İlke Kamar
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2017 17:28
Bazı müzik türleri bire bir bazı şehirlerle anılır. İşte o şehirler ve müziklerden öne çıkanlar...
Rumba, Havana - Küba
Küba için dans adeta bir yaşam tarzı ve yaşam kaynağı. Yediden yetmişe, kadın erkek ayırt etmeksizin, tüm halk dansa büyük bir ilgi duymakta. Küba’nın sokaklarını neşelendiren sokak dansçıları ve sokak müzisyenleri Küba’nın bir simgesi haline gelmiştir. Dansa kendinizi kaptırmak istiyorsanız Havana tam size göre. Şehrin Afrika-İspanya karışımı havası müziğini de etkilemiş. Sıcak, uzun yaz gecelerinde Küba halkını en çok serinleten şey Rumba! Rumba'yı yerinde yaşamak için Havana'nın günümüzde en eğlenceli ve müzik dolu alanları La Habana Vieja, Vedado and Miraniar'ı ziyaret etmenizi öneririz. Burada kendinizi dans ederken bulacağınız kesin.
Klasik Müzik, Viyana - Avusturya
Avusturya’nın müzik tarihinde oynadığı ve hâlâ da oynamakta olduğu görkemli rol, birçoklarınca şüphe götürmez bir gerçektir: Mozart, Haydn, Schubert, Bruckner veya Mahler gibi birçok önemli besteci burada doğdu ve başyapıtlarını burada yarattılar. Bu yönüyle Viyana, eski tarihlerde “Müziğin
dünya kenti” olarak kabul ediliyordu. Daha sonraları “modern” klasikler olarak kabul edilen ve müzikal anlamda memleketi Viyana olan Schönberg veya Gottfried von Einem gibi besteciler ortaya çıktı. Kadınların birbirinden şık elbiseler, eldivenler, yapılı saçlarla, erkeklerinse takım elbise veya
smokinle katıldıkları bir dans şöleni olan Vals, insanı mıknatıs gibi çeken bir atmosfere sahip. Şehir halen dünyadaki en iyi klasik müzik performanslarına ev sahipliği yapıyor. Klasik müziği tam anlamıyla yaşamak için Viyana'yı gezilecekler listenize ekleyin.
Opera, Venedik - İtalya
İtalya’nın Venedik şehrinde operayla dolu bir gece her şeye değer! Tarihteki ilk opera sayılan 16. yüzyıldaki Florentine Jacopo Peri’nin Dafne eserinden bu yana, opera İtalya’nın en görkemli ve harikulade tiyatrolarında sahnelendi. Venedik’te her köşeyi döndüğünüzde bir sergi, bir konser ya da bir opera tanıtımıyla karşılaşabilirsiniz. Sanat bu şehrin iliklerine işlemiş gibi. En profesyonel gösterilerden amatör toplulukların heyecan dolu paylaşımlarına kadar, her zevke ve keseye uygun bir sanat icrası izlemek mümkün. Ülkenin her yerinde opera gösterileri bulunabilecek olsa da, Venedik gösteriden önce, sonra ve gösteri sırasında sunduklarıyla bu deneyimi mükemmelleştirmeyi başarıyor. Yaldızlı süslemeler, melekli tavan freskleri ve kırmızı kadifeler gibi 19. yüzyıl estetik özellikleri sunan Teatro La Fenice’de opera izleyin muhakkak.
Elektronik Müzik, Berlin – Almanya
Koskocaman bir duvarı yıkan Berlin, dünya için değişimin, başlangıcın, ilerlemenin de simgesi olmuş. Her daim sanatçıların en çok esinlendiği şehirlerden biri olan Berlin, eskiyle yeniyi çok başarılı bir şekilde karıştırmayı başarıyor. Bu anlamda geleceğin müziği olarak nitelendirilen elektronik müziğin çıkış noktası olması hiç de şaşırtıcı değil. Avrupa’da gece hayatı konusunda en ön plana çıkan şehir Berlin. Ve söz konusu elektronik müzikse bu şehirde size
‘işte budur’ dedirtecek birçok mekân var. Elektronik müziğin en heyecan verici örneklerini dinlemek isterseniz Berlin'in yeraltı eğlence dünyasına tanık olmanızı öneririz.
