Güncelleme Tarihi:
Oldukça doğal bir insan Zeynep Perinçek. Aslen duyguları önceleyen, yine de düşünceyi ve gerçekçiliği de elden bırakmayan bir mizaca sahip, gözlemlediğim. Resim ve gravürlerini üretim süreci ve çalışma disiplini de tıpkı kendisi gibi. Planlarla, teknik hesaplarla falan işi yok. İçgüdülerinin yönlendirdiği bir süreçten geçiyor tüm işleri. O yüzden Galeri Apel’deki yeni sergisi ‘Hem Bahar Hem Güz’i konuşmak için buluştuğumuzda sergi mekânında, işlerinin yaratım süreci, düşünsel zemini ya da alt metinleri üzerine süslü cümleler kurabilecek mizaçta olmadığını anlıyorum. Ama röportajın amacı gereği sergiyi ve ressamını da çözmek lazım... Bir süre ‘nasıl’ ve ‘neden’ dolu sorular soruyorum Perinçek’e. Çok geçmiyor, izah etme gereği duyuyor: “Çok basit fikirler üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum ben çalışmalarımın. Birilerine uzun uzun anlatacağım, karışık bir şey olduğunu düşünmüyorum. Zaten entelektüel bir düşünceden değil, daha duygusal bir şekilde çıkıyorlar benden. İnsanlara da o şekilde ulaştığını düşünüyorum.”
İZLEYİCİYİ ÖZGÜR BIRAKIYOR
Uzun süredir resim ve gravür tekniğiyle yaptığı, ayrıca çeşitli baskı teknikleriyle resmi birleştirdiği işler üretiyor sanatçı. Yeni sergisinde resim ve gravürün yanı sıra farklı teknikleri de denemiş. İlk kez bir video çalışmasıyla bu sergide karşılaşıyoruz mesela. Her biri dört saatte tükenen 15 adet mumun yanışlarını fotoğraflayıp bu fotoğrafları montajlayarak müzik eşliğinde sunduğu ‘Gelgit’ isimli video çalışması, mumların dişil birer figür hâline dönüşerek dans ettiği etkileyici bir çalışma. Ayrıca varlıktan yokluğa ya da belirsizliğe uzanan bir köprü, bir ev ve de bir ağacı resmettiği ‘Kıyıda’ adlı serisinin başına yerleştirilen ‘Bekçiler’ ile ilk kez heykeller üretmiş. Söylediğine göre, sanatçının en sevdiği şeylerden biri farklı tekniklerde çalışmak ve kazalara/ tesadüflere dayalı bir deneysel üretim süreci. “Tam hakim olmadığım bir teknikte bir şeyler yapmak bana bir özgürlükmüş gibi geliyor” diyor, “İnsan daha serbest bırakabiliyor kendisini ve daha arayabiliyor.”
Sanatçının yaratım sürecinde kendisine tanıdığı bu keşif alanı, iş yorumlamaya geldiğinde seyirciye de tanıdığı bir özgürlük. İnce bir huniden boya akıttığı kağıdı ikiye katlayarak simetrik bir imaj elde ettiği kağıt ve ahşap üzerine yağlıboya eseri ‘İsimsiz’e baktığınızda; gördüklerinizi kadın üreme sistemine, psikologların sıklıkla başvurduğu mürekkep lekesi testlerine, çocukken resim derslerinde yaptığımız ip boyama çalışmalarına, fantastik bir öykünün ürkütücü kahramanlarına veya grotesk bir tiyatro oyununun kostüm eksizlerine benzetebilirsiniz. Ya da yine ‘Işığa Karşı’ adlı esere baktığında her izleyici kendi hikâyesi, hassasiyetleri ve algısına göre bir öykü yazacaktır. Memleket gündeminin etkisi altındaysanız, bir maden faciası sonrası bekleyişi görebilirsiniz meselâ karşınızdaki tablolarda. Yahut daha dinginse zihniniz, kırda hoşça vakit geçiren insanları...
Bu sergideki bir diğer yenilik ise, şimdiye kadar manzara ve doğa temalı resim ve gravürler üreten Perinçek’in figüratif unsurlar taşıyan ‘Işığa Karşı’ gibi bir resim, ‘Bekçiler’ gibi bir heykel çalışmasıyla karşılaşıyor olmamız. Ayrıca sanatçının resimlerinde kullandığı mum ve ağaç gibi objeleri de figüratif bir üslupla sunuyor olması. Dolayısıyla, sanatçının bu serginin ardından heykele ve figüratif resimlere daha ziyade yönelebileceğini zannetmemiz yersiz bir beklenti olmayacaktır.
* ‘Hem Bahar Hem Güz’ 29 Kasım tarihine kadar Galeri Apel’de izlenebilir. Hayriye Cad. No.5A, Galatasaray, İstanbul. (212) 292 72 36.
MONOTIP BASKI WORKSHOP’U
Zeynep Perinçek Signoret, 22 Kasım Cumartesi günü 15.00 ve 17.00 saatleri arasında monotip baskı workshop’u verecek. Baskı tekniklerine meraklıysanız, sergi dolayısıyla yaşadığı Fransa’dan İstanbul’a gelen sanatçının workshop’unu kaçırmayın. İşlik Kadıköy Sanat Atölyesi’nde yapılacak.