Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen "Uluslararası Göç Filmleri Festivali (UGFF), Oscar ödüllü yönetmen ve senaristi Danis Tanovic'i ağırladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortağı olduğu festival, sinema dünyasının usta isimlerini sinemaseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
"No Mans Land", "Triage" ve "L'enfer" gibi unutulmayan filmlerin yönetmeni Tanovic, yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında internet üzerinde gerçekleştirilen etkinlikte, sinemaseverlerin sorularını yanıtladı.
Tanovic, film yaparken her zaman bir bakış açısına sahip olmak gerektiğini söyleyerek, "Yaptığım ilk filmi, savaştan sağ çıktığım için yaptım. Savaşın ortasında yaşayınca, onun hakkında bir şeyler söylemek, bu tecrübeniz hakkında konuşmak istiyorsunuz. Öyle sanıyorum ki yaptığım en iyi filmler de kişisel olanlar. Bütün bu filmler, bir öfkenin sonucu olarak ortaya çıktı çünkü ben bir şeyler hakkında sinirliydim ve bunu bir hikayeyle ortaya koymak istedim." dedi.
"Asıl önemli olan deneyimlerinizle alakalı sizin ne düşündüğünüz"
Politik biri olmadığını dile getiren ünlü yönetmen, "Daha çok savaş görmüş bir insan olarak görüyorum kendimi. Bir şeyleri gördüğünüzde, onu yansıtıyorsunuz. Bence bir film yönetmeni olmak istiyorsanız 'hümanist' olmanız, insanlığı sevmeniz gerekiyor. Olması gereken bu. Hatta filmlerin politik olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ne yazık ki dünyanın ağır bir geçmişi olan bir bölgesinde yaşıyorum. Bu yüzden filmlerim politik görünüyor olabilir ama olmamalı." diye konuştu.
Danis Tanovic, kendisini savaşın kurbanı olarak görmediğine vurgu yaparak, Bosna Hersek'te yaşanan savaşa ilişkin şunları kaydetti: "Bosnalı insanlar, özellikle Bosnalı Müslümanlar kurbandı. Günün sonunda, iyi olan herkes, savaşın bir kurbanıydı ama asıl önemli olan, deneyimlerinizle alakalı sizin ne düşündüğünüz. Sana ne olduğu hakkında, sen ne düşünüyorsun, bu önemli. Kurban olmaya karar veren arkadaşlarım var. Yıllar boyunca kendilerini böyle hissettiler. Bunu anlayabiliyorum. Benim yerimde olan biri de kurban olarak hissedebilirdi kendini. Ben hissetmiyorum. Dünyayı bir gözlem yeri olarak kabul eden bir yönetmen olarak bunu sadece bir tecrübe olarak görmeyi deniyorum. Kamera, bu yolda yaşadıklarımla arama bir filtre koymamı sağladı. Bunları tecrübe ettiğim dönemde gençtim ve çok öfkeliydim. Şimdi yapmayacağım şeyleri yapıyordum. Kamera bana bunların üstesinden gelmemde yardım etti."
Sinemanın önemine değinen yönetmen Tanovic, "Anlam bu dünyadaki en önemli şeylerden biri bence. Yaratma arzusuyla filme almak, bir şeye yüklediğiniz anlamları etkiliyor. İnanıyorum ki başınıza gelen şeylere karşı kendinizi konumladığınız pozisyon çok önemli bir şey. Bir kurban olmayı sevmiyorum. Evet, kurbandık ve bunu söylemek, dünyayı anlamak, bir hikaye anlatmak ve deneyim açısından önemli ama bana ne olursa olsun, onu bir hikayeye dönüştürmek için kendimi zorladım. İşe de yaradı." değerlendirmesinde bulundu.
"Ekiple iyi bir ilişkiniz varsa karşılığını alıyorsunuz"
Yönetmen Tanovic, iyi bir hikaye yazmanın bir formüle dayanmadığının altını çizerek, şu bilgileri verdi: "Ben 52 yaşındayım ve şu anda yanımda nasıl senaryo yazılacağına dair iki kitap var. Hala bu kitapları okuyorum. Bazen fikir verebiliyorlar ama iyi senaryo yazmanın bir formülü yok. Formül, sensin ve seni sen yapan şeyler. Ne zaman bir şey yazsam ve bunun için heyecan duysam, ki benim için yazmaya başlamak zor çünkü tembel bir insanım, formülün sadece yazmak olduğuna inanıyorum. Eğer seni heyecanlandıran, konuşacağın bir şey varsa lütfen yaz. Konusunun ne olduğu önemli değil. Dünya hakkında ya da ailenle ilişkine dair olabilir. Ne olursa olsun, söyleyecek bir şeyin varsa, formül de anahtar da budur. Ne zaman bunu yapsam sizi temin ederim ki büyük başarı elde ettim."
Bir yönetmenin, çalıştığı ekiple ilişkisinin nasıl olması gerektiğini de anlatan Tanovic, "Bunun da bir kuralı yok. Oyuncuların, ekibindekilerin neler hissettiğini hissetmelisin. Ben film setlerinde birçok kişiyle kişisel iletişim kurarım. Elektrikçiler saat 5'te geliyorsa ben de o saatte geliri, onları kabloları çekerken izlerim. Bunu belirli bir amaçla yapmıyorum ama mesela makyözle iyi arkadaş olduğum için bana aktörün nasıl hissettiğini söylüyor. Çünkü aktörler onlarla çok vakit geçiriyor ve böylece konuşmaya fırsatları oluyor. Birçok kez makyöz bana gelip 'Aktör bugün zor bir sabah geçiriyor' ya da 'Şu sahneden biraz korkuyor' gibi şeyler söylemiştir. Eğer ekiple iyi bir ilişkiniz varsa, karşılığını gerçekten alıyorsunuz. Bir kuralı yok ama ilişkiler geliştirmelisiniz. Karşınızdaki aktör bir numaralı bir yıldız da olabilir ama benim için yalnızca bir yıldız var o da filmin kendisi. Bunun bilincinde olarak davranırsanız herkes filme değer verdiğinizi bilir. Benim için hep böyle oldu." ifadelerini kullandı.
Çevrim içi olarak 45 filmin ücretsiz gösterileceği, ustalık sınıfı etkinlikleri, uzman isimlerle atölyeler, sinema profesyonelleri, sektörel konuklar ve panellerle devam edecek festival, 21 Haziran'da düzenlenecek kapanış töreniyle sona erecek.