Güncelleme Tarihi:
O gün mü karar verdiniz bu romanı yazmaya, nasıl oldu?
- Siyasetin polisiye ile karıştığı casusluk romanlarına bayılırım. Gazeteciliğe başladığımdan beri istihbarat dünyası hakkında yaptığım araştırmalar ve çoğunu paylaşmadığım bilgiler, böyle uluslararası ve dolayısıyla karmaşık suikastların arka planını başkalarından daha çabuk anlamamı sağlıyor. Paris’te PKK’nın iki kadın kurucu üyesinden biri ile onun yanında bulunmak talihsizliğine uğrayan iki kadın militan infaz edildiğinde bu işin arkasında bir tim olduğunu, yakalanan tek kişinin katil olamayacağını ve daha da önemlisi, olayın karartılacağını, asıl katillerin asla bulunamayacağını anlamıştım.
Ve aslında romanın iskeletini çizen bir makale de yazdınız öncesinde...
- Evet, tetikçi Barselona’dan gelmiştir, şöyle gelmiş ve böyle dönmüştür diye güzergâh bile verdim. Nitekim düşündüğüm oldu. Üç yıldan beri daha mahkemesi başlayamadı tek zanlının... Ama yanılmayacağıma o kadar emindim ki, ben romanı geçen yıl yazmaya başlamıştım zaten.
Başından sonuna takip ettiniz mi olan biteni. Yoksa kurgu yoğunlukta bir roman mı?
- Konusu çok yakından ve titizlikle takip edilmeden yazılacak bir roman değil. Cinayetlerden bir yıl sonra, saha keşfi için Lafayette Sokağı’na gittim. Romanda tarif ettiğim mahalle, sokak, bina ve tren garlarını inceledim. Hatta katilin tahmin ettiğim güzergâhına gidip geldim. Ve bunları yaptığım bir gün, Paris’teki Kürt derneklerin olaydan iki yıl sonra suikastın aydınlatılmasını engelleyen Fransa devletini protesto ettiği bir gösteriye denk geldim... Bu gösteriyi, doğru yolda olduğuma bir işaret saydım ve başladım harıl harıl yazmaya.
Fransa’nın devlet katında suikastı niçin örtbas ettiği hakkında pek çok teori üretildi. Ama sizin romanda yazdığınız gerekçeyi ilk kez duyuyoruz...
- Evet, 17 milyar dolar, yüksek devlet çıkarı uğruna pek çok canın gözden çıkarılabileceği bir meblağdır! Cinayetleri karartan çıkarın ne ve nerede olduğunu, romanın okurlarına bırakalım.
Aslında ben sizden Paris’in en büyük yarasını, IŞİD saldırısının romanını bekliyorum. Belki sırada o vardır...
- Beni ilgilendiren Paris’in yaraları falan değil. Evet, çok sevdiğim, hatta âşık olduğum bir şehir Paris... Ama benim ilgi alanım ince casusluk, soğukkanlılıkla planlanan siyasal cinayetler, jeopolitik bahisler. Nefretle yapılmış kaba saba katliamlar değil.
Epey aksiyon var romanda. Bir istihbaratçıdan yardım aldınız mı?
- Evet, uluslararası görevler üstlenmiş eski bir silahşordan yardım aldım. Adı bende saklı. Kartallı Kazım, diye anıyorum. Lafı dolandırmayan, dürüst ve gözüpek biri. Çok zeki. Romanda bu tür istihbaratçıların nasıl yetiştirildiğine dair tüm teknik ayrıntılar gerçektir. Çünkü bana bilgi veren silahşor da öyle yetiştirilmiş...
Ne diyeceğiz kitaba, siyasi roman mı?
- Siyasal bir suikastın anatomisi olan ‘Hiç Kimse’, sek bir casusluk romanıdır. Tadına varmak için tek yudumda ‘shot’ yapılmalıdır!