Reggae, Kingston - Jamaika
Jamaika denince mükemmel kumsallarından sonra akla gelen ilk şeylerden biridir Reggae. Afro- Amerikan ritimlerin ve Jamaika'nın geleneksel müziği olan Ska'nın kombinasyonu şeklinde ortaya çıkan Reggae, son derece canlı, mutlu ve renkli bir müzik türü. Her ne kadar ülke ekonomik olarak zor
günler yaşasa da Jamaika halkı rahatlığıyla, mutluluğu ve hiç bir şeyi dert edinmemeleri ile meşhur. Reggae'nin yarattığı mutluluk, barış ve sevgi hali o kadar bulaşıcı ki, ortam nasıl olursa olsun çalındığı yere güneş doğdurabilen bir güce sahip. Her ne kadar bugünlerde Jamaika denince ilk akla gelen Rihanna olsa da, bu ülkenin dünya çapında tanınmasını sağlayan yegâne şahıs elbette Bob Marley.
Caz, New Orleans - ABD
New Orleans cazın 1880’lerde doğduğu ve gelişmeye başladığı şehir. Caz için ideal bir yerdi, çünkü Amazon ve Nil’den sonra dünyanın üçüncü büyük nehri olan Mississippi deltasında yer alan bir liman şehri, ticaret yoluydu ve kozmopolit bir yerleşim merkeziydi. New Orleans, hâlâ cazın başkenti. Her yıl binlerce ünlü sanatçı kente geliyor ve sayısız festivaller düzenleniyor. Burada turizm de sanki caz üzerine kurulu. O kadar çok festival var ki. Nisanın ikinci haftası French Quarter Festivali yapılıyor. Mayıs başındaysa Caz Festivali var. 45 dolar verip, gün boyunca onlarca konser dinleyebiliyorsunuz.
Rock&Roll, Mehmphis - ABDNew Orleans'ta caza doyduktan sonra biraz da Rock& Roll yapalım derseniz sizi Memphis şehri karşılıyor olacak. Dünyanın hayranlıkla dinlediği Elvis Presley ve Johnny Cash gibi isimleri bizlere sunan bu şehir de Rock& Roll ruhunu sonuna kadar hissedeceksiniz. Sahne sanatları konusunda
Broadway ile yarışan Memphis'te birbirinden renkli ve güzel konserlere katılıp müziğe tam anlamıyla doyabilirsiniz. Güçlü bir güney etkisi altında olan şehir, siyahi kökenli müzik türleriyle Rock müziği birleştirmiş ve ortaya Soul, Blues Rock müziğin birleşiminden oluşan Rock&Roll çıkmış. Bir müzik
türünün bir şehri nasıl baştan sona etkilediğinin güzel bir hikâyesini yaşamak istiyorsanız Mehmphis’i muhakkak görün.
Fado, Lizbon - PortekizGenellikle şehrin en eski semtlerindeki
Fado Evi (Casa de Fados) olarak adlandırılabilecek taverna benzeri küçük mekânlarda bir gitar eşliğinde siyah bir şala sarınarak söylenen Fado müziği Lizbon’la özdeşleşmiş. Farklı kültürlerde arabesk, rembetiko ya da ağıta denk gelebilecek, Portekiz’e özgü bir halk müziği olan fado günümüzde klasik gitar ve 12 telli gitar eşliğinde, fadista adı verilen kadın şarkıcılar tarafından icra ediliyor. Günümüzün en sevilen fadistası kuşkusuz Amalia Rodrigues.
Arkasından gelen Dulces Pontes ve Mariza ise hatırı sayılır hayran kitlesine sahip diğer iki isim. Portekizlilerin “tasquinha” adını verdikleri özel fado restoranlarında dinleyebileceğiniz bu hüzünlü müzik türü aynı zamanda turistik açıdan da oldukça ilgi çekici.