Güncelleme Tarihi:
Bu albümün hikâyesi nasıl başladı?
- Aslında ilginçtir, uzunca bir süre bir şey yazmak istemedim. Bu benim için alışılmadık bir durum çünkü eskiden beri defterlerden peçetelere, fatura kâğıtlarından cep telefonunun not defterine kadar doldurmadık yer bırakmamışımdır (gülüyor). Galiba biraz durmak, düşünmek ve nasıl bir yolda ilerleyeceğime karar vermek istedim. Sonunda yavaş yavaş sözler ve melodiler uyanmaya başladı. Emre Ataker albümün prodüktörü, onunla şarkıların çatılarını oluşturup, ekiple yola devam ettik.
Albüme ismini veren ‘Ve Ev’ diye bir şarkınız yok.
- Evet, üç albümümün ismi de şarkılarda geçmiyor, hoşuma gidiyor bu. Bir yazının başlığını ya da bir kitabın adını koymak gibi.
Bu isme nasıl karar verdiniz?
- O durup düşünmek istediğim dönemde bilerek önce albümün ismini koydum. Yollar biraz karışık gibi geliyordu ama sonunda eve ulaşacağımı biliyordum, yani sonunda “Oh ve ev!” diyeceğimi. O kavuşma hissini her zaman sevmişimdir.
İSMİ YARIM, SONUNA KADAR DİNLEYİNCE TAMAMLANIYOR
Albüm için yazdığınız ilk şarkı hangisiydi?
- İlk şarkı ‘Bugünler Parlak?’tı. Henüz dinlememiş olanlar niye sonunda soru işareti olduğunu soruyor.
Ben de soracaktım.
- İsmi yarım aslında, sonuna kadar dinleyince tamamlanıyor. ‘Değil!’ diye bitiyor çünkü. Etrafta hiçbir şeyin parlak olmadığı bir dönemde, çokça canım sıkılırken yazdım bu şarkıyı. Bazen bütün o kaosun içinde boğulurken bir adım geriye gidip espriyle, alaycılıkla yaklaşmak insana daha iyi geliyor.
O şarkıda, “Bugün sırama kaynayan öküz değil, gözü bozuk” dizesini size yazdıran neydi peki?
- O alaycılığı şarkı boyunca sürdürürken tepemin tasını attıran her şeye Polyanna gözlükleriyle bakmaya çalışırken çıktı (gülüyor).
Bu albümü yaparkenki ruh haliniz nasıldı?
- Eskisine göre daha dingin galiba. Kayıt aşamasında çok rahattım, yıllardır birlikte çalıştığım ve güvendiğim arkadaşlarım yanımda olduğu için. Albümün çıkacağı hafta da heyecan ve sabırsızlıkla geçti tabii.
‘Daha Az Renk’, akabinde ‘Biraz Gülmek İstiyordum’ albümü, nihayet ‘Ve Ev’. Yeni şarkılarınızı dinlediğimde aklımdan bir şey geçti. Bilmiyorum, böyle bir sınıflandırma yapmak ayıp mı ama bence öncekiler daha hüzünlü ve karamsardı.
- Hiç ayıp değil, gerçeğin ta kendisi!
Yeni şarkıların artık daha neşeli ve vurdumduymaz olduğunu hissettim. Ne dersiniz?
- Doğru. Hatta kendi ölçülerime göre büyük mesafe kat etmiş durumdayım. Müziğin çok etkisi var bunda tabii. Yine akustik gitar-vokal mırıl mırıl şarkılar var ama evet, ‘neşe’ güzel bir tanımlama, teşekkür ederim, uzun zamandır duymak istediğim bir şey (gülüyor).
Şarkı sözü yazmak sizin için ne demek?
- Kimseye söylemediğim ya da uzun uzadıya anlatmadığım hislerin yansıması. Hızlı bir psikolojik seans. Sonunda şarkı haline gelen tatlı kelimeler.
CD, ARA SIRA ZİYARETE GİTTİĞİNİZ AİLE BÜYÜĞÜ GİBİ
Şarkılar artık önce dijital platformda, daha sonra CD’lerde yayımlanıyor. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?
- CD artık ara ara ziyarete gittiğiniz aile büyüğü gibi bir şey oldu. İçimde hafif bir hüzün oluyor CD konusu açılınca. Yalnız kalmışlar gibi. Alışkanlıklarından kolay vazgeçemeyen biri olarak hâlâ almaya devam ediyorum. Kendi albümümü de rafta görmek istiyorum çünkü sadece dijital platformlarda yayımlanınca, yani elle tutulur bir hale gelmeyince bir şeyler yarım kalmış gibi hissediyorum. CD’yi alıp kartonetini koklamak hâlâ severek yaptığım bir şey.
Uzun zamandır gazetecilik ve müzisyenliği aynı anda götürüyorsunuz. Solistliğe başladığınızda müzik sektöründe görüp en çok şaşırdığınız konu ne olmuştu, hatırlıyor musunuz?
- Müzik sektörünün ve müzisyenlerin kendine göre bir zaman algısı vardır, her şey normale göre daha ağır çekimde ilerler. Biraz uçuşan polenler gibidir. O beni her zaman şaşırtmış ve güldürmüştür.
Melis Danişmend, Ve Ev / We Play, Albüm Spotify ve iTunes’tan dinlenebilir.
Bu iki mesleğin benzer olduğunu düşündüğünüz noktaları var mı?
- Bir kitleyle bağ kuruyorsunuz. Biri kâğıt ya da artık ekran üzerinden, diğerindeyse sahne ya da albüm. İlgi alanlarım doğrultusunda seçtiğim bu mesleklerin aslında birileriyle bağ kurma ve bir şey yaratmakla ilgili olduğunu düşünüyorum. Çok küçükken insanlara bir şeyler anlatma derdinde olduğumu hissediyordum. Önce bunu röportajlarla dünyasına dahil olduğum insanların hikâyelerini aktararak yaptım. Sonra da kendi hikâyelerimi şarkı yoluyla anlatarak... Birilerinin bunları okuduğunu, dinlediğini, bir şeyler hissettiğini bilmek müthiş bir duygu.