Güncelleme Tarihi:
Açık Yapıt, Haziran 2023’te Londra Bienali’nde tarihi Somerset House’un avlusunda sergilenmesinin ardından 47 ülke ve 22 üniversite arasından seçilerek “Public Award”ı kazanmıştı ve bu teatral anıt çeşitli çağdaş sanat otoriteleri tarafından “Son Anıt” olarak yorumlanarak sergilendiği ilk günden uluslararası basında önemli bir yer edindi. Tüm anıt ve temsillerine nazik bir soru işareti olan bu kent yerleştirmesi, sergi boyunca bir manifesto olarak değerlendirildi ve bu sergilemenin hemen ardından Londra Tasarım Festivali 20. Yıl Özel Seçkisi’ne davet edilerek; tarihi Thames Nehri üzerinde, Londra Silueti’nde bu kez ‘asılı bir anıt’ olarak sergilendi, kürasyonunu ‘yer, aidiyet temaları üzerine bir düşünce’ olarak belirledi. Bu sergileme ile de Mayor of London, Victoria&Albert Müzesi gibi değerli oluşumların jüriliğinde hazırlanan Son 20 Yılın En Etkili İşleri‘nin listelendiği The Red Book | Kırmızı Kitap’ta yer alan 30 eserden biri oldu.
Cumhuriyet’in 100. Yılına özel olarak T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı özel daveti ile Atatürk Kültür Merkezi’nde ziyarete açılan eser, temelindeki aidiyet ve kent vurgusunu temel alarak “Dünya dediğimiz bu katılığa” özel kürasyonu ile iki bakışlı bir sergi, şehrin ortasında yerine yerleşmeyen, dünyaya aidiyetimizi sorgulayan, yer yer sıkışık, yer yer eğreti bir teatral anıt olarak olarak ziyaretçilerle buluşuyor. Açık Yapıt; tanımların anlamını yitirdiği, sınırların bulanıklaştığı günümüzde tiyatral bir anıt, tüm zamanlara bir soru işareti olarak sembolleşiyor.
Açık Yapıt; performatif bir mekân yerleştirmesi, teatral bir sergilemedir. “Bilinç ve eşikleri” metaforlarının etrafında şekillenir; insanlık tarihi boyunca güç, aidiyet, sınır belirleme, toplumsal hiyerarşi temsili olan kavramları varoluşsal bir zeminde tartışmayı temel alır.
Tıpkı bir enstrüman gibi çalışan hareketli ve sesli yüzeylerin oluşturduğu soyut kapılar ve plân, ziyaretçinin teması ile bir 'değiş tokuş' deneyimine dönüşür. Yerleştirme bilinçli olarak anıtsal bir diziliş ve büyüklükle öne çıkarken ziyaretçilerin mekâna temas etmesi ile bu dokunulmazlık yerini sessellik ve esnekliğe bırakır. Bu oyun aynı zamanda tam da önümüzde duran ve kurulmakta olan yeni dünyaya da nazik bir soru işaretidir.
Melek Zeynep Bulut hakkında:
Melek Zeynep Bulut’un çalışmaları mimarlık, heykel, psikoloji ve davranış bilimlerinin bir sentezidir. Yapıtlarında soyut ve somut deneyimler, heykel-mekan, mekan-içgüdüsel deneyim analizleri ile işlenir ve yapıtlarını kamusal alana bir temas nesnesi olarak yerleştirir, sahneler yaratır. Görsel algıyı fiziksel ve ruhsal boyutta sorgulatır, bu deneyim yeni dünya, insan ve toplum için bir “yeni iletişim”dir.
1989 İstanbul, Beyoğlu doğumlu sanatçı resim ve heykel temelli eğitiminin ardından mimarlık ve tasarım alanında lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. Halen hem İstanbul hem de Paris'te multidisipliner bir stüdyo olarak üretimlerini sürdürmektedir.