Güncelleme Tarihi:
Erdal Emre'nin yazdığı Öteki Kemal, Destek Yayınları'ndan çıktı.
Öteki Kemal, bugünkü Kemal Kılıçdaroğlu'nu anlamamızda önemli katkılar sunuyor.
Öteki Kemal, Türkiye'de "öteki" kesimden gelip de bürokrasinin ve siyasetin zirvelerine ulaşmış ender kişilerden olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Öteki Kemal"i anlatmasıdır.
Radyocu ve gazeteci Erdal Emre, Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı röportajlarla "Öteki Kemal" portresini ortaya çıkarıyor.
* Kemal Kılıçdaroğlu kimdir?
* Kökeni, ailesi, çocukluğu, eğitimi ve bürokrasi yılları Kılıçdaroğlu'nun üzerinde nasıl bir etki bıraktı?
* Kılıçdaroğlu'nun atalarıyla Nasreddin Hoca akraba mı?
* Dersim İsyanı ile ilgili elindeki arşivde neler var?
* Diyarbakır'da tanık olduğu jandarma baskısı ve Kürt sorunu...
* Siyasi düşünceleri nasıl oluştu? Doğan Avcıoğlu, Mehmet Ali Aybar, Çetin Altan ve Yaşar Kemal'den nasıl etkilendi?
* Ankara'yı ilk görüşü ve yaşadığı şaşkınlık...
* Devlet Bahçeli ile okul yılları ve ülkücülerden yediği dayak...
* Bürokratken Demirel, Özal ve Çiller ile ilişkileri nasıldı?
* Baykal kaseti patlak verdiğinde ne hissetti?
* Recep Tayyip Erdoğan'ı karşı kişisel duygusu ne?
Dersim'in küçük bir köyünden başlayıp bürokrasinin en önemli makamlarına ve siyasetin zirvesine uzanan Kılıçdaroğlu'nun yaşam hikâyesi, Türkiye'nin yakın siyasi, sosyal, kültürel tarihiyle ilgili önemli bilgiler, belgeler, anılar ve değerlendirmeler içeriyor.
DOLAR DOLU ÇUVALIN BAŞINDA KEMAL KILIÇDAROĞLU VE HALİL BEZMEN
“Eskiden cebinizde bir dolar para bulunduğu zaman yıllarca hapis yatıyordunuz” diyen Kılıçdaroğlu bu konuyla ilgili bir anısını şöyle anlatıyor.
“İstanbul’da hesap uzmanıyız, Santral Mensucat’ta arama yaptık. Dört beş kamyon dolusu evrak getirdik. Santral Mensucat’ın başında o zaman genç bir işadamı olan Halil Bezmen vardı. İşyerinden alırken mühürlediğimiz çuvalı mükellefin önünde açıyoruz. Yasaya göre mükellefin görmesi lazım. Çuvalın içinden çıkanları tutanağa kaydediyoruz. Bir çuval geldi, o çuvala, Halil Bezmen, “Ben imza atmak istemiyorum” dedi. Sonra baktık, meğer o çuvalda bir miktar dolar varmış. Vergi kaçırsa hapse girmiyor, ama dolar olduğu zaman doğru içeriye giriyor. Onun anlattığı bir şey vardı, “Ya Kemal Bey, ben işadamıyım, Türkiye’nin sayılı işadamlarından biriyim. Yurtdışına çıkarken devlet bana 240 dolar veriyor, sen bunla dışarı çıkarsın, diyor. Ben Paris’te havaalanından inip, otele kadar gidinceye kadar zaten bu para bitiyor. Orada otelde kalıyorum ben, on beş gün sonra geliyorum. Bu devlet bilmiyor mu bu parayı
nereden bulduğumu? Biz bunu yapmak zorundayız, yoksa yaşayamayız” dedi. Tamam ama çuvalda da dolar var. Biz bunu görmezlikten gelemeyiz. Tutanağa geçirmek zorundayız. İkna ettik, açtık, tutanağa geçtik. O sonradan bir
bilirkişi raporu aldı, bu dolarlar antikadır, diye ve kurtardı öyle.