Güncelleme Tarihi:
Fikret Gürsoy, 12 yaşında bir dükkanda elektrikçi çırağı olarak işe başladığını, burada 6 ay çalıştığını belirtti.Evlerinin karşısında yazlık sinema bulunduğunu, buranın elektrik tesisatını yaptıkları sırada sinemacılarla tanıştığını anlatan 70 yaşındaki Gürsoy, ailesinin, özellikle dedesi karşı çıkmasına rağmen 12 yaşında mahallerindeki açık hava sinemasında makinist olarak işe başladığını söyledi.
Yeşilçam film piyasasıyla 1965 yılında tanıştığını vurgulayan Gürsoy, Yeşilçam filmlerini İzmit'te gösterilmesini sağladığını, İzmit'teki sinemacılara Yeşilçam filmlerinin dağıtımını yapmaya başladığını kaydetti.
O dönemleri çok özlediğini aktaran Gürsoy, "Keşke o dönem geri gelse. İnsanlar sinemaya giderken kılık kıyafetine dikkat ederdi. Avare insan çok azdı. O dönem genç kızlar bizden filmden kareler isterlerdi. Yeşilçam yıldızlarının saç modellerini isterlerdi. Onlara bakarak kendilerine kıyafet yapanlar vardı. Sinemada görüyorlardı, heves ediyorlardı. 'Vay Türkan Şoray şunu giymiş. Biz de onu yapalım.' diyorlardı." ifadelerini kullandı.
"Herkes kriz dönemlerinde kaçtı gitti ama ben hala kaldım inatla"
"Eşkıya" filminde, sinemalarda bir patlama olduğunu, sinemacıların sayısının arttığını kaydeden Gürsoy, bu dönemden sonra Türkiye'nin her tarafında pazar oluştuğunu, Türkiye'nin her yerine sinema sistemleri satmaya ve montajlarını yapmaya başladıklarını anlattı.
Gürsoy, dünyadaki teknolojilerin Türkiye'de de olması için çalıştığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:"On sene öncesine kadar 35 milimetre üzerine çalışıyorduk. Ondan sonra bir dijital dünya açıldı. 'Bırakalım mı girelim mi' derken sağ olsun elemanlarımız 'Bu işi de yaparız.' dediler. Dijital sektörüne girdik. Şimdi dijital dünyada 4 firma var. Dört firmanın 3 tanesinin mümessilliğini yapıyoruz, servisini yapıyoruz. Bize Türkiye ve Türk cumhuriyetleri bölgesini verdiler. Şu anda baktığımız sinema salonu sayısı 600'ü geçmiştir. Bu salonlara hem ekipman hem de teknik destek veriyoruz ayrıca bu bölgelerde anahtar teslim yaptığımız sinema salonları da var. Piyasa bu yüzden bizi sever ve bizimle çalışmak ister. Mesleğini seversen başarılı olursun, sevmezsen yarım bırakırsın. Herkes kriz dönemlerinde kaçtı gitti ama ben hala kaldım inatla. Mesleğimi sevdiğim için kaldım."
Halen Avrupalı bir firmayla ortak iş yaptıklarına da değinen Gürsoy, "'Bu memlekette en eski sinemacı sensin, biz de seninle çalışmak istiyoruz.' dediler. Çok şükür. Sinema benim için yaşam biçimim. Evde oturup televizyon izlemektense sosyal bir oluşumun içinde olmak insanlara daha değişik yaşamlar verir. Sinemaya gittiğinde, mutlaka yeni tanışacağın biri olur ya da daha önce tanıdığın biriyle karşılaşırsın. Sinema böyle bir dünya." değerlendirmesinde bulundu.