, Daha Çok Müze!
Buranın bir sırrı da Erasmus öğrencisi gibi yaşamak. Marketten ihtiyaçlarınızı alın ve şehrin tadına varın. Turist gibi değil yerel gibi davranın, sır bu.
Soğukta yürümek insanı dinçleştiriyor. Puslu havayla Amsterdam’ın neşesi birleşince müthiş duygular beraberinde geliyor. Stedelijk Müzesi, Rembrandt House Museum, Nemo, Van Gogh Müzesi, Anne Frank’in Evi… Mutlaka gitmeniz gereken yerler. Şehri adım adım anlamanın birincil yolu müzeler. Sinema salonlarını da kaçırmayın. Kısa filmler, vizyon filmleri… Farklı bir dil ve şehirde sinema deneyimini yaşayın.
Eğlence Sizde Başlıyor!
Asya mutfağına doyacaksınız Amsterdam’da. Hem de çok makul fiyatlara. Amsterdam’da yaşayan insanların neredeyse yarısından çoğu Hollandalı değil. Bu da müthiş bir zenginlik getiriyor kültürel olarak.
Önyargılardan kurtulun, klişelerden kurtulun, Amsterdam’ın tadını çıkarın. Şehrin eğlencesi sizde başlıyor!