Güncelleme Tarihi:
1- ’Tükenmişlik sendromu’nun varlığını, yani insanın her tür sorumluluğu, ünü, hatta parayı gözünü kırpmadan bir kenara itip ortadan kaybolabileceğini, Meryem Uzerli’yle öğrenmiştik. Olurdu, olmazdı diye aylarca tartıştık, Ayşe Arman’ın bomba röportajından sonra Meryem’i yine bağrımıza bastık. Şimdi onu, herkesin başına gelebilecek tükenmişlik sendromunun alt edilebileceğini, insanın hayata kim bilir belki de eskisinden güçlü devam edebileceğini görmek için izleyeceğiz...
2- ’Suskunlar’dan sonra ekrana 4 yıl kadar ara veren Murat Yıldırım’ı özleyip özlemediğimizi, ilişkimize bıraktığımız yerden devam edip edemeyeceğimizi görmek için izleyeceğiz. Gerçi kendisiyle en son ‘Kocan Kadar Konuş’ serisi aracılığıyla hasret giderdik ama bizim kalkıp sinemada ona misafir olmamız başka, onun her hafta bizim salonumuza gelmesi başka.
3- Aksanlı Türkçeler birbirine benzer. Ama kulağın her aksanı karşılayışı farklıdır. Biz Meryem Uzerli’nin aksanını da pek sevmiştik. (Mesela genç Kösem’i oynayan Anastasia Thsilimpou’nunkini o kadar sevemedik galiba..) Kendine has bir melodisi olan o kırık Türkçeyi yeniden duymak için izleyeceğiz.
4- Funda Eryiğit, Seda Akman, Burak Deniz, Deniz Celiloğlu, Selim Bayraktar, Nihan Büyükağaç, Ömür Arpacı gibi seyirciyle ilişkisi iyi, kredisi çok olan oyuncuların arka planı nasıl ördüklerini ve tabii Uğur Polat’ın canlandırdığı, “Oğlunun bir babaya ihtiyacı var” diyen karakterin diziye bir ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ boyutu katıp katmayacağını merak ettiğimiz için izleyeceğiz.
5- Meryem Uzerli ve Murat Yıldırım’la birlikte ‘epeydir ekrana ara vermişler kadrosu’nda yer alan, Muhteşem Yüzyıl’da dünya çapında bir iş çıkarmış yönetmen Taylan Biraderler’in (Yağmur ve Durul Taylan), rejisini görmek için izleyeceğiz.