Güncelleme Tarihi:
Kabuğu soyulduktan sonra taze tüketilmesi önerilen nar, antioksidan etkisi yüksek bir meyvedir. İç zarında dahi önemli etkiler bulunan nar, iltihap giderici, safra sökücü gibi birçok faydaya sahiptir. İşte, nar neden tüketilmeli sorusunun cevabı
DİŞ ETİ İLTİHAPLARINA İYİ GELİYOR
Nar sadece bir meyve değil, aynı zamanda şifa kaynağı olduğunu çeşitli kullanım yöntemleriyle kanıtlıyor. Diş eti iltihaplarına da iyi gelen nar, merhem haline getirilip diş eti iltihabının tedavisi için kullanılabiliyor. Merhem şu şekilde yapılıyor;
Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp, bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip, diş etlerine sürüldüğünde, diş eti tahrişine iyi gelir.
TIRNAK İLTİHABI VE DİĞER İLTİHAPLI YARALARA DA İYİ GELİYOR
Meyvesinin suyu dışında çekirdeği ve çiçeğiyle de fayda sağlayabilen nar, sadece ağız içi yaralar değil, vücudun çeşitli yerlerinde bulunan iltihaplı yaralarda da kullanılan nar şu şekilde hazırlanıyor;
Nar çekirdeği, balla karıştırılarak, merhem halinde tatbik edilir. Nar çiçeği de yaralar için kullanılır.
SAFRA SÖKÜCÜ ÖZELLİĞİ
Ekşi tadıyla boğazı hafif yakan bir özelliğe sahip olan nar suyu, narın etli kısımları sıkılıp içilirse, safrayı söker, kabızlığı giderir.
DAMAR SERTLİĞİNİ ENGELLEYİCİ ÖZELLİĞE SAHİPTİR
Nar suyunun antioksidan ve damar sertliğini engelleyici aktivitesi bilimsel çalışmalarda ele alınmıştır. Nar, aynı zamanda kolesterol birikiminin ve plak oluşturucu köpük hücre oluşumunun azaltılmasında yardımcıdır.
TESTLERLE KANITLANDI
Yaşları 65-75 arasında değişen ve koroner damarlarında ileri düzeyde plak oluşmuş 19 hasta üzerinde yaptığı bir araştırmada, hastalardan on kişiye 1 yıl süreyle günde 8 onz (226.8 g) nar suyu içirilmiş, nar suyu içmeyen 9 hasta ise kontrol grubu olarak belirlenmiştir.
1 yılın sonunda kontrol grubunun damarlarındaki plak kalınlığı %9 oranında artarken, nar suyu içen grubun plak kalınlığındaki azalma %30 düzeyine ulaşmıştır. Bununla birlikte, nar suyu içen grubun sistolik kan basınçları %21 düzeyinde düşmüş, kandaki toplam antioksidan seviyesi %130 artmış, LDL oksidasyonu %90 azalmış, serum paraoksanaz 1 seviyesi %83 oranında artmıştır.
MİLATTAN ÖNCE 3 BİN YILINDAN BU YANA ŞİFA DAĞITIYOR
Nar (Punica granatum, Punicaceae) bilinen en eski meyvelerden biridir. Kültür tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar gitmektedir. Kökeni güney doğu Asya olup, buradan Özbekistan, İran, Türkiye ve Akdeniz ülkelerine yayılmıştır. Ayrıca Amerika kıtasında da yetiştirilmektedir. Kutsal kitaplarda, Eski Mısır, Yunan ve Roma efsanelerinde nardan söz edilmektedir.
Nar, Eski Yunan’da ölümü, Çin’de ise uzun yaşamı temsil etmiştir. Eski İran’da, nar çekirdeklerinin savaşçıları yenilmez kıldığına inanılırdı.